Tokat Kent Konseyi’nin geçen hafta sonu Adıyaman Gölbaşı’na gerçekleştirdiği ziyarette bulunan isimlerden biri de Tokat Milli Eğitim camiasının kıymetli öğretmenlerinden Mahmut Hasgül’dü. Tokat’a gelen deprem mağduru vatandaşlarımızın yönlendirilmesinde aktif görev alan Mahmut Hasgül, deprem yöresinde izlenimlerde bulunmak üzere de Kent Konseyi’yle birlikte geziye katıldı.

            Mahmut Hasgül, Adıyaman Gölbaşı gezisinde aldığı notları sosyal mecra hesaplarından paylaştı. Dikkat çeken paylaşımlarını derledik. O yöredeki hissiyatı, yörede koordinasyonla görevli Tokat Valisi Numan Hatipoğlu ve Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu’nun anlatımlarını edebi bir üslupla kaleme alan Mahmut Hasgül, gezinin notlarıyla önemli bir iz bıraktı.

            Mahmut Hasgül’ün gezi notları şöyle oldu:

            * Masasında bir poşet ilaç duruyor. Yüzünden ve bakışlarından da belli ki çok hasta. 25 gündür Gölbaşı'nda hayatı boyunca şahit olmadığı olaylara, manzaralara, acılara şahit oldu. Herkes gibi soğuk yedi, çalıştı. Dualardan ve yorumlardan belli ki bütün kimliklerinden sıyrılarak yalnızca kalbi ve insanlığıyla mücadele verdi. Kendinden bahis açmıyor Eyüp Başkan. Vali Beyi anlatıyor bize:

Dün bir vatandaş geldi, Vali beyle görüşmek istiyorum, dedi. Vali bey toplantıda, ben yardımcı olayım, dedim. Vali beye montunu vermem lazım, kendi montunu bana vermişti ilk gün, dedi. Ben de ona, Vali bey adına o montu sana hediye ediyorum, dedim. Adam ağlayarak ben bunu ömrüm boyunca saklayacağım, çocuklarıma, torunlarıma emanet edeceğim, dedi.

Bu sözleri duyan Vali Hatipoğlu'nun yüzü mahcubiyetten hafifçe kızardı. 30 gündür insan üstü bir mücadele veren Vali bey o günü hatırladı ve utangaç bir masumiyetle olayın öncesini anlattı.

Şimdi hatırladım. Depremden 3 saat sonra yoldaydık. Malatya - Gölbaşı yolu paramparçaydı. Mecburen ta Diyarbakır üzerinden zar zor gelebildik. Geldiğimde hava soğuk ve karanlıktı. Yıkıntıların önünde çaresiz insanlar ateş yakmış bekliyordu. İçlerinden biri üzerinde ince bir gömlekle tir tir titriyordu. Bütün kıyafetleri enkazın altındaymış. Üzerimdeki montu adamcağızın omzuna örtüverdim. Unutmuştum o montu.

...

Herkesin ve her şeyin yalnızca vicdan ve insanlığa indirgendiği bir süreç yaşıyoruz. Ve insanların asıl değeri vicdan ve merhametiyle ortaya çıkıyor.

***

* Adı Muhammet, 5 yaşında. Yaşlı teyzesiyle bir başına çadırda kalmış. Ona bir oyuncak verdik. Plastik bir kamyonet. Şimdi neşe içinde oynuyor.

Ama biliyorum, hayatı boyunca o kamyonetle enkaz taşıyacak. Hiç eksilmeyen bir umutla enkazların altından annesini, babasını, ablasını çıkarmaya çalışacak.

İyi mi yaptık, kötü mü yaptık bilemiyorum şimdi.

***

* Gölbaşı, Mimar Sinan Mahallesi Muhtarı Mehmet abi anlatıyor.

Depremden sonra ilk yardım paketleri Tokat’tan geldi. Paketlerin arasında küçük bir poşet vardı. Poşetin içinden 1 kilodan biraz fazla bulgur, yüz gram kadar çay, bir tabak şeker ve bir pusula çıktı. Pusulada şöyle yazıyordu. 'Geçmiş olsun. Allah inandırsın, evde sadece bunlar vardı. Kusura bakmayın. Bir aileyi Tokat’ta evimde misafir edebilirim. Dualarım sizinle.'

Bizi en çok duygulandıran yardım paketi bu oldu.