Günlerin adı artık Salı, Çarşamba, Perşembe değil.

3 Şehit günü, 5 şehit günü, 8 şehit günü haline geldi.

Olsun bir an önce ne olacaksa.

Bir yanda, 3 aylık, 5 aylık, 3 yaşında 5 yaşında bebeler yetim kalıyor, çiçeği burnunda nişanlılar eşler kanı gözyaşına katık ediyor. Analar babalar bağırlarına taş basıyor. Sülün gibi yiğitler ömrünün bağrında toprağa veriliyor. Öte yandan birileri gününü gün etme yarışındalar.

Menderes’in gününde Osman Yüksel Serdengeçti’nin bir şiiri vardı. Bir yerinde,

“ Amerikan doları bu işlere kar etmez

Ey muhterem Menderes bu kervan böyle gitmez” diyordu.

“Arkası kesiliyor, sonu geliyor, geldi, bitiyor az kaldı” laf üretimi artık son bulsun. Ulusu arkanıza alın ve çıktığınız yoldan dönmeyin. Bu işin üstüne ulusça gitmeliyiz. Herkes sorumluluk paylaşmalı.

“Güneydoğu’nun bir bölümü PKK nın kışlası ve cephaneliği haline nasıl geldi?” sorularını sona bırakmalıyız.

Şimdi, her gün kötüye gidişin yolunu nasıl kesebilmeliyiz? Onu düşünüp onun için güç birliği yapmalıyız.

Şu Salı günleri var ya, hani liderlerin meclis grup salonlarına şakşakçı doldurup da kendilerini alkışlattıkları gün. O gün hep kalkmalı.

Eskiden Salı günleri siyasi partiler grup toplantıları yapar, geçirdikleri haftanın değerlendirmesini yapar, geleceğe yön çizerlerdi.

İzleyici alınsa bile izleyici yalnızca dinleyicilik yapar giderdi.

Şimdi grup toplantıları arena statlarına benziyor. Slogan, tezahürat, laf atmalar, söze karışmalar yel değirmeni gibi.

Liderlerin de bir kalem malı var, iktidar muhalefete muhalefet iktidara ver ha ver.

Işığın gücü gün geçtikçe azalıyor. Yöremiz kazan olmuş kaynıyor. Dost diyeceğimiz hiç kimse kalmadı.

TV lerde bazı yorumcular ve dış basın ilkbaharın ülkemize kötü şeyler getireceğinin belirtilerini sunuyorlar.

Söylenenlerde gerçek payı var.

Biz hala Amerika’ya “kimin dostusun” diyoruz.

Sığır eğreği ile gitti. Biz hala ala danayı soruyoruz.

Amerika’ya bu soru sorulmaz. Amerika bunun karşılığını yıllarca kaç kere verdi.

Amerika yalnızca çıkarının dostudur.

Yalnız o mu? Rus’u, İngiliz’i, Fransız’ı, Alman’ı bütün devletler öyledir.

Amerika’nın çıkarı bugün PYD nin yanında yer almayı gerektiriyorsa onu yapar. Yapıyor da.

Yılan sokar, köpek ısırır, sen yılana neden soktun, köpeğe neden ısırdın diyemezsin. Bu onun işi. Yılana sokturmamak, köpeğe ısırtmamak için önlem alırsın.

Bazı şeyleri rafa kaldırmalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımız; belediye başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı oldunuz. Allah daha ne muradınız varsa versin.

Başkan da olun. Daha ne istiyorsanız onu da olun. Ama bugünler onların günü değil.

Eskilerin bir sözü vardır, “ ehemmi muhime tercih” derler. Yani önemli olanı öne alın. Şimdilik kaydıyla bazı şeyleri geriye bırakmanızda yarar olur sanıyorum.

Sayın Başbakanımız hamaset yüklü nutukları bırakın öze inin.

Muhalefet liderleri kağnı devrildikten sonra yol gösteren çok olur.

Kağnı devrilmeden omuz verin ve yol gösterin. Kağnının devrilmesini önleyin.

Buluta kurşun atmayı bırakın. Soracaklarınızı sonuna saklayın. Önce ülkenin şu kötü gidişten kurtulması için el ele verin.

Ulu Önderin “mevzu bahis olan vatansa gerisi teferruattır” sözünü lütfen güncellerinizde saklayın.

Dost arıyorsanız bir tane var. Adını bile kullanmaktan kaçındığınız Türk Milleti.

Yine Ulu Önder söylemiş; “muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.”

Yüce uslum, sana da Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğü ile sesleneceğim;

Celladına azık olmuşsa bir millet.

İster ezan ister çan dinlet.

İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet.

Müstehaktır ona göre her zillet.

ÖMER HAYYAM