Bir şeyler oluyor ülkemizde. Birileri bir şeylerin peşinde

Birliğe beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu şu günlerde birileri ”kaşıma” yapıyor.

Toplumsal bütünlüğü ayrıştırma çabaları çoklaştı son günlerde.

Biri çıkmış bilmem kaç yıl öncesinin Abdul Hamit Vefası ödemeye kalkışıyor.

Bir diğeri, Anıtkabir’e çocuk parkı yapıyor.

Bir başkası Atatürk heykeli yerine, çay bardağı heykeli koyuyor.

Sözüm ona güya milli eğitim müdürü olmuş bir yaratık, sokağa çıkan kadını her gördüğü erkekle zina yapmış sayıyor.

Bir başkası Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni ve Onuncu Yıl Marşı’nı yasaklatıyor daha neler neler…

Bir ülkenin güvenlik güçleri ülke içinde günlük şehitler vererek terörle boğuşurken, ordusu sınırlar ötesinde savaşırken bu “kaşımalar” neyin nesi?

Meclis Başkanı Bey(!), Abdul Hamit’e olan vefa borcunuzu ileriki günlerde ödeyebilirsiniz. Yaşınız müsait. Ama bir vefa borcu ödeyecekseniz, yetim kalan binlerce şehit çocuğu var, dul kalan şehit eşleri, yüreği yanık binlerce şehit anaları babaları var. Önce bunlara olan vefa borçlarınızı ödeyin. Bu vatan uğruna vücudunun çeşitli yerlerini yitirmiş yaşamdan uzak kalmış gazilerimiz var. Onları onurlandıralım vefa borçlarımızla.

Bir Atatürk doladılar dillerine. Bu yeni değil. Cumhuriyetle beraber var. Bunların akıl çukurunda yatan Atatürk değil, Cumhuriyettir. Cumhuriyete doğrudan dil uzatıp el atamıyorlar. Onun istinat duvarı olan Atatürkçülüğe zorlamayı yıllardır hiç akıl gerisi etmemişlerdir.

Bunlara Atatürk’ü anlatmaya çalışmak zamanı boşuna öldürmek olur. Anlamadıklarından değil, işine gelmediklerinden aymazlığa vuruyorlar.

1959 yılında Denizli’nin bir köyünde öğretmendim. Bölgede bir İstiklal Savaşı gazisi vardı. Okulları gezer, öğrencilere o günleri anlatırdı. Bu gaziyi ben de okuluma getirdim. O günleri yaşayan bir ağızdan, öğrencilerime dinlettim.

Çocukların karşısına çıkmadan önce kendisi ile görüştüm, bazı şeyleri çocuklara anlattırmadım.

Bu kısımda Yunan askerinin İzmir’den geçip Polatlı’ya gelene kadar halka yaptıkları vardı.

Yanılmıyorsam bu konuda bir araştırma devletçe yapıldı ve raporunun Genelkurmayda olduğu söylenir.

Atatürk’ün askeri yüceliğini, devlet adamı özelliğini, özel yeteneklerini, dünya devlet adamları arasındaki yerini bir yana bırakıp, Atatürk’e hor gözle bakanlara aşağıdaki dörtlüklerle sesleniyorum.

Biri yazmış bu şiiri. İmza yerine de “adamın biri” demiş.

İşte adamın biri şiirinden iki dörtlük;

Esir iken mümkün müdür ibadet?

Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dinden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk’e dil uzatma sebepsiz,

Sen anandan yine doğardın ama

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!

O, bu ülkeyi damarlarındaki asil kanı taşıyanlara emanet etti. Bu kanı taşıyanlar, Milli Mücadelede yunanlara, ingilizlere, fransızlara, italyanlara karşı koymuş, 15 Temmuz gecesi tankların karşısına çıkmıştır. O kanı taşıyanlar bağımsızlığın ne demek olduğunu çok iyi bilenlerdir. Cumhuriyet bağımsızlığın armasıdır.