Yıl 1999, Ağustos’un 17’si. Sabaha karşı 03.00 sıralarında 7,4 ölçeğinde deprem felaketi yaşanmıştı.

Kuzey Anadolu Fay Hattı ülkemizdeki en uzun ve yıkıcı sonuçlar doğuracak özellikler taşıyordu.

İlk deprem afetinde 18 bin insanımız canından oldu. Binlerce, on binlerce bina yıkıldı. Kullanılamaz hale gelmişti.

Yakın tarihte yaşanan en büyük deprem felaketiydi.

Yaralar sarılmaya çalışıldı. Depremle ilgili bir yığın yasal düzenlemelere de gidildi.

Konunun uzmanları o dönemlerde yaptıkları araştırmalarda özellikle inşaatlarda kullanılan kum malzemesinin denizden çıkarılmış olduğunu, inşaatların teknik şartlarına göre yapılmadığını, çıkmalı yapılmış binalarda tahribatın daha çok olduğu belirtilmişti. Yıkılan köprüler, viyadüklerin özellikle birleşim yerlerine monteli olmayıp rastgele yerleştirilmiş olması nedeniyle kalıplar halinde yıkılmış oldukları görüntülerden de rahatça anlaşılıyor.

Günümüzde inşaat teknikleri gelişmektedir. Beton santralleri beton kalitesini düzeltmiş olsa da yapı kat sayılarındaki anormal artışlar, çıkmaların halâ uygulanır olması 1. Derece deprem kuşağında olan Tokat’ımızı sıkıntıya sokacak uygulamalardandır.

Şehrimizde 1939 yılında yaşanmış deprem felaketinde Reşadiye – Niksar – Erbaa’nın ne kadar zarar gördüğü unutulmamalıdır.

Turhal’ın depremsellik çalışmasını yapan rahmetli hemşehrimiz Prof. Dr. Baki CANİKLİ hoca, Turhal’da bazı yerleşim alanlarındaki 5 katları 3 kata indirmişti. Baki hoca daha sonra da Tokat’ta depremsellik çalışmaları yapmışlardı.

Sonuç olarak bakıldığında felaketlerden zerrecik dersler çıkarılmadığı, rant canavarının canlardan önemli kılındığı gerçeği hatırdan çıkarılmamalı.

Allah korusun şehrimizdeki özellikle yeni yapılaşma alanları, Yeşilırmak taban arazisinde tehlikeli alanları oluşturmaktadır.

Afetin şakası, zamanı olmaz. Yetkililer gereken önlemleri tereddütsüz almalıdır.

Sevgi ve saygılarımla…