Memur-Sen Tokat İl Temsilciliği’nde gerçekleştirilen programda konuşan Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Şule Ünsal, çalıştayda şiddetle mücadele konusunda önemli tespitler ve çözüm önerilerinin ele alındığını belirtti. Özellikle kadınların kriz ve çatışma ortamlarında karşı karşıya kaldığı ağır mağduriyetlerin raporda geniş yer bulduğu ifade edildi. Raporda, şiddetle mücadelede toplumsal iş birliğinin artırılması ve çalışma hayatındaki kadınlara yönelik ayrımcılık ve mobbingin önlenmesi gerektiği vurgulandı.
Programda bir konuşma gerçekleştiren Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Şule Ünsal, şiddet olgusunun bütüncül bir bakış açısıyla irdelenerek buna karşı atılabilecek adımların istişare edileceğini ifade etti. Kadına yönelik şiddetin en acımasız boyutunun savaş, göç, soykırım, asimilasyon gibi kriz ve çatışma hallerinde ortaya çıktığını belirten Ünsal, Filistin’deki insanlık dramına işaret ederek “Yaşam, sağlık, eğitim, güvenlik, temiz ve yaşanabilir çevre, barınma, beslenme, seyahat gibi en temel insan hakları bile kullanılamaz hâlde. Dökülen kanın, akan gözyaşının; yaşayan tüm vicdanları kora çevirebilecek yakıcı sıcağından sayıların merhametsiz, metal soğuğuna kaçarak duyarsızlaşıyoruz gün geçtikçe.” cümlelerine yer verdi. Mevcut küresel sistemin insan hakları söylemine ve ikiyüzlü tavrına karşı soruyoruz; Kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında sarf edilen söylemler şayet samimiyse, önce Filistin’de yükselen kadın feryadının duyulması, akan kan ve gözyaşının durdurulması gerekmiyor mu? Kadın hakları diye tüm dünyaya beylik laflar eden Batılı ülkeler kaç kadın mülteciyi himaye etti? Arakanda soykırım yaşanırken, Doğu Türkistan’da kadınların iffeti çiğnenirken, Hindistan’da başörtülü kadınlar okullardan yaka paça atılırken, nerede bu kadın hakları savunucuları, neden hiç sesleri çıkmaz?” ifadelerini kullanarak eleştirilerini dile getirdi.
“Kadın-erkek çatışan değil, tamamlayandır”
Memur-Sen olarak, şiddete karşı bütüncül bir perspektifle yaklaşarak şiddetin sadece kadınlar üzerinden konuşulmasına, failin erkeklerden ibaret görülmesine ve ev içi şiddetin, aile müessesesini adeta hedefe oturtan kışkırtıcı bir üslupla ele alınmasına karşı olduklarını hatırlatan Şule Ünsal, “Tarihi kadınların ezilmişliği üzerinden okuyanların ortaya çıkardığı cinsiyetler arası rekabetin yıkıcılığını görüyor ve ‘kadın-erkek birbiri ile çatışan değil, insanlığı oluşturandır; rakip değil, refiktir’ diyoruz. Kadına dair geliştireceğimiz her politika, coğrafyamızın, kültürümüzün, inancımızın, örfümüzün izlerini taşımalı. Aksi takdirde konu ideolojik bir savaş ajanına dönüşür, toplumda kutuplaşma üretir, kadim mayamıza da zarar verir” dedi.
Çalışma hayatında şiddete dikkat çekildi!
Şule Ünsal, çalışma hayatındaki şiddetin de kabarık bir bilançosu olduğuna, toplumda yaşanan şiddet olaylarına bakıldığında bunun önemli bir kısmının iş yerlerinde vuku bulduğuna dikkat çekerek,
“Sağlık ve eğitim sektörlerinde hemen her gün toplum vicdanını kanatan şiddet öyküleri yaşanıyor. Güne, veli terörüne maruz kalan öğretmen ya da hasta yakını tarafından darp edilen sağlık çalışanı haberleriyle uyanıyoruz. Kadınların çalışma hayatında var olabilmek için verdikleri mücadele karşısında yaşadıkları zorluklar, yıldırma ve baskılar, çoğu zaman sözlü ve psikolojik şiddete konu oluyor; sadece çalışma hayatını değil sosyal hayat da çekilmez hale geliyor. Ekseriyetle bakım yükümlülüğü kendi sorumluluğuna bırakılan kadın; Aile kurmakla çalışma hayatının bir parçası olmak arasında tercih yapmak zorunda bırakılıyor. İşte biz bu yüzden çalışma hayatında refah ve huzuru sağlamadan, çalışma barışını ve çalışan memnuniyetini tesis etmeden şiddetle bütüncül ve etkili bir mücadele yürütülemeyeceğini savunuyoruz. Sadece mağduru değil, ailesini, çalışma arkadaşlarını ve dolayısıyla da bütün toplumu olumsuz etkileyen çalışma hayatındaki şiddetin önlenmesi ise evvela iş, aile ve sosyal yaşam dengesinin kurulmasından geçmektedir diyoruz. Bu minvalde, çalışma hayatına ilişkin geliştirilecek politikalarda; kadınların analık haklarının korunmasının, ebeveynlerin kreş hizmetine kolay erişiminin sağlanmasının, ekonomik teşvikler yanında aile dostu vergi uygulamalarının da benimsenmesinin, tam istihdam güvencesiyle esnek çalışma modellerinin geliştirilmesinin ve ücretli izinlerin artırılmasının önemli adımlar olduğuna inanıyoruz.” İfadeleri ile konuşmasını tamamladı.
Şiddet küresel bir sorun
Programın sonunda Eğitim-Bir-Sen Tokat 1 No’lu Şube Kadınlar Komisyonu Başkanı Tülay Yılmaz, çalıştayın sonuç bildirgesini katılımcılar ve kamuoyuyla paylaştı. Çalıştayda, şiddetle mücadelede toplumsal uzlaşı ve iş birliğinin önemi bir kez daha vurgulandı.
Başkan Tülay Yılmaz, “Örgütlü kadının güçlü toplum misyonuyla hareket eden Memursen Kadın komisyonumuzun 1 Aralık 2024'te gerçekleştirdiği şiddet ve çatışma ortamında kadın ve aile çalıştayı genel anlamda insan onurunun korunduğu şiddetten uzak mutlu bir toplumun güçlendirilmesine yönelik öneriler raporlamıştır çalıştayın sonuç bildirgesi 5 başlıkta tespit edilmiştir.” diyerek şu bilgileri paylaştı:
Raporda şiddetin küresel bir sorun olduğu ve özellikle savaş ve çatışma ortamlarında kadınlar ile çocukların en büyük mağdurlar arasında yer aldığı vurgulandı. İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden kadın ve çocukların durumuna dikkat çekilerek, temel insan haklarının ihlal edildiği bu tür ortamlarda kadınlar ve aileler için özel barınma alanları ve psikososyal destek sağlanması gerektiği belirtildi.
Çalışma hayatında kadınlar için çözümler
Kadınların iş yaşamında mobbing, ayrımcılık ve cinsiyet eşitsizliği gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığının altı çizilen raporda, mobbingin önlenmesi için özel birimlerin kurulması ve ALO 170 hattı şikayetlerinin etkin şekilde soruşturulması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, çalışan kadınların hayatını kolaylaştıracak kreş imkânları, doğum izinlerinin ebeveyn izni olarak yeniden düzenlenmesi ve kadınlara yönelik teşvik politikaları önerildi.
Şiddetle mücadelede eğitim ve bilinçlendirme!
Şiddetin sadece fiziksel boyutta ele alınmaması gerektiği belirtilen raporda, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının önemine vurgu yapıldı. Aile içi eğitimin güçlendirilmesi, şiddeti besleyen bağımlılık ve yoksulluk gibi faktörlerin önlenmesi için farkındalık projeleri önerildi. Ayrıca, dijital okuryazarlığın artırılması ve medya içeriklerinde şiddetin sıradanlaştırılmasının önlenmesi için denetim çağrısında bulunuldu.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede adalet mekanizmalarının daha etkin çalışması gerektiği belirtilen raporda, caydırıcı cezalar ve hızlı çözüm mekanizmalarının geliştirilmesinin önemine değinildi. 6284 sayılı kanunun uygulanmasında karşılaşılan sorunların gözden geçirilmesi ve kişisel verilerin gizliliğine yönelik yasal düzenlemeler yapılması gerektiği ifade edildi.
Kadının güçlendirilmesi toplumun güçlenmesidir
Memur-Sen Kadın Komisyonu, kadınların toplumsal hayatta daha aktif rol almasının ve karar mekanizmalarında yer almasının toplumun güçlenmesi açısından kritik önem taşıdığına dikkat çekti. Çalıştayda sunulan çözüm önerilerinin uygulanmasıyla daha güvenli, adil ve huzurlu bir toplum inşa edilebileceği vurgulandı.
Memur-Sen Tokat İl Temsilciliği'nde düzenlenen programa, AK Parti Kadınlar Komisyonu'ndan Yasemin Danışan ve Derya Ünsal, KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Av. Hülya Altınsoy, İlim Yayma Cemiyeti'nden Serap Al, TDV’den Çiğdem Özay, Tokat Kadın Platformu Başkanı Hafize Arslan, Memur-Sen’e bağlı hizmet kolları kadın komisyonları başkanları, Eğitim-Bir-Sen 1 No’lu Şube Başkan Yardımcısı Ayşe Köprülü, Bem-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Nermin Çetin, Eğitim-Bir-Sen 1 No’lu Şube Kadınlar Komisyonu Başkanı Tülay Yılmaz, Diyanet-Sen’den Hatice Savaş, Büro-Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Fadime Koçyiğit, Enerji-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Kaya ve Kültür Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Gülhan Eryılmaz katıldı.