Tüm ilçelerin yönetim kurulları ile birlikte katıldığı toplantı Niksar İlçe Başkanı Duran Topsakal’ın selamlama konuşmaları ile başladı. Tokat Eski Belediye Başkanı Nizamettin Aydın ve Saadet Partisi Tokat İl Başkanı Bilal Metehan Aydın’ın konuşmalarından sonra İsmail Akkiraz söz aldı ve gündeme dair konuları parti mensupları ile paylaştı;

“Bu hafta hem siz değerli teşkilat mensuplarının hem de bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızın yakından takip ettiği bir konu da; Saadet Partimizin ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz "6. Liderler Buluşması" olmuştur.

12 Şubat'ta Ahlatlıbel'de ilkini gerçekleştirdiğimiz bu toplantıların, birinci turunun son toplantısını haftasonu, Genel Merkezimizde gerçekleştirdik.

Öncelikle, değerli genel başkanlara çok teşekkür ediyorum. Hakikaten, süreç boyunca sergiledikleri büyük bir samimiyet ve kararlılıkla bu günlere kadar geldik.

Yaklaşık 6 ay önce başlattığımız bu sürecin sonunda, bugün düne göre çok daha kararlı ve umutluyuz. Bunu ifade etmekten de memnuniyet duyuyorum.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın; 6 ay sonra ise milletimizin karşısına bugünden çok daha güçlü ve beklentilerinin tamamını karşılayacak projelerle çıkacağımızı da ifade etmek isterim.

HEP BİRLİKTE GÜZEL YARINLARA

Genel Başkanlar olarak, ülkemize ve insanımıza gösterdiğimiz ihtimamın gereği, süreci hassasiyet ve titizlikle sürdürdük, böyle sürdürmeye de devam edeceğiz.

İktidarda bulunanların, omuzlarında hissetmesi gereken sorumluluğu ne yazık ki hissetmedikleri bir dönemden geçiyoruz.

Bu nedenle bizler, hem muhalefette bulunmanın hem de iktidara aday olmanın sorumluluklarını omuzlarımızda hissediyor, kuyumcu titizliğiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Hem "Türkiye Cumhuriyeti'nin 13. Cumhurbaşkanı" hem de "herkesin Cumhurbaşkanı" olacak bir adayın belirlenmesi elbette bu masanın uhdesindedir.

Aynı zamanda Meclis'te çoğunluğu oluşturacak olanlar da, bu masanın etrafında bir araya gelen 6 siyasi parti olacaktır.

Ülkemizin tüm problemlerine çözüm olmak amacıyla çıktığımız bu yolda kararlılıkla yürümeye ve insanımızın umudunu her geçen daha da pekiştirmeye devam edeceğiz.

Rotamız belli; 85 milyon insanımızın "Hep Birlikte Güzel Yarınlara" ulaşmasıdır.

"DENİZ BİTTİ, GEMİ DURDU"

Bizler, bu kararlılıkla yolumuza devam ederken Sayın Erdoğan da, kendi yönetiminden duyulan memnuniyetsizliği hissettiğinde tekrarladığı şeyleri yeniden gündeme getirerek, partisinin kaderiyle Türkiye’nin kaderini eş değer göstermeye çalışıyor.

“Hepimiz aynı gemideyiz.” diyor. Oysa zannederim, şu film repliği bu sözlere en güzel cevaptır: ‘Deniz bitti, gemi durdu. Duran gemi artık gemi değildir.’

"Hepimiz aynı gemideyiz." Doğru! Fakat birileri lordlar kamarasında iktidar ortaklarıyla mehtabı seyrederken, milletimizin büyük bir bölümü geminin alt katlarında sizlere sesini duyurmaya çalışıyor; fakat bir türlü başarılı olamıyorlar. Daha doğrusu siz kulaklarınızı tıkamış, vatandaşlarımızdan gelen bu şikayetleri dinleme lütfunda bile bulunmuyorsunuz.

“Altın ve dövize yatırım yapmak bu gemide delik açmaktır” diyor. Fakat Türk Lirası’nın değerini tarihin en düşük seviyelerine indirerek, en büyük deliği kendilerinin açtıklarının farkında bile değiller, maalesef. Bu kadar gaflet, bu kadar duyarsızlık anlaşılır gibi değil.

İktidar sarhoşluğu başından beri var ama son zamanlarda iktidarda bulunmanın kendilerine sağladığı imkanlardan dolayı kendileri çok rahat olanlar, vatandaşların da kendileri kadar rahat olduğunu zannediyorlar.

Şikayet olduğu zaman da, şikayet edenleri azarlamaktan ve onlara hakarette bulunmaktan hiç çekinmiyorlar!

Erdoğan iktidarının akıl dışı politikaları nedeniyle Türkiye'miz, her alanda dibe vuruyor. İktidarın yönetim tarzıyla da tıpkı batmakta olan Titanik gemisini andırıyor.

Titanik gemisinin batışı gibi bir misali Türkiye'miz için vermek istemezdim fakat görünen manzara da eğer gerekli tedbirler alınmazsa; farklı bir sonuç doğurmaz. Bunu da görebiliyorum, anlıyorum.

Bu kadar duyarsız bir iktidara ben, Türkiye'nin daha önce hiç şahit olduğu kanaatinde değilim.

Fakat bu iktidar artık gidicidir! Bunu sadece bir tahmin olarak söylemiyorum.

Maalesef gemi batıyor ama kemanlar çalmaya devam ediyor! Ama hiç kimse endişeye kapılmasın.

Biz, haklı tepkileri ve bizleri susturmaya çalışan tüm bu kuru gürültüye inat, dümenin başına geçecek ve bu gemiyi güvenli ve salim bir rotaya mutlaka oturtacağız.

Kırılan ve hasara uğrayan her ne varsa; milletimizin bize verdiği destekle hızla onaracak ve hep birlikte daha güzel yarınlara doğru yol alacağız!

Bu geminin su almasına sebep olan;

-Adaletsizliklere,

-İsrafa ve yolsuzluğa,

-Üretimsizliğe ve işsizliğe,

-"Ben yaptım, oldu" anlayışına,

-Toplumsal kutuplaşmalara son verecek, iktidarın açtığı bu delikleri tek tek ve kalıcı bir şekilde onaracağız.

Türkiye'mizi "gemi metaforuyla" açıklayacaksak; biz diyoruz ki bu gemi hepimizin!

Bu geminin nasıl yol alacağına ise, aziz milletimiz önümüzdeki seçimlerde karar verecek!

Suriye İçin Vakit Kaybedilmemelidir

Kıymetli arkadaşlar ;

Dış politikada yaşanan son gelişmelere baktığımızda da, iktidarın yıllardır takip ettiği Suriye politikasının ne kadar hatalı olduğu, bugün kendileri tarafından da kabul edilmiş gibi görünüyor.

Saadet Partisi olarak, olayların başladığı ilk günden bu yana dile getirdiğimiz yaklaşımın haklılığı da böylelikle ortaya çıkmış oldu.

İktidar, Suriye meselesinde hatalarını telafi etmek ve gerçekçi bir çözüm ortaya koymak istiyorsa; diplomasi zemininde Suriye yönetimini dışarıda bırakmamalıdır.

Suriye meselesinin çözümünde, elbette başından bu yana taraf olan Rusya’nın da dahli olacaktır. Ancak iktidar, çözümü yalnızca Rusya ile aramamalıdır.

Suriye’nin barış ortamına ve istikrara kavuşması için vakit kaybetmeden daha tutarlı siyasi çözüm yolları aranmalıdır.

Geçmişte defalarca kez yapılan hatalar, bir kez daha tekrar edilmemeli; kalıcı barış, geçici ve günlük siyasi kazançlara kurban edilmemelidir.

KALICI ÇÖZÜM İÇİN SAMİMİ VE AKILCI ADIMLAR ATILMALIDIR

-Ak Parti iktidarı, Tel Aviv'e gösterdiği hoşgörünün binde birini Şam'a da göstermeyi bilmelidir.

-İsrail'e büyükelçi atayabilen bir iktidarın, Şam'a büyükelçi ataması çok da zor olmamalıdır!

-Herzog, kırmızı halılarla karşılanabiliyorsa; Esa ile de en azından oturup konuşabilmeyi becerebilmeli ve aynı muameleyi Filistin hükümetine de gösterebilmeliler.

Ancak süreç sadece Esad ile görüşmeye de indirgenmemeli, uluslararası ve bölgesel tüm aktörler ve dengeler gözetilerek, kalıcı bir çözüm için samimi ve akılcı adımlar atılmalıdır.

ABD Başkanları istedi diye Esad'ı düşman bilenler, şimdi de Putin istedi diye sadece Esad'la görüşerek SURİYE MESELESİNİ ÇÖZEMEYECEKLERİNİ BİLMELİDİRLER.

Tüm bu adımları atarken, Büyük Ortadoğu Projesi'nin ne demek olduğunu, bu projenin İsrail için ne anlam ifade ettiğini ve bizim sürekli "şahsiyetli dış politika" derken neyi kastettiğimizi de unutmamalıdırlar. Bir kez daha çıkmaz sokaklara girmemeleri, geri vitese takarak buradan dönmek zorunda kalmamaları için bunları bir kez daha sizlerin ve milletimizin huzurunda hatırlatmayı bir görev addediyorum.

PROBLEMLERİMİZİN KALICI ÇÖZÜMÜ İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜMKÜN

Sözlerimin sonunda aziz milletimize sesleniyorum: Kıymetli vatandaşlarımız, biz şimdilik muhalefette bulunmanın sorumluluğunu yerine getirmek için iktidara yol gösteriyoruz.

Fakat biliyoruz ki, bu iktidar ısrarla ve inatla tavsiyelerimize kulak asmayacak, kalan son aylarda da kulak vereceğe benzemiyor.

Çünkü, "biz biliriz demeye", bildiklerini okumaya ve her seferinde olabilecek en yanlış kararı alıp, en yanlış politikaları uygulamaya devam ediyorlar.

Problemlerimizin kalıcı çözümü ancak iktidar değişikliğiyle mümkün olacaktır.

Biz, kadrolarımızla, politikalarımızla ve ortak akıla önem veren anlayışımızla seçimlerden sonra problemlerimize hızlı ve kalıcı çözümler üreteceğiz.

Saadet Partimiz, yeni dönemin güçlü aktörlerinden biri olarak, milletimizin yüzünü güldürecek politikaların bir bir hayata geçirilmesinin teminatıdır.

Bu inanç ve kararlılıkla; il divan toplantımıza katılımınız için teşekkür ediyor, sizleri muhabbetle selamlıyor, hayırlı günler diliyorum."