Haber-Fotoğraf: Fatih Kılıç
Hürriyetçi Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası Tokat İl Başkanı Harun Kablan, Yönetim Kurulu Üyeleri geride bıraktığımız hafta Cuma günü Tokat Kalesinden, Tokatlı Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e seslendiler. "Sesimizi yüksek tondan duyurmaya, hakkımızı aramaya geldik. Sayın Bakan, öğretmenler memnun diye açıklama yapmayın lütfen. Biz söylenecek her şeyi söyledik. Sınav etik değildir. Öğretmenlerin maaşları düşük kaldı dedik. Trol, boş öğretmen, ağlayan kişi olmadık. Üzgünüz, yıprandık. Artık söz Meclis’te diyoruz.” dediler.
“BAKAN BİZİ DUY”
Hürriyetçi Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası Tokat Üyeleri açtıkları pankart, dövizler ve yara yazdıkları “BAKAN BİZİ DUY” yazısı ile basın açıklamasında bulunurken İl Başkanı Harun Kablan’ın okuduğu metin şöyle oldu:
“Değerli eğitim çalışanları kıymetli basın mensupları bugün buraya yere düşen mesleki itibarımızı yerden kaldırmak için sesimizi duyurmaya geldik. Gözü yüksekte olanlara, yüksek mertebede olanlara Tokat’ın yüksek yerinden, Tokat kalesinden sesleniyoruz. Peygamber mesleğini icra eden meslektaşlarımıza hakaret edenlere ücretsiz ders vermeye geldik. Sesimizi yüksek tondan duyurmaya, Hakkımızı aramaya geldik.
Yaklaşık 1 milyon öğretmeni ilgilendiren öğretmenlik meslek kanunu 12 madde ve geçici bir madde olmak üzere toplam 13 maddeden ve sadece bir buçuk sayfadan oluşmaktadır. O kadar acele çıkarılmıştır ki paydaşların görüşleri alınmamış çalakalem yazılan kanun metninde ise biçimsel bir bütünlük dahi bulunmamaktadır.
Bugün sayın yetkililerimiz ve sayın bakanımız başta olmak üzere sınava girmek için başvuru yapan öğretmen sayısının 600 binin üzerinde olduğunu söyleyerek öğretmenlerin bu sınavdan memnun olduğunu, eğitimcilerin bu sınavı istediğini söylemektedir. Bugün sınava başvuran öğretmenlerimizin çok yüksek bir kısmı aslında sınavı istediğinden veyahut da kariyer basamağı alıp bir unvan sahibi olmaktan ziyade maaşlarının yetersiz olduğu için başvurmaktadır. Sayın Bakan, öğretmenler memnun diye acıkama yapmayın lütfen. Biz de öğretmeniz bizim adımıza konuşmayın. Memnuniyetle değil mecburiyetten başvuruyor öğretmenler. Bakanımız olarak bunu görmüş olmanız gerekiyordu.
Sayın bakan söylediklerine güveniyorsa bakanlık dediğine gerçekten güveniyorsa online platformlar üzerinden, MEBBİS üzerinden anket oluştursun. Gerçeğin ne olduğunu hep beraber görelim. Anket yapmayan bakan “Yanlış bilgilerle galeyana getiren trol ordusu var, onlar organize ediyor.” Söylemi meslek itibarımızı karalamış olup biz eğitim çalışanlarına hakarettir. Sayın bakanımıza buradan şunu söylüyoruz “Biz yalnızca öğretmeniz, biz ne çapulcuyuz ne boş öğretmeniz ne de trolüz. Bizim sadece maaş aldığımız tek bir yer var Milli Eğitim bakanlığından maaş alıyoruz. Trollüğü bilmeyiz trollükten kaç lira maaş alınır, onu da bilmeyiz onu gayet iyi bilen büyük bir kesim var ancak öğretmen olarak biz trollük nedir gerçekten bilmeyiz. Biz yalnızca ders vermeyi biliriz. 
Geçen hafta bir öğretmenler odasına gittiğimizde öğretmen arkadaşlarımızın şu sözleri meslektaşlarımızın sınava başvurusunun zoraki, mali sebeplerden olduğunu gösteriyor. Sayın meslektaşımız; “Kasabadayız, merkezden uzak yerdeyiz, toplu taşıma veyahut da herhangi bir şey yok. Bir servis ile anlaştık. Servise aylık 18 bin ödüyoruz. Kişi başı biniş ücreti aylık 1500 ila 2000 lira arası değişiyor. Hem kırsalın zorluğunu, yükünü çekiyoruz, hem çok erken kalkıyoruz hem de bu ücretleri veriyoruz. Ek dersi olmayan arkadaşlarımız yalnızca maaştan tüketiyor. 5000 lira civarında kiralar olmuş 5.000 kiraya 2000 TL yol ücretine bin lira da okulda yemek ücretini kafadan 8 bin liramız gidiyor. Geriye elimize iki üç bin liralık bir tutar kalıyor bununla faturaları mı ödeyelim, ev geçimini mi sağlayalım, kaliteli bir şekilde hayatımızı mı daim edelim.” diyor. İşte sayın yetkililer ve sayın bakan öğretmenler bu sebepten dolayı sınava başvuruyor. 
Biz söylenecek her şeyi söyledik. Sınav etik değildir, öğretmenlerin maaşları düşük kaldı dedik. Bizi bu yanlış uygulamalar ayrıştırır, böler dedik. Trol hiç olmadık, boş öğretmen hiç olmadık, ağlayan kişi olmadık, Eminönü’nde yem bekleyen güvercin asla olmadık. Üzgünüz, yıprandık. Sesimizi duyuramadık artık söz mecliste diyoruz. Bakanımız bizi anlamadı, bazı sendikalar anlamadı, kimse bizi duymak istemedi. Bari milletin vekilleri olarak siz anlayın diyoruz. Bu işi çözmek istemen kişileri ise artık hiçbir yerde görmek istemiyoruz.”