“Basın bir milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, o millete muhtaç olduğu FİKRİ GIDAYI vermekte basın, başlı başına bir kuvvettir, bir mekteptir, bir rehberdir…”

Cumhuriyetten önce 1922 yılında bu sözleri söyleyen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, basının ülkeler ve milletler için önemini vurgularken de ne güzel mesajlar göndermiş ileriye dönük…

1 Mart 1922 yılındaki bir konuşmasında;

 “Bir ülkedeki neşriyatlar, yayınlar suistimallere mani olurken, hükümet vasıtalarını görevlerini doğru yapmaya mecbur eder…” derken, basın yayın organlarının sorumluluklarını bilerek çalışmalarını istemiştir…

Bugün ülkemizde yazılı ve görsel basın adı altında onlarca neşriyatlar bulunmaktadır. Dünyanın her yerindeki olup bitenler anında bilgimiz dahilindedir. Bu yüzdendir ki yeni kuşaklar oldukça şanslılar…

Lakin bir eğitimci olarak beni üzen ve düşündüren durum var ki, telafisi de imkansız diye düşünüyorum…

Okumuyoruz…! Yazamıyoruz..! Okumayan bir toplumuz…!

İlk ilahi emri “OKU..!” olan, okumanın ve “KALEMLE YAZMANIN” ilahi güzelliklerinin anlatıldığı yüce dinin ve kitabın mensupları olmanın tadını alamamanın sıkıntılarını da yaşıyoruz…

Gazetecilik günümüzde zor bir meslek… Meslekten de öte bir uğraş, özveriyle dolu bir yaşam tarzı dersem yerinde olur herhalde. Zira bu işi başarmak için sevmek, gönül vermek şarttır.

Bu uğraş alanındaki yazanlar, çizenler, haber toplayıp iletenler, emek sarf edenler, yerel veya ulusal olsun denetleyici, gözlemleyici, adilane eleştirici, yönlendirici, eğitici, taltif edici, hepsinden öte doğru haber verici olurken, ülke menfaatlerini, diğer menfaatlerin üzerinde tuttukları müddetçe saygın olurlar…

Kurtuluş Savaşı yıllarımız da dahil günümüze kadar ki zaman diliminde ülkenin ve milletin bekası  için canını veren gazeteci ve basın yayın şehitlerimizi minnet ve şükranla yad ediyor, tüm gazetecilerin gününü kutluyorum.