''Kişinin gönlü dipsiz bir deniz gibidir,

Bilgi onun dibinde yatan inciye benzer''

Yusuf Has Hacib

İnsanları maddi bakımdan rahata, manevi açıdan huzura, barış ve mutluluğa kavuşturmak dünya medeniyetlerinin temel hedefleridir. VI.-VIII. yy.larda, Orta Asya'da, I. Göktürk Devleti (552-588) ve İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı (682-745) adıyla hüküm süren Göktürkler bu amaca ulaşan ilk Türk devletleridir. Türk dilinin ilk yazılı anıtları olan Orhun Kitabeleri, dünya medeniyeti kavramının o tarihlerde hayata geçirildiğini gösteren bir belge olarak dil ve edebiyat tarihimizin en önemli anıtlarıdır. İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti (840) döneminde ise medeniyetin bilgisi Kutadgu Bilig adlı eser ile insanlığa miras bırakılmıştır.

Kutadgu Bilig, "mutluluk veren bilgi" anlamına gelir. Yusuf Has Hacib eserinde mutluluk veren bilginin ne olduğunu ve insanın bunu nasıl kazanabileceğini anlatır. Eser hakkında yapılan çalışmalar onun bir siyasetname ve öğütname olduğundan söz eder. Eser, adından da anlaşıldığı gibi kutlu bilgiyi, mutluluk veren bilgiyi anlatıyorsa da içinde yazılanların herkesi ilgilendiriyor. Eserin diyalog biçiminde yazılması bunu gösteriyor. Mutluluk veren kalıcı bilginin ne olduğunu bilmek bugün herkesin merak ettiği bir konudur. Metin bu gözle okunduğunda yalnızca yönetim ve yöneticiye söylenmiş sözler olmadığı anlaşılır. Eserde, diyalog, hakikatlere ulaşmak için karşılıklı olarak bir yol alma halini barındırır.

Kutadgu Bilig hiç şüphesiz adaletli yöneticinin nasıl olması konusunda çok önemli bilgiler vermektedir. Kutadgu Bilig, günümüze ve geleceğe uzanan, geçerliliğini hiç kaybetmeyecek felsefi hakikatlerle doludur. Türk Felsefesinin doğduğu eserdir.

Yöneten ve yönetilenlerin uyması gereken kuralları belirten bu büyük eser, günümüz siyasetçilerine ve halka adeta yol göstermektedir.

Kutadgu Bilig, bizzat Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınmıştır. Ülke yönetiminde hükümdara yol gösteren bu eser, yöneticinin el kitabı niteliğindedir. İyi bir hükümdarın halkına örnek olması, halkını sevmesi, bilgiye önem vermesi, halkının refah ve huzur içinde yaşaması için çaba harcaması konularında bilgi veren Yusuf Has Hacib, dört kişi arasında geçen konuşmalarla, bir ülkenin nasıl yönetileceği ve bir hükümdarın nelere dikkat etmesi gerektiği ayrıntılı bir biçimde ele almakladır.

  1. yüzyıl şairlerinden Karahanlı Uygur Türklerinden Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından 1069 yılında yazılarak Karahanlı Hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a sunulan Kutadgu Bilig adlı eser günümüz Türkçesi ile "Mutluluk Veren Bilgi ya da Devlet Olma Bilgisi" anlamına gelmektedir. Yusuf Has Hacib, Türk dilinin Çağatay lehçesi ile yazdığı eserine "Okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin" diye Kutadgu Bilig adını verdiğini 350. beyitinde açıklar. İslamiyetin Türklerce kabulünden sonraki ilk yazılı eser olma özelliğine sahip Kutadgu Bilig, siyasetname türünün ilk eseri olarak bilinir.

Kutadgu Bilig'in nesir biçiminde yazılmış ön sözünde şöyle denmektedir:

"Bu kitap çok aziz bir kitaptır. Çin hakimlerinin hikmetleri ile bezenmiş ve Maçin alimlerinin şiirleri ile süslenmiştir."

Kutadgu Bilig 6545 beyitten oluşan bir mesnevidir. Türklere "kutluluk bilgisi, saadet bilgisi, devlet olma bilgisi, devlet idaresi bilgisi"ni anlatan ilk siyasetname veya nasihatname kitabında Yusuf Has Hacib, içinde yetiştiği çevrenin ilmi ve felsefi birikimini yansıtmakta, bilimin ve bilginlerin önemini anlatmaktadır. Dünyada ve ahirette mutlu olmanın yollarını, fert, toplum ve devlet hayatının ideal duruma gelmesi için neler yapılması gerektiği üzerine öğütler de veren Yusuf Has Hacip, Türk edebiyatının bu ilk önemli eserinde, nimetlerin adil ölçüde paylaşılması, barış ve mutluluğun kurulmasını sağlayacak bir dünya düzeninin esasları üzerinde durmaktadır.

Kutadgu Bilig'e göre iyi bir hükümdar, halkına yol gösterici olmalıdır. Onlara örnek olmalı, doğru yolu göstermelidir. Eğer halk yolunu şaşırmışsa, hükümdar onları düzeltmek için çaba harcamalıdır. Eğer hükümdar yolunu şaşırırsa, halk ne yapacağını bilemez, ülkede kargaşa çıkar.

"Bey iyi olursa halkı ona itaat eder..."

"Hükümdar bilgili, akıllı, halka davranışı iyi, cömert, tokgözlü ve gönlü zengin olmalıdır."

Hükümdar, akıllı olmalı ve bilgiye değer vermelidir.

"Bey çok akıllı olmalı, aklın kıymetini bilmelidir. Bilgili insanın düşmanı çok olur."

"İnsan her işe başlarken, bilgi ile başlar; akıl ile sona erdirir."

"Bey halkı bilgi ile elinde tutar; bilgisi olmazsa akıl işe yaramaz."

Balasagunlu Yusuf'a göre iyi bir hükümdar akıllı ve bilgili olmalıdır. İyi yönetici olabilmek için, bilgi sahibi olmalıdır. Bilgili olduğu takdirde, iyi ile kötüyü ayırabilir ve iyi olmayanları ülke yönetiminden uzak tutabilir.

"Eğer halkın başında bulunan insan iyi olursa, onun bütün memurları da iyi olur."

"Sen doğru ol, tavırlarını düzelt; halkın hareketi kendiliğinden düzene girer."

Görüldüğü gibi iyi bir hükümdarın halkına örnek olması gerektiği vurgulanmaktadır. Hükümdarın iyi olursa halkın onu örnek alacağı belirtilmektedir.

Yusuf Has Hacib'e göre iyi bir yönetici adil ve dürüst olmalıdır. Sabırlı ve sakin olmalıdır. Halkına karşı daima şefkatli olmalıdır.

Balasagunlu Yusuf'un ısrarla üzerinde durduğu bir diğer görüş ise, hükümdarın yasalara saygılı olmasıdır.

"Beylik çok iyi bir şeydir, fakat daha iyi olan yasadır ve onu doğru uygulamak gerekir."

"Ülke iyi yasalarla yönetildiğinde, kötülertadan kaybolurlar."

"Ben işleri doğruluk ve yasayla çözerim, insanları bey ya da kul olarak ayırmam."

Eserde Tanrı, Muhammed Peygamber, Dört Halife ve Tabgaç Buğra Han methedildikten sonra iyilik etmenin faydaları, bilgi ile aklın meziyet ve faydaları anlatılmaktadır. Türk edebiyatının günümüze ışık tutan bu büyük eserinde sözü edilen; "devletin sıfatı, adalet vasfı, hükümdarın vasıfları, dünyanın kusurları, ahiretin kazanılması, alimler, şairler, çiftçiler, satıcılar, zenaat erbabı, fakirler ile münasebet, evlilik, çocuk terbiyesi, doğruluğa karşı doğruluk, insanlığa karşı insanlık gösterilmesi, zamanın bozukluğu ve dostların cefası " gibi konuların işlendiği beyitleri bir kez daha hatırlamalıyız. Bu beyitler, adeta günümüz insanına yüzlerce yıl öncesinden öğütler veriyor.

Yusuf Has Hacip, ölümsüz eserinde "kutlu bilgi"yi; Kün Togdı (hükümdar, kanun, adalet); Ay Toldı (mutluluk, saadet); Odgurmış (akıbet, hayatın sonu); Ögdülmiş (Akıl, zeka) gibi 4 soyut kavram üzerinden anlatır. Kutadgu Bilig, baştan sona bu 4 sembolik şahsiyetin karşılıklı konuşma ve münazaralarından oluşmaktadır. Bunların en önemlisi hükümdar Kün-Tegin'dir. Bu kelime "gün doğdu", "güneşin doğması" anlamındadır. Bu konuda hükümdar şu açıklamayı yapar:

"Tabiatım güneşe benzediği için alim, bilgili adam bu adı verdi. Güneşe bak; güneş küçülmez, bütünlüğünü daima muhafaza eder. Güneşin parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir. Benim tabiatım da ona benzer, doğrulukla doludur ve hiçbir zaman eksilmez. Birinci sebep bu. İkinci sebep de şu: güneş doğar ve bu dünya aydınlanır, aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez. Benim de hükmüm böyledir. Bentadan kaybolmam. Hareketim ve sözüm bütün halk için aynıdır. Üçüncü sebep daha kapsamlıdır: güneş doğunca yere sıcaklık gelir; o zaman binlerce renkli çiçek açar. Benim bu kanunum hangi memlekete erişirse o memleket baştan başa kayalık olsa hep düzene girer. Güneş doğar, temiz veya kirli demeden her şeye aydınlık verir; kendisinden bir şey eksilmez. Benim de hareketim tıpkı böyledir; herkes benden nasibini alır."

Bu sözleriyle hükümdar Kün Toğdı adı kadar ruhi yapısının, yaradılışının da güneşe benzediğini, güneş neler yapıyorsa kendisinin de onları yerine getirdiğini açıklamaktadır; o da halkı aydınlatacak, insanlar için çalışacaktır; bütün insanlar ondan yararlanacaktır. Onun kanunu her yeri düzene sokacaktır.

Görüldüğü gibi ölümsüz düşünür Yusuf Has Hacib, hükümdarın amacının halka hizmet etmek olduğunu belirtmekte, bir ülkenin nasıl yönetileceğine ilişkin öğütler vermektedir. Dünyaya düzen getirecek bir medeniyetten söz eden Yusuf Has Hacib, Öğdülmiş'in ağzından hükümdara ülkeyi nasıl yöneteceğinin cevabını şöyle verir:

"Ey hakim, memlekette uzun süre hüküm sürmek istersen, kanunu doğru yürütmeli ve halkı korumalısın.

Kanun ile ülke genişler ve dünya düzene girer; zulüm ile ülke eksilir ve dünya bozulur.

Ey devletli hükümdar, en kötüsü beylerin adının yalancıya çıkmasıdır.

Beyin sözü doğru olmalı, tavır ve hareketi itimat telkin etmelidir.

Beye cömertlik ve alçak gönüllülük lazımdır; alçak gönüllülük ile birlikte tabiatı da sakin olmalıdır.

Devlet işleri ihmal edilir ve zamanında yapılmazsa, arkasından avcı kuşla takip etsen bile, bir daha ele geçmez.

Beyler, tavır ve hareketlerini temiz ve doğru tutmalıdırlar; halk yolunu ve gidişini beyin yoluna uydurur.

Beyler örf ve kanuna nasıl riayet ederlerse, halk da aynı şekilde örf ve kanuna itaat eder.

Ey devletli hükümdar! Memleket işleri çok ağır, fakat şerefi büyüktür.

Halka baş olmak büyük ve ağır bir iştir; o daima başa dert olur ve insana eziyet verir.

Dikkat edersen, sevinci az, kaygısı çoktur; öğeni az, fakat söğeni daha çoktur.

Sevmeyeni çok, seveni nadirdir; didinmesi çok, rahatı azdır.

Hiçbir yerde gönlü emin olmaz, gönlünün emin olmaması insan için büyük bir ıstıraptır.

Beylik baş üzerinde kılıç gibidir; her gün onun için tehlikeli bin iş vardır."

Kaynak: Kutadgu Bilig, (Çeviren Reşit Rahmeti Arat), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ank., 1988, s. 146-163, 331-336.