Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yardımcı Doçent Doktor Selçuk Çetin; ülkemizde çok yaygın olmaya başlayan madde bağımlılığı ile ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulundu.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yardımcı Doçent Doktor Selçuk Çetin; günümüzün en önemli halk sağlığı problemlerinden birisi olan "madde bağımlılığı" bireylerin ruhsal ve bedensel yıkımlarına sebep olması nedeniyle ciddi mücadele edilmesi gereken hususlardan biridir dedi.

Çetin; "madde bağımlılığı" konusunda bireysel yıkımların toplumsal tahribatla sonuçlanması da kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle madde bağımlılığı ile mücadelede sorunun net olaraktaya konulması ve önleme çalışmalarının çok yönlü ve belli bir koordinasyon içinde planlanması ve uygulanması gerekmektedir dedi. Madde bağımlılığı, bireyler ve toplum üzerinde oluşturduğu maddi ve manevi tahribat göz önüne alındığında bugün ülkemizin büyük bedeller ödeyerek mücadele ettiği terör belası kadar ciddi ve olumsuz etkileri olan bir konudur. Bu nedenle üzerinde ciddiyetle durulması gereken bu sorunun, toplumumuzun sosyokültürel dinamikleri de harekete geçirilerek hızlı ve etkin mücadele yolları ile bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında madde bağımlılığına karşı bireysel, toplumsal ve uluslararası düzeyde geliştirilecek mücadele programlarının, tarihsel bir perspektif içinde, psikiyatri ve genel tıp dışında, toplumsal, ekonomik ve siyasi boyutları da göz önünde bulundurularak yaklaşılması zorunludur.Bu acil ve ciddi sorun toplumda en önemli sorunların başında gelmektedir,açıklamasında bulundu.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yardımcı Doçent Doktor Selçuk Çetin; dünyada ve ülkemizde madde kullanımına başlama yaşı giderek düşmektedir. Yapılan çeşitli araştırmalarda ülkemizde son yıllarda 10-11 yaşlarında alkol ve uyuşturucu madde kullanımına başlandığı maalesef gösterilmiştir. Toplumsal geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız ve gençlerimizin bu tuzağa düşmemesi adına önemli önleyici ve yasal düzenlemeler ile birlikte il eylem planları, medya desteği, toplumsal eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gibi birçok platformda farklı kulvarlarda mücadele adına çalışmalar yapılmaktadır. Bununla birlikte dünyada milyar dolarlarla ifade edilen büyük bir sektör haline gelen zehir tacirliği de kendi içinde gelişmeler göstermektedir. Bağımlılık yapan uyutucu ve uyuşturucu madde profili de günden güne hızlı değişimler göstermekte ve kolay ve ucuz ulaşımın yolu açılmaktadır. Son birkaç yıl içinde ulusal medyaya da yansıyan halk arasında bonzai genel adı ile bilinen yeni nesil sentetik uyuşturucuların kullanımının giderek yaygınlaştığını görmekteyiz. Bununla ilgili çok sayıda gencimiz ölümüne, sokaklarda, parklarda yerlerde kıvranarak üzücü görüntülerine toplum olarakta şahit olduk, olmaya da devam ediyoruz dedi. Yeni nesil için madde bağımlılığı konusunda sinyal veren sürekli farklı şekillerde karşılaşılması konusunda sentetik uyuşturucuların kimyasal formüllerinin kolaylıkla değiştirilebilir olması nedeniyle maddelerin tanımlanmasında ve tespit edilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Diğer bir deyişle zehir tacirlerinin maalesef bir adım önde oldukları söylenebilir. 2016 yılı Birleşmiş Milletler raporuna göre tüm dünyada uyuşturucu madde bağımlısı sayısının 29 milyonu geçtiği bildirilmiştir. Yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 5'inin, bir başka deyişle 15-64 yaşları arasında yaklaşık 250 milyon kişinin 2014 yılında en az bir uyuşturucu madde kullandığı tespit edilmiştir. Rapora göre, 29 milyon kişinin yüzde 14'ünün HIV (AIDS) virüsü taşıyıcısı olmak üzere, yaklaşık 12 milyon kişi damar içi uyuşturucu madde kullandığı, yine madde kullanımına bağlı olarak 6 milyon kişinin de Hepatit C virüsü taşıdığı bildirilmiştir. Madde bağımlısı olan her altı kişiden sadece birinin tedavi sürecine dahil olduğu tespit edilmiştir.

Genel olarak alkol ve madde kullanımına gençlik çağında başlandığı ve yıllar içinde geliştiği bilinmektedir. "Gençler neden alkol ve madde kullanıyor?" sorusunun yanıtlarını aramak ve bulmak durumundayız. Bir insanın hayatının baharında hayatında eksik olan nedir ve bu boşluğu neden madde kullanarak doldurma ihtiyacı duyduğunu tespit etmek ve bu boşlukları doldurmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Bugün özellikle genç nesiller arasında mevcut olan en büyük boşluklardan birisi de gençlerimizin bu asil milletin bin yıllar boyunca uhdesinde biriktirmiş olduğu değerlerinden ve yüksek manevi karakterinden giderek uzaklaşılması, uzaklaştırılmasıdır. Daha yakın geçmişimizde Tokat'ın "on beşliler"inin tarihe altın harflerle yazdıkları destanı konuşurken bugün çocuklarımızı ve gençlerimizi 'madde bağımlılığı' gibi bir konu ile yan yana konuşuyolmak, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Her karış toprağına nice canlar feda edilerek vatan kılınmış bu topraklar üzerinde yaşayan toplumun her kesiminden bireyin kendi geleceklerine sahip çıkmak adına, kendi çocuklarının, torunlarının geleceklerini teminat altına almak adına duyarlılığınıtaya koyması gerekmektedir. Eğer bu ciddiyet ve hassasiyettaya konulamazsa bugün belki televizyon ekranlarında izlediğimiz ve bizlere çok uzakmış gibi gelen bu ateşin bir gün bizi veya bizim çocuklarımızı da yakması kaçınılmaz olacağını unutmamak gerek. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu ülkemizde mevcut bu potansiyelinin bu şekilde heba olmasına vicdan sahibi hiçbir bireyin kayıtsız kalmaması gerekir. Geçmişten bize emanet edilen tüm kutsal değerlerimizi ve onurlu varoluşumuzu geleceğe layıkıyla teslim edebilmemiz adına çocuklarımızın ve gençlerimizi içine düştükleri bu karanlık dünyadan çekip çıkarmamız, tüm bu kapıları bir daha açılmamak üzere kapatma yollarını bulmamız boynumuzun borcudur. Yangın yerine dönmüş yaşadığımız bu coğrafyada bir gün tekrar huzuru bulmak umuduyla yaşıyoruz ve biliyoruz ki bu huzurun yeniden hayat bulması bu milletin yeniden öz değerleri üzerinde ayağa kalkmasıyla mümkün olacaktır.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yardımcı Doçent Doktor Selçuk Çetin; madde bağımlılığı ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken bir diğer önemli husus da aile birliğinin korunmasıdır. Sağlıklı bir aile yapısının kurulması ve sürdürülmesi, çocuklarımızın ve gençlerimizin alkol ve yabancı madde alt kültürüyle bağlantı kurmasının önlenmesi adına en önemli koruyucu kalkandır. Bugün yapılan birçok çalışma da göstermektedir ki bireyleri madde bağımlılığına iten sebepler arasında parçalanmış aileler önemli bir yer teşkil etmektedir ve henüz çocuk ve gençlerdeki bağımlı olma riskinde aile yapısının belirleyici olduğuna işaret edilmektedir. Çocuklar ve gençler üzerindeki en önemli otokontrol mekanizması olan anne ve baba figürünün bir arada olmayışı ve çocuk ve gençlerin hayatındaki bu boşluğu madde kullanımı ile doldurmaya çalışması da önemli risk faktörlerinden birisidir. Bununla birlikte aile birlikteliğinin bozulmasının sebepleri arasında yine madde bağımlılığının da yer aldığını biliyoruz. Görüldüğü gibi birbirini olumsuz yönde destekleyen bir kısır döngü kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır. Toplumun en küçük yapıtaşı olan aileyi vücudumuzu oluşturan hücrelere benzetebiliriz. Nasıl ki kanser hücresine dönüşen sağlıklı bir hücreye erken tanı konulup müdahale edilmezse zamanla tüm vücuda yayılıp vücudun ölümü ile sonuçlanması kaçınılmaz ise, bozulmuş aile birlikteliğinin de gerekli önlemler alınmadığı taktirde tüm toplumun iflası ile sonuçlanması kaçınılmazdır. Parçalanmış aile yapısı dışında birlikteliği devam eden aile modelleri üzerinde de durmak gerekmektedir. Sağlıklı ve ideal bir aile içinde; çocuğun veya gencin kimliğine, kişiliğine değer verilmesi, yaşına, zekasına, becerisine göre ilgi gösterilmesi ve duyguları, düşüncelerinin, sorunlarının, anlayışla dinlenmesi ve hep birlikte çözüm aranması, belirli sınırlar içinde özgür davranmasına, sorumluluk almasına olanak tanınması, başarıları ödüllendirilmesi, başarısız ve sorumsuz davranışların nedenlerinin aranması ve gerekirse nedenleri açıklanarak fiziksel olmayan cezalar verilmesi çocuk veya gençlerle doğru iletişimin kurulmasına katkı sağlayacaktır. Diğer yandan da çocuğa ve ya gence karşı sert ve sıkı, gevşek, tutarsız, dışlayan ve ihmal eden aile modellerinde sergilenen tutumlar, çocukların veya gençlerin kendilerini değersiz hissetmelerine, gereğinden fazla sorumluluk yüklenerek ezilmelerine, sorumluluk duygusunun gelişmesinin engellenmesine, aile içinde kendini ifade edememesi nedeniyle aileden uzaklaşarak farklıtamlarda kendilerini ispatlama çabalarına neden olarak değerler sisteminin sağlıklı gelişmesine engel olmaktadır. Bu tarz aile modeli içinde yer alan ve yetişen çocuk veya gençlerin de yine alkol ve madde bağımlısı olma olasılığı artmaktadır. Madde bağımlılığının neden olduğu diğer bir kısır döngü bireyi çeşitli suçları işlemeye itmesidir. Gerek uyuşturucu madde temini için maddi kaynak bulma çabası, gerek madde kullanımına bağlı azalmış veya kaybolmuş toplumsal uyum ve ruhsal yıkım nedeniyle madde bağımlısı bireylerin suç işleme potansiyelleri de artmaktadır. Suç profillerine baktığımızda hırsızlıktan cinsel saldırılara hatta cinayetlere kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsadığını görmekteyiz. Madde kullanımı ve bağımlılığının süreç içinde bireyin kendine verdiği zararın toplumun diğer bireylerine de sıçraması kaçınılmaz bir hal almaktadır. Yine zaman zaman yazılı ve görsel medyada sokaklarda insanların yollarını kesip gasp eden veya cinayetler işleyen madde bağımlıları ile ilgili haberlere zaman zaman tanık olmaktayız. Yine bunlarda diğer suç profillerine önemli ölçüde zemin hazırlayan madde kullanımı veya bağımlılığının toplumsal yıkım üzerine etkilerinin somut örneklerini oluşturmaktadır.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yardımcı Doçent Doktor Selçuk Çetin; gazetenize özel olarak bahsettiğim bu tüm hususları göz önüne aldığımızda ailelerin, yakın ve uzak çevrenin, bütün toplumsal kurum ve kuruluşların amacının, çocukların ve gençlerin alkol ve uyuşturucu madde ile bağlantı kurmasını, ilişkiye girmesini önlemek olmasının gerekliliğitaya çıkmaktadır. Burada gençlerimize ve toplumumuzun tüm bireylerine tekrar "ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe hitabesinde işaret ettiği Türk Gencinin muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu ve bu asil kanın dolaştığı damarlarda başkaca bir kudret arayışı adına uyutucu ve uyuşturucu zehirlere gerek ve yer olmadığını hatırlatmak isterim dedi".