Hey gidi günler, ne adamlardı be...

O zamanlar siyasetin en sertleştiği dönem 1954- 1960 arası idi.

İsmet İnönü ana muhalefet CHP Başkanı, Osman Bölükbaşı Millet Partisi Başkanı idi.

1954'ten sonra DP (Demokrat Parti) sertlik yanlısı bir tutum izlemeye başlamıştı.

İsmet Paşa hükümete ağır eleştirilerde bulunuyama, konuşma adabından hiç uzaklaşmıyordu.

TBMM'nin ele avuca sığmaz milletvekili ve Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı idi.

Esprili eleştirileriyle hem ülkenin hem de TBMM'nin adından çok söz ettiği adam olmuştu. TRT'yi hiç sevmezdi. TRT'yi sürekli eleştirirdi. Onun için de bir kısım basında adı "TRT" Osman'a çıkmıştı.

Kasım Gülek, Turan Fevzioğlu, Osman Bölükbaşı miting meydanlarına çıktığında, tam mitingin başlayacağı zaman bu kişileri polis alır, ifadeniz var diye savcılığa götürürdü, miting süresi bitinceye kadar da oyalardı. Çoğu kere böyle oluyordu bu iş.

Daha sonraki yıllarda İsmet Paşa'nın başına Uşak'ta taş atıldı. Osman Bölükbaşı hapse atıldı.

Osman Bölükbaşı hapisteyken Kırşehir'de 1957 seçimini Osman Bölükbaşı'nın partisi kazandı. Bunun üzerine Kırşehir cezalandırıldı. Kırşehir ilçe, Nevşehir il yapıldı.

Butamlarda bile ne liderler ne de milletvekilleri Türk milletini temsil ettiklerini unutmadılar. Birbirlerine TBMM üyesine yaraşır davranışlarda bulundular. Akılları ile ağızlarını uyum içinde tuttular.

O günün siyasileri siyaset adamlığı erdemliliğini çok iyi biliyorlardı. Aralarında sert tartışmalar oluyordu ama "ağız efendiliği"ni hep önde tutuyorlardı. Onun için de TBMM'de son yapılan, yüz karası kavga gibi kavgalar olmuyordu.

Ne Menderes İnönü, ne Bölükbaşı Menderes, ne Ecevit Demirel, ne Özal Demirel ve diğer politikacılar tartışmalarında "alçak, şerefsiz, adi" gibi sözleri hiç kullanmıyorlardı. Ağızlarından bu tür sözler hiç çıkmıyordu.

İsmet Paşa batı cephesi komutanlığı, dış işleri bakanlığı, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptı. Bütün serveti arsasını Atatürk'ün verdiği Çankaya'daki köşk ve taşlıktaki bir evidir.

Atatürk İsmet Paşa'nın servetini çok iyi bildiği için vasiyetine onun çocuklarına tahsil parası koymuştur.

Adnan Menderes Aydın Çakırbeyli'de babadan kalma çiftliği yedi. Devletten bir şey yemedi.

Osman Bölükbaşı hapse düşünce oğlu Deniz Bölükbaşı Kırşehir'deki çiftlikten yer sattı. Devletten yemedi.

Bülent Ecevit Reno 12 arabayla emekli oldu.

Celal Bayar Umurbeyli'deki arazisini yedi.

Yanılmıyorsam Kazım Özalp Paşa. Hastalandığında Atatürk ve arkadaşları tedavisinin yurt dışında devlet parasıyla yaptırılmasına karar verdi.

Paşa "hayır bu fakir milletin parasıyla ben tedaviye gitmem. Benim bir evim var onu satın tedavimi yaptırın" diyor.

Daha adını sayamayacağımız onlarca politikacı, devlet adamı var cüzdanını hiç aklına getirmeden vicdanıyla hareket etmiş.

Bu ülkede başbakanlık yapan Profesör Sadi Irmak, Ferit Melen, Naim Talu, Bülent Ulusu sizleri özlemle ve saygıyla anıyoruz.

Mustafa Kemal 1916'da kolordu komutanı iken Hazro'lu Mehmet Bey'in (Mehmet Budak) evine misafir olur.

Mehmet Bey çok donanımlı bir sofra hazırlatır. Atatürk sofrayı görünce "asker cephede açken ben bu yemekleri yiyemem" der ve sofraya oturmaz.

Mehmet Bey'in "askerin bir aylık ekmeği benden paşam" demesi üzerine sofraya oturur.

Ne günlerdi be... Hey gidi adamlar hey. Bir de bugünkülere bak.

Vay anasını sayın seyirciler...

Vay anasını sayın seyirciler...