6 Şubat 2023 de yüzyılın büyük depremlerinden birini daha yaşadık. Geniş bir alana yayılan deprem sadece on ilimizi değil bütün yurdu ağlattı. En çokta enkaz altında günlerce yaşayıp, kurtulmayı bekleyenlerin acıları içimizi yaktı kavurdu.

Yüzyılın 8.derecedeki 27 Aralık 1939 depremi de ülkeyi kan ağlatmıştı. Otuz beş bin canımızı almıştı. O günün şartlarında evler azami 3 katlı ahşap ve kagirdi. Depremden sağ kurtulanlar, kısa zamanda enkaz altında kalanları kurtarıyor, bugün ki durum yaşanmıyordu. On beş katlı binanın enkazında, insan gücüyle insan çıkarmak ne mümkün. Makinelerle yapılan çalışma bile günler alıyor.

Arama tarama işi günler alıyor. İnsanların acıları, feryadı günlerce devam ediyor. Ülke insanları bir bütün olarak mağdurların yaralarını sarmaya çalışıyor. Biraz olsun teselli etsek de, gönül yaralarını sarmak çok zor. Bana göre Japonya gibi yıkımları en aza indirmeye çalışmalıyız. Acılarımızı dindikten sonra yapılacakları unutmamalıyız.

Belediyeler ve müteahhitler hiç kimsenin yanında olmadan, ilme dayanan binalar inşa etmeli. Zemine göre kat çıkarılmalı. Nasreddin hoca gibi testi kırılmadan çocuk cezalandırılmalı. Testi kırıldıktan sonra cezalandırmanın, elimizi avucumuzu ufalamanın bir faydası yok. Ülkenin uğradığı zarar da ölçülemez. Yan yana iki binadan biri yerle bir olurken, birisinin dimdik ayakta durmasına akıl sır ermiyor. İlme dayanmayan inşaat yapan ve yaptıran insanlar ölen binlerce insanın katilidir. Allah canımızı vermiş, koruma işini bize bırakmış. Sağlığını korumayan insanın ömrü kısa olur.

Bütün tedbirleri aldıktan sonra işi kadere bırakmakla sorumluluktan kurtuluruz.

Allahtan ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Saygılarımla