PKK terör örgütünün elebaşı Duran Kalkan 26 Kasım 2022’de şunları söylemişti:

“Daha çok kritik bir dönemdeyiz. Bugünkü saldırılar işte Tayyip Erdoğan da hep söylüyor ya ‘Daha bunlar iyi günleriniz’, gerçekten de neler olacağını şey etmemiz lazım. Oldukça kritik bir süreçteyiz. Bunu iyi görmek gerekiyor. Daha ağır saldırılar olabilir. Bu seçim çalışmalarını kesinlikle böyle bir mücadele olarak ele almak lazım. Bu siyasi, askeri durumla kesinlikle birleştirmek gerekli. Bunlardan kopuk, bunların dışında bir seçim kesinlikle yoktur, olamaz. Tam tersi bu ayrılık, parçalılıklar önlenmeli. Küçük şeyler mesele yapılmamalı. Daha fazla ittifak, ilişki, birlik. Tarihe gömmek gerekiyor onu.”

Gazeteci Nedim Şener bu açıklamaları “6’lı Masa can çekişen PKK terörüne cesaret veriyor” diye yorumlamıştı.

Şener’in bu yorumuna katılıp katılmamak da özgürsünüz. Ama 6’lı masanın “bazı ortaklarının” açıklamalarına baktığımızda şüpheye düşmemek elde değil.

Mesela Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Anayasa’nın 66’ncı maddesinde değişikliği gündeme getirerek, “Türklük” tanımını kaldıracaklarını, resmi dil Türkçe dışında da anadilde eğitim ve öğretime izin vereceklerini “açıkça” söyleyebildi. Babacan’ın bu “cesur” çıkışı PKK’ya moral vermekle kalmıyor, içte ve dıştaki terör uzantılarının da cesaretini kamçılıyor.

Kaldı ki Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan AK Parti bünyesinde türemiş bir argüman. Bakanlık yapmış, ülkenin maliyesini yönetmiş. “Para” teslim edilmiş. Ali Babacan ismi şimdi de PKK’nın isteklerini HDP dışında dile getiren ikinci bir partinin genel başkanı olarak tarihe not düşüldü. Böylesi bir açıklamayla Kürt oylarından payına düşeni almayı hedeflediğini açıkça belli eden Babacan’ın, 6’lı masa dışında “gerekirse” olası bir HDP-Deva ittifakının da temelini attığı görülüyor.

Teröristlere “cesaret” veren açıklamalar ve olaylar bununla da bitmiyor tabi…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı Nurşivan Elçi CHP Genel Merkezi’nde Türk bayraklarını kaldırıp CHP bayrağı önünde yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi için “Kuzey Kürdistan” ifadesini kullandı… Elçi o açıklamalarında ayrıca anadilde eğitim, Anayasa’da kimlik tanımı ve özerklik çağırısı yaparak sistemin değişmesi gerektiğini söyledi.

Peki, bu garabete CHP içindeki “ulusalcı/Atatürkçü” diye “bilinen” isimler neden ses çıkartmadı? Çok uzağa gitmeden sadece Tokat Milletvekilinin bile tek başına bu skandala sesini yükseltmesi beklenirdi. Çünkü kendisi dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan, en akıllı, en zeki, en Atatürkçü, kısaca bütün “en”leri bünyesinde topladığına inanan “müthiş” bir milletvekilimiz. Ayıran, ayrıştıran özelliğini yalnız kendi partisi içerisinde, Tokat CHP örgütünde değil, kendince gazeteciler arasında bile kullanmaya kalkan vekilimizin PKK ağzıyla konuşan danışmana ses çıkaramamasının tek sebebi, 100 yaşına kadar milletvekili olarak kalmak istemesi olabilir mi acaba? Bilemeyiz, o kendi sorunu. Ama biz kendisini ayrı yazı konularına sevk ederek ileride, özellikle seçim sürecinde karnesini çok detaylı yazacağız.

Gelgelelim konumuza…

Ülke içindeki teröristlerin sayısı 2016 yılında 2 bin 780 iken bugün parmakla sayılacak noktaya kadar inerek 120’ye düştü. Yakalanan bu büyük başarı ortadayken 6’lı masanın “bazı ortaklarının” çizgiyi aşan açıklamaları Anadolu’da “yakından” izleniyor. Anadolu insanı bugün ödeyemediği faturaların derdine düşmüşken, kendisini yönetmeye talip Millet İttifakı’nı oluşturan bazı partilerin kullandığı dile bakarak çaresizliğin girdabına düşüyor.

“Soğanı sarımsağı hesaplayıp vatanı mı tehlikeye düşürek!” diyen köylü amcalarımın serzenişini duyacak kimse var mı o 6’lı masada? Evet, insanlar büyük sıkıntılar içerisinde ve AK Parti’nin durumu hiç de iyi değil.

Ama ilginçtir ki Anadolu’da 6’lı masanın durumu da çok parlak değil. Eğer kendilerine çeki düzen vermezlerse AK Parti 5 ayda durumu toparlayacak ve 6’lı masa bir daha bir araya gelemeyecek şekilde dağılacak…