27 Mayıs 1960 ihtilaninden 2 yıl sonra o zaman Harbokulu komutanı olan Albay Talat Aydemir 22 şubat 1962de ihtilal girişiminde bulundu.

Başbakan İsmet İnönü idi. İhtilale İnönü karşı çıktı. Talat Aydemir’e ayaklanmayı bırakırsa arkasına aldığı Harbokulu öğrencileri ile birlikte af edileceğini söylemiş ve ihtilal girişimi önlenmiş, Talat Aydemir’de af edilmişti.

Aynı Talat Aydemir 21 mayıs 1962 de yeniden ayaklandı. Harbokulu öğrencileri Ankara’ya yürüdü. İsmet Paşa olaya Genel Kurmay Başkanlığı’nda karargah kurarak karşı çıktı. Bir somya üzerinde yatarak geceyi Genel Kurmay’da geçirdi.

O günlerde TV yoktu. Olayı radyolardan izliyorduk.

Günün Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel kendi kullandığı uçaktan Talat Aydemir’e gökyüzünden haykırıyordu. ‘Talat Talat.. üç buçuk adamınla hiçbir yere varamazsın.. Kan döktörme teslim ol.’

Bu anosu radyolardan sık sık dinliyorduk.

Ankara içlerine inen Harbokulu öğrencilerinin, uçakların alçak uçuş yapması sonucu inşaat halindeki binalara sığındıkları radyo haberlerinde veriliyordu.

O arada İsmet Paşa’ya ‘Aydemir’e seni Divan-ı Harb’e vermiceğiz, af edeceğiz diyelim yakalayınca yine gereğini yaparız.’ diyorlar.

İsmet Paşa, ‘ben af ederiz dersem o söz devlet sözüdür, af ederim. Ben ona o sözü vermiyorum. Siz korkuyorsanız geri çekilin ben sonuna kadar savaşacağım bu isyani bastıracağım. O nuda Divan-ı Harb’e vereceğim.’ diyor.

İhtilal girişimi bastırıldı. Talat Aydemir Divan-ı Harb’e verildi. -yanılmıyorsam -Celil Gürkan’la birlikte idam edildi.

Talat Aydemir ile hareket eden 1400’den fazla Harbokulu öğrencisi okuldan atıldı.

Ancak, bunlara üniversitelerin uygun bölümlerinde okuma şansı tanındı.

Çeşitli okulları bitirip, çeşitli görevlerde bulundular. Bizimle beraber öğretmenlik yapanlarda vardı.

Yılmaz Özdil’in belirttiğine göre bunlardan biride AKP Milletvekili Tülay Baboşçu’nun babasıdır. Bu beyde uzun süre öğretmenlik yaparak emekli olmuş.

Tülay Baboşçu’nun 90 yıllık Cumhuriyet’e ‘reklam arası’ demesi, İsmet İnönü’ye duyduğu kin ve kullandığı çok iğrenç ‘sıfat’ın altında yatan babadan kalma bir mirastır.

Bu mirasın içinde Cumhuriyet’e, onu kuranlara ve yaşatanlara duyulan nefret vardır.

Tülay Baboşçu, Lozan antlaşmasını bilmediği gibi İnönü’ye kullandığı ‘kahpe’ sözünün anlamınıda hiç bilmiyor. Bu sözün anlamını bilseydi başını iki elinin arasına alır, düşünür, bu sözün karşılığının kendine nasıl döneşeceğini yorumlar bu sözün gerçekte kimlere yaraştığını değerlendirebilirdi.

Bu ülkede yüce yerlere genellikle çüceler geldiği için Tülay Baboşçu’ya söylenecek sözümüz yok.

Tülay Baboşçu söylediklerinden özür dilemiş, Asıl özürü onu buraya getirenler dilemelidir.