PKK Partisi'nin milletvekili Abdullah Zeydan " PKK'nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğü ile boğar." dedi.

Bu günleri görecek, bu sözleri de duyacak mıydık? Gördük ve duyduk.

Bay Zeydan, senin dediğin adam boğabilecek olan tükürük değil salyadır. Salya da şuurunu kaybetmiş ne yapacağını bilemeyen saldırganlarda oluşur.

Sen haklısın yavrum. Sana bu sözleri söyletmek için neler yapmadık ki. Sen ve senin gibilerin incinmemesi için okullardan andımızı kaldırdık. Ders kitaplarından -Türklüğün simgesi- Arif Nihat Asya'nın Bayrak Şiirini çıkardık.

T.C. Sözcüğüne kısıtlama getirdik. Yapılan eşkıyalığın, vurup kırmanın her türlüsüne göz yumduk.

Gönderden bayraklarımızı indirttik. Polisimize tokat attırdık. "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" sözünü rafa kaldırttık.

Türk sözcüğü bir tek sana batmıyor yavru kuşum. Daha başkaları da var ondan ürken onu ağzına almamak için yeminli.

Bak sana bir şey söyleyeyim, bugün bu ülkede biraz dağınıklık görüp sakın bazı şeylere heveslenme.

Bu millet, yani bazılarının dilinin varıp söyleyemediği "TÜRK MİLLETİ" bu günlerin çok ötesinde daha karanlık günlerden geçmiştir.

Mondros Mütarekesi ile ordusu dağıtılmış, silahı elinden alınmış.

Sevr Sözleşmesi ile ülkesi devrin en güçlü batılı ülkelerince işgal edilmiş.

O karanlık perdeyi bağımsızlığına bağlı olan ateşin tutkusuyla yakmış, milis güçleri ile başlattığı savunmasını düzenli orduya dönüştürerek dünya da eşi görülmemiş bir başarıya imza atmıştır.

Ülkesinden işgalcileri atmakla kalmamış, bir çok mazlum millete de bağımsızlığın nasıl korunacağı yolunu göstermiştir.

Bugünkü günler o günkünden hiçte kötü değil. Aradığımız her güç elimizde var. Eğer beceriksiz politik didişmemiz seni ve senin gibileri bazı şeylere heveslendiriyorsa bu ülkenin birliğinin sağlanması 24 saatimizi alır.

Beceremeyenlere çekilin kenara deriz, becerecekleri buluruz hiç endişen olmasın.

O sözleri söyleyebilme senin gücün değil Bay Zeydan. O güç sana o sözleri söyletenlerin.

Neron saraya gelip giderken sarayın yöresinde bir eşekle karşılaşır. Eşek cılız yoluna yürüyemiyor. Neron bu eşeği aynı yerde bir kaç kez görünce emir verir ve eşeğin sahibini huzura çağırır.

Eşeğin sahibi bin bir korku içinde huzura gelir.

Neron, eşeği iyice besleyip semirtmesini söyler eşeğin sahibine.

Adam, Neron gibi bir diktatörün elinden canının kurtuluşuna şükrederek ayrılır huzurdan.

Eşeği ahırın bir köşesine bağlar, çoluğun çocuğun rızkını eşeğe yedirmeye başlar.

Neron'un muhafızları da eşeğin bakımını kontrol da tutarlar.

Eşek yedikçe semirir, semirdikçe yer.

Ve eşek sahibini her gördüğünde yüksek perdeden kasıntılı kasıntılı zırlamaya başlar.

Eşeğin sahibi bir gün dayanamaz "zırlarsın yavrum zırlarsın arkanda Neron var" der.

Ve sen şimdi o koskocaman TÜRK MİLLETİ'ni bir eşkıya birikintisinin salyası ile boğmaya kalkışırsan o söz senin değil arkandaki Neron'larındır. Senin sırtını dayadığın Neron'lar sadece

yurtiçinde değil yurtdışındakiler onlardan da çok.

Sana bir şey söyleyeyim mi Bay Zeydan,

Bir fıkra var ya, dedesi ile torunu arasında, hani torunu dedesine " o elindekine güveniyorsan o benim" demiş ya

Sen de eğer aldığın %13'lük oya ve elindeki silahlara güveniyorsan onların hiç biri senin değil. Hatta sahte savunuculuğunu yaptığın Kürt Halkı bile senin değil. Bunlar bazı dayatmalar ve bazı çıkarlar sonucu elde edilmiş kazançlar.

Dikkatli ol kendi salyanda kendin boğulma !