Tokat Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Cemil Çağlaryaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi.

Kamuda başörtüsü yasağının kaldırılması için yıllardır verdiğimiz mücadele, beklentiler doğrultusunda sonuçlandı. Böylece, Türkiye, vatandaşına ikinci sınıf muamelesi yapma ayıbından kurtuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta açıkladığı “Demokratikleşme Paketi” çerçevesinde kamuda başörtüsü yasağının ve ilkokullarda ‘Andımız’ uygulamasının kaldırılmasıyla ilgili karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Özgürlüklerin önünü tıkayan, antidemokratik ve darbe kalıntısı yasaklarıntadan kaldırılmasına imkân sağlayan düzenleme, ülkemizin olgun bir demokrasiye kavuşması açısından önemli bir adımdır.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak yıllardır kararlı bir şekilde mücadele ettiğimiz, talep ettiğimiz ve eylemlilik süreci geliştirdiğimiz, son olarak da 10 milyon imza kampanyası sonrasında toplanan 12 milyon 300 bin imzayı hükümet yetkililerine sunarak çözüm beklediğimiz ve 18 Mart’ta başlattığımız sivil itaatsizlik eylemiyle fiilen son verdiğimiz yasağın hukuken de kaldırılması, bizleri, teşkilatımızı ve bu yasağın kaldırılmasında katkısı olan milletimizi ziyadesiyle memnun etmiştir.

Kılık-kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklikle başörtüsüne özgürlüğün hukuken teminat altına alınmasıyla, Türkiye sadece 82 model militarist bir yönetmelikten kurtulmuş olmuyor, daha önemlisi, özgürlükçü, insan haklarına ve insan onuruna daha fazla önem veren yeni ve yıkılmaz bir demokratik iradeyi de hayata geçirmiş oldu.

Bu noktada, yüzyıla yaklaşan bürokratik vesayetin yıkılışına ve özgürleştirici yeni devlet anlayışının inşasına katkı sağlayan ve öncülük edenlere teşekkür ediyoruz. Ancak, başörtüsü özgürlüğünün kapsamına yargı, silahlı kuvvetler ve emniyet mensuplarının alınmamasının adalet ve eşitlik ilkeleriyle çelişeceğinin, bu hizmetleri başörtülü yürütmenin de hiç kimsenin hukukuna ve hakkına zarar getirmeyeceğinin bilinmesini istiyoruz.

Bunun yanında, kamuda kılık-kıyafet düzenlemesinin başörtüsü ile sınırlı tutulmasını bir eksiklik olarak görüyoruz. Erkek kamu görevlilerinin de takım elbise, kravat, saç ve sakal gibi yasaklardan kurtarılması için mücadelemiz devam edecektir.

Geleceğin Türkiye’si adına umutları artıran düzenlemede yer alan başlıklardan biri de, okullarda tek tip adam yetiştirmenin ritüeli olan andımız uygulamasının kaldırılmasıdır. İlkokulda çocuklara her sabah okutulan andımızın kaldırılması gerektiğini sık sık ifade ettik ve bunun hem pedagojik hem de demokratik gerekçelerini sürekli dile getirdik; bu ülkenin çocuklarını olduğu gibi kabul etmeyen, kimliklerini kendi zihinlerinde tartışılır haline getiren bu uygulamanın toplumun birleşmesine değil, ayrışmasına neden olduğunu defalarca vurguladık.

Bu uygulamanın kaldırılmış olmasını, ülkemizin geleceği açısından isabetli bir karar olarak değerlendiriyoruz.

Türkiye’nin daha sivil, daha demokratik ve özgürlükçü bir ülke olması yönünde atılan bu adımlarda emeği geçen, katkıda bulunan herkese teşekkür ediyor; daha atılacak çok adım ve gidilecek yol olduğunu hatırlatıyor, milletten yana çalışmaların devamını bekliyoruz

Kadınlar İçin Özgürlük Bayramı, Erkekler İçin Özgürlük Eylemi Yapıyoruz

Eğitim Bir-Sen olarak, geçmişten günümüze yaptığımız eylem ve etkinliklerle, kamu görevlileri için daha çok hak ve daha fazla özgürlük içeren bir çalışma hayatı oluşturmanın mücadelesini verdik.

Bu kapsamda, “Özgürlük İçin On Milyon İmza” sloganıyla startını verdiğimiz ve 12 Milyon 300 bin imzayla da çalışanların haklı talebi ve milletin güçlü iradesi olduğu yönünde kamuoyunun desteğini elde ettiğimiz “kamuda kılık-kıyafet özgürlüğü” hedefli “sivil itaatsizliğimiz”, başta başörtüsü olmak üzere kadın kamu görevlilerine büyükanda serbest kıyafetin yolunu açmıştır.

Resmi Gazete’nin 8 Ekim 2013 tarihli ve 28789 sayılı nüshasında yayımlanan Yönetmelik değişiklikleriyle, devletle milleti ayrıştıran başörtüsü yasağı sona erdirilirken, tek tipçiliğin ve vesayet ikliminin ritüellerinden biri olan andımız da kaldırılmıştır.

Başta teşkilatımız, üyelerimiz, sosyaltaklarımız olmak üzere emeği geçen herkese, bu kararlı mücadelemize destek veren milletimize, Memur-Sen’in ve milletin talebini hayata geçiren siyasi iradeye teşekkür ediyoruz. Ancak, başta başörtüsü olmak üzere kadınların kılık-kıyafet yasaklarından kurtulmasını sağlayan düzenlemeyi çok önemli fakat eksik buluyoruz. Bu nedenle, kılık-kıyafet serbestliği talebimizin tüm kadınları ve erkekleri kapsaması ve kamuda serbest kılık-kıyafetin gerçekten hayata geçmesi için kararlılığımızı devam ettiriyoruz.

Ülkemiz, ittihat-terakki geleneğinin ve uzantısı vesayetçi yapıların dayatmalarıyla, yasaklarıyla on yıllardır uğraşmaktadır. Milletle devletin arasının açılması için uğraşan, kendi medeniyet değerleriyle kavgalı bazı odakların zulüm aracı uygulamalar ve zulüm aparatı mevzuatlar, asla meşruiyet kazanmamıştır. Anayasal hakların, yasal düzenleme bir tarafa yönetsel düzenlemelerle ihlal edildiği bir sisteme, demokratik hukuk devleti etiketi yapıştırmaktan çekinmeyenler milletin haklarını, bireylerin hukukunu çiğnemeyi adeta gelenek haline getirmiştir.

Bu geleneğin son ürünlerden biri olan ve 12 Eylül darbesinin mimarlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi’nin kararıyla 1982’de yürürlüğe konulan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik”, aradan geçen 30 yılı aşan sürede binlerce kadın kamu görevlisinin hayatını karartmış, çok daha fazla sayıda kadının da kamu hizmetine girmesine engel olmuştur. Bu Yönetmelik üzerinden hayatı karartılanların, hayata tutunması engellenenlerin “bu zulümler ne zaman bitecek” haykırışlarının ve bu haykırışlar üzerine bina edilen “sivil itaatsizliğimizin” karşılığını, kılık-kıyafetle ilgili Yönetmeliğin 5 nci maddesinin kadınlarla ilgili bölümünde değişiklik yapılmasıyla aldık. Artık, kadın kamu görevlileri başı açık veya başı örtülü olarak görev yapmak konusunda kendi hür iradeleriyle karar verecek. Hiçbir kadın kamu görevlisi başörtülü olduğu için kamu hizmetine girmekten uzaklaştırılmayacak, kamu hizmetine girme hakkından yoksun bırakılmayacak.

İnsan haklarını ve insan onurunu birçok yönüyle ihlal eden otuz yıllık başörtüsü yasağını sona erdiren bu düzenlemeyi, kadına yönelik bir ayrımcılığı sona erdirecek olması ve kadın-kadın eşitliğinin tesisi açısından da son derece önemli ve değerli buluyoruz. Ancak, söz konusu yasağın yargı, silahlı kuvvetler ve emniyet hizmetlerinde görev yapan (hakim, savcı ve askeri personel ile emniyet hizmetleri sınıfındaki) kadınların başörtüsü özgürlüğünün kapsamı dışında tutulmasını makul ve doğru bulmuyoruz. Bu anlamda, yasağın kısmen de olsa devamını sağlayan bu sınırlamanın da sona erdirilmesi için mücadelemizi devam ettireceğiz.

Hayata geçirdiğimiz sivil itaatsizliğin bütün hedefleri gerçekleşmeden kılık-kıyafetle ilgili taleplerimizin gerçekleşmesi için kararlı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu anlamda, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik”in 5 nci maddesinde hala hükmünü sürdüren kravat zorunluluğu, saç ve favori uzunluğu, sakal bırakma yasağı, bıyık şekli gibi sınırlama ve yasaklara son verilmesi yönünde düzenleme yapılması noktasında kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla; Memur-Sen Konfederasyonu ve bağlı sendikaları olarak 8 Ekim 2013 Salı gününden itibaren, erkek kamu görevlilerinin kamu hizmetlerini bu sınırlama ve yasaklara uymaksızın belirleyecekleri kılık-kıyafetle yerine getirmesine yönelik sivil itaatsizliğe devam ediyoruz.

8 Ekim tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kılık-Kıyafet Yönetmeliği değişikliğini, kadın kamu görevlileri için özgürlük bayramı, erkek kamu görevlileri içinse özgürlük eylemi yapmamıza gerekçe olarak görüyoruz.

Bu kapsamda, hizmet sundukları toplumda genel kabul görmüş ahlak kurallarına uygunluk, temsil ettikleri kamu erkine yönelik toplumsal saygınlık noktasında çatışma ve tartışma oluşturmayacak kılık-kıyafetle görev yapmaları kaydıyla kamu görevlilerinin kılık-kıyafetlerinin, kamu hizmetinin sürekliliğine, verimliliğine, etkinliğine ve nihayetinde hizmet alan bireylerin ve toplum kesiminin tarafsızlık ve bağımsızlık algısına yarar ya da zarar üretecek bir çerçeveye sahip olmadığı yönündeki kanaatimizin ve bu kanaat doğrultusunda erkek kamu görevlilerine yönelik kılık-kıyafet özgürlüğü hedefini gerçekleştirmek için 8 Ekim’den itibaren yeniden hayata geçirdiğimiz sivil itaatsizliği uygulayacak üyelerimizin kamuoyu tarafından destekleneceğine inanıyoruz.