Saat 15.00 sularında Tokat’a gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşması öncesinde Ak Parti Tokat İl Başkan vekili Ali Özer, Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve Ak Parti Tokat 1. Sıra Milletvekili Adayı Yusuf Beyazıt birer selamlama konuşması yaptılar.

            Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu ve Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt coşkulu kalabalığa hitaben yaptığı konuşmalarında “burası Tokat Meydanı. Burası er meydanı. Burası yedi düvele geçit vermeyen Gaziosmanpaşa'nın torunlarının meydanıdır. Burası Cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı, teröristlere Kandil’i dar eden, Cumhuriyet tarihinin efsane İçişleri Bakanı, bu meydan mazlumların umudu olan zalimlere korku salan, bir ömrünü millete feda eden Recep Tayyip Erdoğan sevdalılarının meydanıdır. Evet Tokat muhteşemsiniz. Bu güzel alanı öyle doldurmuşsunuz ki benim vefalı şehrim Tokat'a çok teşekkür ediyorum.” diyerek sözlerine başladılar. Sonrasında şunları söylediler: “Türkiye yüz yılını başlatıyoruz. Gemimizin adı da belli, rotamız da belli, sevdamız da belli, liderimiz de belli. Tayyip Erdoğan. Ama öbür taraftan bakıyorsunuz. Rotası belli olmayan, pusulası bozuk olan, talimatları başka yerden alan, HDP'yle kol kola giden Türkiye'de yapılanları bir bir yıkacağız diyenler var. Benim Tokat’ım buna dur demeyecek mi? Evet. Ayasofya'da ezanlar okunuyor, semalarda İHA'lar, SİHA'lar bugün maşallah yükseliyor. Enerjide tam bağımsızlıkta mücadele veriyoruz. İşte böylesine bir seçime doğru ilerlerken benim Tokat’ım AK Parti'ye, Recep Tayyip Erdoğan'a devam diyecek. 14 Mayıs'ta sandıklarda AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan diyecek. Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşüne karşı durdurmak isteyenlere dur diyecek. Tokat hazır sayın Bakanım, ben bu duygu düşünceleriyle hepinize teşekkür ederken bugün meydanlarda sizlerin coşkusu, heyecanıyla bugün bizleri yalnız bırakmayan Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum. Hepinize hayırlı günler diliyorum.”

BAKAN SÜLEYMAN SOYLU, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN SELAM GETİRDİ

            Saat 15.35 sularında da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kürsüye geldi. “Maşallah. On beşlilerin şehrinin asaletine, bereketine, kahramanların şehrine, medeniyetimizin mirasına minnettarız. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu kürsünün önünde göremediklerimiz, arkasında olanlara da her birine selamlarımızı ve minnetlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.” diyerek sözlerine başlayan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti ve “kıymetli Tokatlılar, size güzel bir selam getirdim. Size sevdiğinizden, sevgilinizden bir selam getirdim. Size yirmi bir yıldır bu memleket için uyumayan, bu memleket için dik duran, bu memleket için milletimizin kalkınmasını, zenginleşmesini, büyümesini isteyenden selam getirdi. Memleketin huzurunu sağlamak, sadece milletin, sadece Allah'ın önünde eğilirim diyen ve bu ülkede kimseye boyun eğmeyenin selamını getirdi. Dünyada mazlumun, mağdurun yanında olan, dünyadaki vesayete, dünya beşten büyüktür diye Anadolu'dan ve Türkiye'den bir ses yükselten, hepinizin, hepimizin kıymetlisi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını getirdim.” dedi.

TOKATLILARA DEPREM YÖRESİNE YARDIMLAR İÇİN TEŞEKKÜR ETTİ

Bakan Soylu, 06 Şubat 2023 tarihindeki deprem afetinde başta Tokat Valisi Numan Hatipoğlu olmak üzere Tokatlıların gösterdiği yardımlara teşekkür ederken “Allah sizden razı olsun. Allah birinizi bin etsin inşallah.” Diye sözlerine devam ederken şunları söyledi: “Tarihi günlerden geçiyoruz. Öncelikle Tokat Belediyemize, Tokatlı hemşehrilerimize, Tokat Valiliğimize bir teşekkürle başlamak isterim. 6 Şubat'ta tarihin, yerkürenin en büyük depremiyle karşılaştık. Bilim insanları diyorlar ki biz üç fayın kırılmasına kadar çalıştık. Ama burada yeni fay kırıldı. On bir vilayet etkilendi ilk etapta. Ve yaklaşık yüz yirmi bin kilometre kare, yirmi altı bin bina enkaz oldu. Altlarında arama kurtarmalar yapıldı. Tam altmış altı gün orada kaldık bakan arkadaşlarımıza, kıymetli Cumhurbaşkanımızın yönetiminde hep birlikte orada milletimizi yalnız bırakmamak, bu büyük depremde onlarla beraber olabilmek için. Çünkü Hatay'ın, Antakya'nın, Defne'nin üçte ikisi neredeyse yok oldu. Şimdi hani bazen sandalyede uyur kalırsın, kalkarsın şu omuzuna bir el dokunsun istersin. Hani bir yere gidersin. Bir elin bir dost elinin elini tutmasını istersin. Kıymetli hemşehrilerim biz Tokatlıların bu yardımlaşmasını, bu kardeşliğini, bu insanlığını bu memlekette nasıl her birimizin bir olduğunu, iri olduğunu, diri olduğunu Allah'a hamdolsun gördük deprem bölgesinde. Konteynerından çadırına kadar aşından işine kadar Tokat'taki hemşehrilerimiz o deprem bölgesindeki kardeşlerimize ellerini de uzattılar, gönüllerini de uzattılar. Allah sizden razı olsun.”

“BAŞINIZI DİK TUTUN”

            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuşmasında Tokatlının Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktığını vurguladığı konuşmasında “Ayasofya’nın minareleri kadar başınızı dik tutun” derken şunları söyledi:

            “Cenabı Allah birinizi bir etsin inşallah. Kıymetli hemşehrilerim. Tam yirmi bir yıldır kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ülkemizin istikrarı, büyümesi, güvenliği, değerlerle buluşması ve bütünleşmesi için mücadele etmektedir. Yedi yüz seksen bin kilometre karede değil aynı zamanda etrafımızdaki coğrafyaya ve bütün dünyada büyük bir mücadele vermektedir. Allah sizden razı olsun. Siz sayın Cumhurbaşkanımızı bu hak mücadeleyi, bu doğru mücadeleyi hiçbir şekilde yalnız bırakmadınız. Ey Tokat! Tokatlı hemşehrilerim size söylüyorum. Buradan bütün Tokatlı hemşehrilerime, Türkiye'nin her tarafındaki Tokatlı hemşehrilerime söylüyorum. Siz milli mücadelenin kahramanlarısınız. Siz bu özgürlüğün, siz bu bağımsızlığın, siz bu ülkede ezanın, bayrağın nazlı nazlı semalarla buluşmasının kahramanısınız. Siz yirmi bir yıldır, Menderes'i kaybeden bu ülke, rahmetli Özal'ı, rahmetli Erbakan'ı, Demirel'i, Türkeş'i kaybeden bu ülke Tokatlılarla beraber adamına, milletin adamına Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıktınız. Tokatlılar ne olursunuz Ayasofya'nın minareleri kadar başınızı dik tutun.”

TERÖRLE MÜCADELEDE ŞEHİT AYDOĞAN AYDIN PAŞAYI ANDI

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kıymetli bir paşası, Tokatlı Aydoğan Aydın paşayı rahmetle andığı konuşmasında, Türkiye’nin terörle mücadelesine değindi, Kato’da, Gabar’da verdikleri mücadelenin ardından, oralarda petrol çıkarıldığını belirtti ve bereketlerden söz etti. Soylu bu husustaki konuşmasında şunları söyledi:

“Kıymetli hemşehrilerim. Size şunu söyleyeceğim. Tam on iki yıldır bu ülkenin büyümemesi için bir takım oyunları tezgaha koydular. İçeriden ve dışarıdan ilk önce Gezi olaylarıyla başladı. Ve kıymetli Cumhurbaşkanımıza dışarıdan tezgahlandığı çok açık belli olan ve bizim ülkemizin en önemli projeleri olan projelerine bunları yapmayın dediler. Cumhurbaşkanımıza mektup gönderdiler. Erdoğan o mektubu aldı, buluşturdu çöp tenekesine attı. Çünkü o mektup bu ülkenin tam bağımsızlığına, o mektup bu ülkenin gelişmesine engel bir mektuptur. Ne yazıyordu? Diyordu ki Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapmayacaksın. Tayyip Erdoğan yaptı mı? Diyordu ki sen İstanbul Havalimanı'nı yapmayacaksın. Tayyip Erdoğan yaptı mı? Yanına da Tokat Havalimanı'nı ekledi mi? Dedi ki bakın İstanbul Havalimanı sadece İstanbul Havalimanı değil Ortadoğu'dan Afrika'ya kadar Orta Asya'dan Balkanlar'a Avrupa'ya kadar dünyanın en büyük projelerinden birisi olduğunu geçtiğimiz yıl da ispatladı. Avrupa'dan daha çok uçuş, daha çok yolcu sayısı aldı. Etrafımızdaki coğrafyanın ve dünyanın en önemli istasyonu haline geldi. Onlar bizim dünyanın en önemli merkezi olmamızı, güçlü olmamızı istemiyorlar. Ardından ne dediler? Ardından dediler ki Mersin'deki nükleer santrali yapmayacaksın. Niçin? Çünkü bizim enerjimizin tam bağımsız olmasını istemiyorlar. Paramızı dışarıya vermemizi istiyorlar. Tayyip Erdoğan Mersin nükleer santralinin birinci etabını geçen günlerde açtı mı? Yanına Sakarya gaz sahasını ekledi mi? Durun. Size anlatacağım Bundan altı yıl evvel Ankara'dan Şırnak'a gittik. Dediler ki orada Türkiye'nin Kandil'i diye tabir edilen bir dağ var. Kato'da. Dediler ki o Kato Dağı'nda binlerce metre mağaralar var. O Kato Dağı'nda teröristler var, on binlerce silah var, milyonlarca mühimmat var. Oradan bütün Türkiye'yi zehirliyorlar. Eğer terörle mücadele etmek istiyorsak ilk önce oranın kalbine, kıymetli Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ilk önce oranın inine girmek lazım. Şırnak'a gittiğimizde yine sizin evlatlarınızdan bir generalimizle dedik ki Kato Dağı'na gidelim. Etrafımızdakiler dediler ki tehlikeli olur. Orada teröristler var. Eğer biz teröristlerle mücadele eden kahramanlarımızın yanında olmazsak onlarla omuz omuza olmazsak Cumhurbaşkanımızın yüzüne nasıl bakarız? Bu milletin yüzüne nasıl bakarız? Biz rahmetli Aydoğan Aydın Paşa'yla helikoptere bindik. Kato Dağı'nın tepesine indik. Evlatlarımızla beraber olduk. Daha sonra bir helikopter kazasında Allah rahmet eylesin, Aydoğan Aydın paşa şehit oldu. Bizim kahraman şehidimiz oldu. Hepimizin kahraman şehidi oldu. Ama yaptığımız şu. O Kato Dağı'na indiğimizde teröristler vardı. Binlerce metre mağaralar vardı. Şimdi Allah'ımıza şükürler olsun, Ay yıldızlı bayraklar beş vakit okunan ezanı Muhammedi var. Petrol bulduk, tam altı aydır. Bir şehidimiz vardı Esma Çelik. O kuyuların yollarını yaparken el yapımı patlayıcı patladı, orada onu o bombayı imha etmeye çalışırken kızımız şehit oldu. O kuyuların ismine ve o bölgenin ismine Esma Çelik bölgesi verdik. O şehidimizin, bereketiyle, duasıyla beraber orası bereketlendi, bollandı. Kıymetli hemşehrilerim. Beş gün önce oradan bir müjde daha geldi. Ne geldi biliyor musunuz? Gerçi bay bay Kemal bunlara çok üzülüyor biliyorsunuz, o kendi başına bulacağını buldu zaten, yanındaki onun masasına, kumar masası dedi. Daha ne bulsun? Ona, ona üç tane koyun verseniz, kaybeder mi? Ama bizim yaylalarda da vardır, sizde de vardır. Koyunlar sis olsa da akşam ahırın yolunu, ağılın yolunu değil mi? Kemal Kılıçdaroğlu akşam evinin yolunu bulur musunuz? Kıymetli hemşehrilerim, Allah'ın izniyle şu muhteşem kalabalığın, şu Tokatlıların duası ve desteğiyle On dört Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden seçilecek. Kemal'e bay bay diyecek.

Gabar Dağı'ndan gelen müjde ne biliyor musunuz? Hemen Şırnak Valimizle, Genel Müdürü, Cumhurbaşkanımıza müjdeyi verdiler, Suudi Arabistan kalitesinde ve Türkiye'nin en büyük eserlerinden birisini yakaladı, Türkiye’de terör bitti, bereket geliyor. Ülkemize bolluk geliyor ve büyüme geliyor. Sadece o mu? Avrasya yapamazsın, Marmaray yapamazsın, Kuzey Marmara Otoyolu'nu yapamazsın. Yusufeli Barajı'nı yapamazsın dediler Tayyip Erdoğan'a. Onları yaptı, üstüne İHA'yı da yaptı. SİHA'yı da yaptı. TCG Anadolu gemisini de yaptı. Ne yaptı biliyor musunuz bir de? Altay tankını yaptı. Kızılelma'yı da yaptık. Akıncı'yı da yaptık. Yapmadığımız kalmadı. Türkiye'nin altyapısını, eğitim altyapısını, sağlık altyapısını, güvenlik altyapısını, enerji altyapısını bunların tam yüz yıllık sürecini Allah'ın izniyle Tayyip Erdoğan bu milletin adamı, bugün Cumhur İttifakı'yla beraber Türkiye'nin yarınlarına taşımanın iradesini ortaya koyuyor. Şunu söylemek istiyorum. Bütün bunlar yapıldı. Bütün bunlar gerçekleştirildi. Ama Gezi olaylarında Türkiye'ye büyük bedel ödettiler. Yetmedi. Ardından 17-25 Aralık darbesini getirdiler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı o gün tutuklamak istediler. Bu millet sahip çıktı. FETÖ darbesiyle Gezi olaylarının da arkasında Amerika var. 17-25 Aralık darbesinin arkasında da Amerika var. Kaptan, selametle oradan da çıktı. Gemisini karaya oturtmadı. Dalgalara teslim etmedi. Ardından 6-8 Ekim olaylarını yaptılar, doğuyu ve güneydoğuyu tarumar ettiler. Okulları yıktılar, kütüphaneleri yaktılar. Yetmedi. Evleri, camileri yıktılar. Biz sadece Van'daki depremzedelerimize evler yapmadık, sadece Bingöl'deki evleri, Malatya, Elazığ, İzmir'deki depremdeki evleri de yaptık. Şimdi 6 Şubat depreminden sonra yeniden milletimizi o kaybettikleriyle buluşturmak için çaba sarf ediyor. Sadece Giresun'daki, Dereli'deki, Doğankent'teki, Kastamonu Bozkurt'taki, Sinop Ayancık'taki, Bartın, Ulus'taki sel afetlerinden sonra elini uzattı bu devlet. Antalya Manavgat'taki, Muğla Marmaris'teki yangından milletin elini uzatmadığı evleri yaptı. Dikkat edin. Belki unutmuş olabiliriz. Nusaybin evlerini yaktılar, yıktılar. Nusaybin'de, Kızıltepe'de, Şırnak'ta, Cizre'de, Yüksekova'da, o bölgelerin tamamında yaktıklarını, yıktıklarının hepsini bu devlet Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla yaptı. Türkiye'nin her tarafında yaptı. Hiç unutmayın Recep Tayyip Erdoğan seksen beş milyonun Cumhurbaşkanı, Devlet seksen beş milyonun devletidir.Bunu gerçekleştiren bir anlayışı ortaya koyduk. Ardından bu da bir maliyet oluşturdu değil mi? Öyle mi? Ardından ne yaptılar? Helikopterlerle, tanklarla, uçaklarla 15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye çalıştılar. Kıymetli hemşehrilerim, şehitlerimiz oldu değil mi? Şimdi size sormak isterim. 15 Temmuz akşamı Atatürk Havalimanı'na bay bay Kemal indi mi? Orada FETÖ'cülerle anlaşıp sıvışıp eve gidip ayak üstüne atıp seyreder gibi bu milletin, bir büyük belayla ve musibetle karşı karşıya kaldığı o saatleri seyretti mi? Bu millet kimi seçecek? Tayyip Erdoğan gitsin diyenlere sesleniyorum. 15 Temmuz'da tankçılarla anlaşıp eve gidip maç seyreder gibi ayak ayak üstüne atan bay bay Kemal'i mi, ölümüne ölümüne milletin yanındayım diyen Recep Tayyip Erdoğan'ı mı seçsin?”

15 TEMMUZ’UN ARKASINDA AMERİKA VAR

            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaklaşık 1 saat sürdürdüğü ve 15.30 sularında tamamladığı konuşmasında şunları söyledi:

            “Kıymetli hemşehrilerim, 15 Temmuz'un arkasında bal gibi Amerika vardır. Bunu o gün de söyledim, 16 Temmuz tarihinde de söyledim. Sonra beni iki defa istenmeyen, yasaklı adam ilan ettiler. On bin defa ilan etseniz ne olur? Bir milyon defa ilan etsen ne olur Amerika? Eskiden bu ülkede Amerika'nın büyükelçisi bir laf söylediği zaman derlerdi ki acaba bir şey mi olacak? Herkes endişe içerisinde olurdu. Şimdi Tayyip Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de Allah'a hamdolsun Amerikan Başkanının söylediği sözleri kimse sallamıyor. Sallamıyor, sallamıyor. Çok maliyet yaşadık. Bir taraftan bunlar, bir taraftan pandemiyi yaşadık değil mi? Bay bay Kemal çıkmış diyor ki aynen söyleyeceğim, “Şehir hastaneleri israftır.” diyor. Kıymetli Tokatlı hemşehrilerim, Avrupa, Amerika hastalarını ve yaşlılarını ölüme terk ederken Sayın Cumhurbaşkanımızın öngörüsü, vizyonu ve millete olan sevdasıyla birlikte yaptığı şehir hastaneleri beş yıldızlı hizmetler verdi, beş yıldızlı. Yetmedi. Talimat verdi. Dedi ki yaşlılarımıza sahip çıkacaksınız, Avrupa, Amerika yaşlılarını ölüme gönderdi. Sebep emekli maaşı vermemek için. Sebep hastane masrafları olmasın diye yaşlıların. Biz ne yaptık? Evlerde maaşlarını istedi, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla maaşlarını gönderdik. Yanlış mı? Market alışverişlerini yaptık. Pazar alışverişlerini yaptık. Doğru mu? Ve ilaçlarını istediler ilaçlarını evlerine gönderdik. Kıymetli hemşehrilerim Biz onların laflarına baksaydık bu millete mahcup olurduk. Tayyip Erdoğan onların laflarına baksaydı bu millete mahcup olurdu. Bay bay Kemal'in işi gücü yalan, dolan, iftira, fitne, fesat. O bu ülkenin milletine güvenmiyor. O Amerika'ya güveniyor, Avrupa'ya güveniyor. Yetmedi. Bu pandeminin de bize bir zararı, maliyeti oldu mu bütün Türkiye'ye? Bakın kaptan yine gemiyi karaya oturtmadı. Şimdi yetmedi, yine aynı zamanda biz bütün bunlarla birlikte dünyanın en büyük göç dalgasıyla karşılaştık. Dünyada hangi ülke olsa bunun altında kalırdı. Biz de mazluma, mağdura, sırtımızı dönmedik. Tayyip Erdoğan yüz yıl sonrasına tarihe öldürülen kadınların kendi ülkesine gelmesini isterken kapıyı kapattı diye tarihe geçemezdi. Biz Müslümanız. Biz elhamdülillah mazluma sırtımızı dönmedik. Ülkemizin kamu düzenini bozmadık, bozdurmadık kimseye. Ve Avrupa'da birçok ülkede meydanlarında on binler, yüz binler çıktı. Herkes olaylar yaptı. Ama Türkiye bu konuda maliyet dönemi, bedel ödedi bu doğru. Ama hiçbir büyük toplumsal olayla karşı karşıya kalmadı. Kıymetli hemşehrilerim bu da bir maliyet getirdi. Ayrıca biraz önce saydığım afetler, seller, depremler, yangınlar üst üste Türkiye'ye geldi. Bunların da bir maliyeti oldu mu? Recep Tayyip Erdoğan için buradan size söylemek istiyorum, bir ülkeye yüz yılda gelebilecek bir liderdir, yüz yılda yüz yılda.

Bana diyorlar ki çok çalışıyorsun. Dün tam yedi yerde miting yaptım, tam dört yerde toplantı yaptım, on bir program oldu. Bir şeyi yapmak istiyoruz. Bu memleketin üzerine topuyla, tüfeğiyle geliyorlar. Onlara karşı mücadele vermezsen gelecek nesillerimiz bize hesap sorar, Tokat bize hesap sorar.

Eğer Recep Tayyip Erdoğan fırsatını kaçırırsak, eğer onun tecrübesini kaçırırsak ifade etmek istiyorum ki hem geçmişimizin bakiyesi hesap sorar hem gelecek nesillerimiz hesap sorar. Biz sadece yedi yüz seksen bin kilometre karenin Türkiye yüzyılı yolculuğuna çıkmıyoruz. Biz başka bir adım atıyoruz. Ecdadımız bize bir miras bıraktı. Hem de büyük bir miras, altı yüz yıllık bir miras bıraktı. Tokat sadece Tokat değildir. Mekke'nin kokusunun, Medine'nin kokusunun sindiği Tokat’tır. Türkiye sadece Türkiye değildir, Balkanlar'dır, Orta Asya'dır, Orta Doğu'dur. Afrika'da şu anda haksızlıkla karşı karşıya kalanların ümit ettiği Türkiye'dir. Ey Tokatlılar, size söylemek istiyorum Türkiye yüzyılının kapısını hep beraber açacağız Allah'ın izniyle. Ve dünyada karşı karşıya kaldığımız şu mazlumluğa, şu mağdurluğa, Amerika'nın ve Avrupa'nın sömürdüğü, ezdiği yerlere de ışık olacağız, yardımcı olacağız, dost olacağız. Ve Osmanlı'nın bize bıraktığı aleme nizam vermeyi inşallah biz sağlayacağız. Buna hazır mısın Tokat? Allah sizden razı olsun.

Bütün bu saldırılara, bunlara nazaran dolar ve ekonomik operasyonlara karşı bu ülkeyi selamete aynı zamanda istikametinden ayırmadan geleceğe doğru taşıyor. Elbette şunu söylemek istiyorum. Burada milletimizin ortaya koyduğu iradeye minnet ve şükranlarımızı ifade ediyoruz. Daha yapacak çok işimiz var. Hep birlikte yapacak çok işimiz var. Bu ülkede sadece Türkiye'nin altyapısı yapılmadı. Kıymetli hemşehrilerim, aynı zamanda bu ülkede bir zihniyet devrimi gerçekleştirildi. Bu ülkede bir annenin iki kızı başı açık, başı örtülü. Doğru mu? Biri öğretmen oldu, biri olamadı. Biri doktor oldu, biri olamadı. Biri subay oldu, biri olamadı. Biri mühendis oldu, diğeri olamadı. Biri hakim oldu diğeri olamadı. Biri savcı oldu diğeri olamadı. Biri kaymakam oldu, diğeri olamadı. Biri vali oldu, diğeri olamadı. Yanlış mı? Sanki buna bizi öyle bir alıştırdılar ki bu normal bir şey. Bu nasıl olabilir ki? Bir annenin kızı birbirinden nasıl iki kızı birbirinden nasıl ayrılabilir? Bir komşu iki kızı birbirinden nasıl ayırabilir? Niye okumaz? Niye okula gidemez? Niye kaymakam olamaz? Niye vali olamaz diye hiç aklımıza bunu getirmediler. Tayyip Erdoğan sadece onu yapmadı. Tayyip Erdoğan bir zihniyet devrimi gerçekleştirdi. Bize vesayet, bize vesayet olarak ortaya koydukları bize vesayet olarak sürekli olarak sundukları bütün ölçeğinin tersiyle beraberiz. Her şeylerinin tersiyle beraber ettik. Şimdi soruyorum bütün Tokat hepinize soruyorum. Bugün bir annenin kızı, başı açığı da başı örtülüsü de öğretmen oluyor mu? Doktor oluyor mu? Savcı oluyor mu? Hakim oluyor mu? Kaymakam oluyor mu? Oluyor. Polis oluyor mu? Subay oluyor mu, vali oluyor mu? Oh! Milletvekili oluyor mu? Tayyip Erdoğan Bu ülkede Türk'üyle Kürt'üyle, Çerkez'iyle, romanıyla, Alevi'siyle, Sünni'siyle, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla, Arnavut'uyla herkesin bir arada olduğu büyük Türkiye'yi oluşturmak için geleceğe büyük Türkiye'yi getirebilmek için büyük bir mücadele ortaya koyuyor. Burada huzurunuzda bu yolda kıymetli Cumhurbaşkanımıza hiçbir zaman yalnız bırakmayan Türkmen Bey'i Doktor Devlet Bahçeli'ye de şükranlarımızı ve minnetlerimizi ifade ediyoruz. Aynı zamanda bütün bu yolculukta geçmişte bu fikirleri ortaya koyan, bu fikirleri savunan ve evet yine bizim memleketimizin bir yükü olan ama mücadelemizin manevi önderlerinden kıymetli Muhsin Yazıcıoğlu'na da rahmeti rahman diliyorum. Ve iki gün önce kıymetli kardeşimiz bizim evladımız Mardin'de bir operasyon esnasında Mehmet'imiz, evladımız ve Öksüz'ümüz şehit oldu. Şehitler Tepesi boş değil. Allah rahmet eylesin. Allah cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Kıymetli hemşehrilerimiz, şunu bir evladınız olarak söz veriyorum. Bu ülkenin Karadeniz’inde terörist vardı, bugün yok. Tertemiz, elhamdülillah. Tokat'ta da vardı. Bugün var mı? Ardahan'da vardı, bugün var mı? Iğdır'da vardı, bugün var mı? Erzurum'un kırsalında vardı, bugün var mı? Bu ne olacak diyorlar. Ya Allah'ınızı severseniz. Tokat Havalimanı'nı yapan doğru mu? Ünye yolculuğunun temelini atan ondan sonra dağlarını deler. Ya Çamlıbel tünelini yapar mı, Allah'ını severseniz Tayyip Erdoğan sözlerimizi yerine getirmedi mi? Bizim başımızın üzerine inşallah. Allah razı olsun.

Burada size bir söz veriyorum. Şu gök kubbe şahit olsun. Tokat şahit olsun. Tokat'ın şehit aileleri, gazi aileleri, gazilerimiz şahit olsun. 29 Ekim 2023 yılında bu ülkenin dağlarında bir tek terörist kalmayacak, kalmayacak, kalmayacak Allah'ın izniyle kıymetli hemşehrilerim. Bu HDP'nin bir Cumhurbaşkanı adayı var mı? Resmi Cumhurbaşkanı adayı var mı? Yok. Bir aday koymadılar değil mi? Peki kimi destekliyorlar? Bay bay Kemal'i mi? Peki bunlar masanın altında değil miydi? Altısı üstünde biri altındaydı değil mi? Şimdi masanın altında gün yüzüne çıktı mı? Yedi oldu mu? Ama masanın üstünde birisi var. O da altına indi. O kim biliyor musunuz? Hani Cumhurbaşkanımıza afili laflar söyleyen var ya, şehidin ailesine kötü söz söyleyeni milletvekili adayı yapan var ya, PKK'nın HDP'nin desteklediği belediyelerden ihalelerin peşinde koşan var ya, anladınız mı siz onu? Utancından, PKK'nın utancından millete söyleyecek söz olmadığı için Meral Akşener masanın altına girdi masanın altına. Yazıklar olsun be. Öyle bu memleketi yönetmeye cesaret ister, yürek ister, iman ister, inanç ister, Recep Tayyip Erdoğan olmak ister. Şimdi ne diyorlar? Tayyip Erdoğan gitsin. Tayyip Erdoğan gitsin diyenler söyleyin kim gelsin? Kuzey Irak'ta, Kuzey Suriye'de terör devleti kurdurmak istedi Amerika. Müsaade ettik mi? Kim etmedi? Recep Tayyip Erdoğan etmedi, reis etmedi. Burada söylüyorum. Buna müsaade etmedik.

Kıymetli hemşehrilerim; şimdi bay bay Kemal ne diyor? Milletvekillerimiz burada. Mecliste Irak ve Suriye'de Mehmetçiğimizin teskeresine evet mi verdi hayır mı? Hayır verdi. Niçin? Biz oradan çıkalım, yerimize PYD, PKK gelsin diye, terör devleti kursun diye. Peki biz Pençe Kilit operasyonunu niçin yapıyoruz, evlatlarımız niçin şehit oluyor?

Kıymetli hemşehrilerim; peki Tokatlılar bir taraftan o bölgede terör devleti kuracak, Hakkari'nin, Hatay'ın karşısındaki Afrin'e kadar orada bir terör devleti kurulacak. Hatay'ı bombalayacaklar, Antep'i bombalayacaklar, aynı zamanda Kilis'i bombalayacaklar. Yapmadılar mı bunları? Şimdi Barış Pınarı operasyonuyla, Pençe Çelik operasyonuyla, aynı zamanda Zeytin Dalı Operasyonu'yla hepsini sildik, süpürdük mü? Şimdi Amerika'nın talimatıyla Bay bay Kemal orayı yeniden PKK'ya, PYD'ye vermek istiyor. Sadece o mu? Hayır. Söyleyeyim Kıymetli hemşehrilerim, sadece o değil, diyor ki tutsaklar serbest bırakılsın. Tutsak kim ya? Kim tutsak? Serbest bırakacaklar öyle mi? Yetmedi. Diyor ki bu Tayyip Erdoğan, bu Cumhur İttifakı ne yaptı? Şunu yaptı. Dedi ki belediyeler HDP'nin, PKK'nın belediyeleri PKK'ya para yardımında bulunuyor. Devletin verdiği yardımı PKK'ya aktarıyor. Yakaladık mı? Çocukları dokuz yaşında annelerin kucağından alıyor. Bakın şimdi bir özürlü çocuğu almış getirmiş, seni annene götüreceğim diye. Ve dağa götürmüş o çocuk da oradan geçen günlerde kaçtı. Bir başka ülkeye sığındı. Özürlü, engelli. Engelli bir çocuk. Şimdi onu başka ülkeden Türkiye'ye getireceğiz. Şimdi şunu söylüyorum, bu kadar hainlikleri yaptılar. Tayyip Erdoğan bana dedi ki, “Süleyman, İçişleri Bakanlığına geldin. Biz bu hainliğe dayanamayız. Bu belediyeler teröre destek oluyor. Bunları hemen almanız lazım. İki sabah sonra sabah sekizde hepsini görevden aldık. Orada dörtten sonra sokağa çıkma yasağı vardı. Hadi bakalım haraç toplayın da göreyim boynunuzun ölçüsünü. Şimdi Bay bay Kemal diyor ki Belediyeleri yeniden vereceğim. Bitti mi? Hayır bitmedi. İç güvenlik operasyonlarını bitirecekmiş. Hadi bakalım. Gücün yetiyor mu, yetmiyor mu? Ardından başka bir şey söylüyorum, 15 Temmuz'un FETÖ'cülerini devletten çıkardık mı? Diyor ki, FETÖ'cüleri tekrar devletin başına getireceğim. Bunları gizli söylemiyor, tam üç yıldan beri söylüyor. Bugün de aynısını söylüyor. Tayyip Erdoğan gitsin diyenler bir şey daha söylüyorlar. LGBT'yi getirecekler Türkiye'ye, LGBT'yi. Ya LGBT ney Allah muhafaza haşa. Erkekle erkeğin kadınla kadınla evlenmesi. Yazıklar olsun ya. Bu ülkenin ayakta kalmasının bir tek sebebi var Tokatlı hemşehrilerim, aile yapısıdır. Hepimiz büyüdük bu ülkede, teyzemiz anne yarısı gibi geldi. Dedemiz, teyzemiz, halamız, amcamız, biz aileyle beraber güçlü bir millet olduk. Kıymetli hemşehrilerim, şimdi Batı diyor ki Türkiye'nin aile yapısını ortadan kaldırmadan Türkiye'nin birliğini ve beraberliğini bozamam diyor. Kıymetli hemşehrilerim, Tokatlılar, on beşliler, kahramanlar size söylüyorum. Tayyip Erdoğan gitsin diyenler bunları söylüyor. Siz ne diyorsunuz? Reisi cumhurbaşkanı yapacak mısınız?”