Brüksel'de 14 Haziran'da yapılan Nato toplantısından büyük beklentilere girenler olmuştu.

Özellikle Bieden ile sayın Cumhurbaşkanımızın baş başa görüşmesinde birçok sorunun da çözüleceği peşinen açıklanır olmuştu.

Toplantılar, görüşmeler tamamlandı. Yapılan açıklamaların beklentilerin hiçbirine cevap vermediği konuların çoğunun da gündem konusu bile olmadığı gerçeği görüldü.

Aziz Türk Milletimizi Ermeni soykırımı ile suçlayan ABD Başkanına hak ettiği cevap verilememiştir. Hatta konunun gündeme gelmeyişine "HAMDOLSUN" açıklaması da üzüntüyle karşılanmıştır.

Rusya'dan aldığımız parasını ödediğimiz S-400'ler başta olmak üzere, F-35'ler konusu, Suriye'nin kuzeyindeki PYD-PKK yerleşimi, Halkbank sopası başımızda hala sallanır durumdadır.

Türkiye, Nato'nun kuruluşundan itibaren devamlı fedakarlıklara mecbur edilmiştir, vatan evlatlarının başka ülkeleri korumak amaçlı şehit olmalarına da neden olunmuştur. Nato'nun ülkemize tek bir desteği, dış saldırılara karşı koruma işlevi görülmemiştir.

Karşılıksız fedakarlık ülke zararına sonuçlar vermeye hala devam ediyor.

Mehmetçiği şimdi de Afganistan bataklığına sokmayı kendi kendimize teklif etmek de yine aklın kabulleneceği durum değildir.

S-400'ler satın alınırken yaratılan hava nerede, TV kanallarında methiyeler dizenler, S-400'leri çırpınırcasına savunan siyasi liderler şimdi neredeler? S-400'leri hangarda dursun diye mi milyarlarca dolara satın aldık? Şimdi birileri sıkılmadan ABD'ye şirin görünmek için S-400'leritadan kaldırmanın çarelerini arar duruma da düşürüldük.

İşte size 14 Haziran sonucu.

Hele Ermeni soykırımı suçlaması konusunda iktidara yakın olduğu bilinen bir yazar müsvettesi papağanın yazdıkları soytarılıktan başka bir şey değil. Ne yazmış soytarı yalaka "ABD Başkanı ile görüşme o kadar faydalı olmuş ki Ermeni soykırım konusu gündeme bu nedenle getirilmemiş." Yuh olsun bu kafalara. Milletimiz bunları yakınen tanıyor, biliyPAPAĞANLARI.

Ülkemizde çeşitli suçlamalar devam ediyor. Bir siyasetçi, bir suç örgütü liderinden her ay 10 bin dolar maaş ve çeşitli zamanlarda çantalar dolusu paralar aldığı, bir başka suçlamada ise bir gazetecinin bir sorunu çözmek adına 10 milyon Euro talep ettiği, konuşmalarının ses kayıtlarının açıklanması üzerine gazetecinin görev yaptığı TV ile ilişiği kesilmiş.

Rüşvet, haraç, aracılık neredeyse normal hale geliyor. Hukuk tatile çıkmış, bir yerlerden talimat mı bekler?

Sayın Adalet Bakanı neredeyse aylar sonra açıklıyor: "Yargı gereğini yapacaktır." Ne zaman?

Birileri yüzsüzlüğü, pişkinliği adeta kendilerine meziyet kabul etmiş.

Cenab-ı Allah'a kulluğu unutup kula kul olmayı tercih edenlerde Allah korkusu, vicdan olmayınca her şey birilerine normal geliyolmalı.

Sevgi ve saygılarımla...