Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş bir dizi temaslarda bulunmak üzere Tokat’a geldi. Çok istememe rağmen il dışında olmam dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanımızın Tokat programına katılamadım. Nasibimde yokmuş ama uzaktan izlediğim kadarıyla dolu dolu bir program gerçekleştirilmiş. Tokat Müftülüğü’nün organizasyonundaki programların en dikkat çekici olanı, hafızlığı ikmal eden 258 öğrenci için Karşıyaka Gaziosmanpaşa Merkez Cami’sinde düzenlenen hafızlık merasimiydi. Bir arkadaşımın sosyal medyadan yaptığı canlı yayını izlerken gözlerim doldu. Ankara’daydım ve yanımdaki dostlara “İşte umutsuzluğa kapılmamamız için bir neden daha. Dünyanın geçtiği bu karanlık dönemi aydınlatacak umutlarımızdan sadece bir örnek” diyerek onlara da izlettim.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın merasim törenindeki sözleri ise apayrı bir anlam taşıyordu… Erbaş, “Değerli kardeşlerim en hayırlı merasimlerden birisini daha yapıyoruz. En hayırlı merasim çünkü en hayırlı işi tamamlamış olan hafız kardeşlerimizin hafızlık icazetnamelerini kendilerine vereceğiz. Peygamberimiz ‘Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenenleriniz ve öğretenlerinizdir’ buyuruyor. Burada hayırlı kardeşlerimiz var. Dolayısıyla en hayırlı insanların içinde bulunduğu bir merasim en hayırlı merasimdir. Cenab-ı Hak daha nice gençlerimize en hayırlı iş olan Kur’an’ı öğrenmeyi nasip eylesin.” derken hepimiz gururlandık.

Gerçekleşen hafızlık töreninde “hafız” olan 258 gencimizin sayılarının çoğalması en büyük dileğimiz. Kur’an-ı Kerim’in okuyanların çoğalması demek, kötülüklerin azalması demektir çünkü. Sezai Karakoç’un dediği gibi “Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz”. Bunun yollarından biri de Kur’an’ı okumak ve okutmaktan geçiyor. Kutsal kitabın yalnız aslını okumakla kalmamalı, anlamını da öğrenmeliyiz. Türkçesini de okumalı ve anlamalıyız… Ki o zaman, Kur’an’ı Kerim’in özünün merhamet, dayanışma, infak ve kardeşlik olduğunu daha net görebiliriz.

Tokat Müftümüz Abdullah Pamuklu’nun göreve başladığı günden bu yana ortaya koyduğu performansa baktığımızda, zaten bu doğrultuda projeler üretilerek çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Yoksul ve yardıma muhtaç kimler varsa Diyanet personellerinin özverili çalışmalarıyla tespit edilip gerekli yardımların yapıldığına ve kimsenin kendisini sahipsiz sanmaması için her türlü çabanın gösterildiğine şahidiz. Kur’an-ı Kerim’e Avrupa merkezli alçakça saldırıların yaşandığı şu günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın böylesine güzel işlere imza atarak adeta cevap vermesi ise apayrı bir güzellik. Hafız olan her genç ile o alçaklıklara yanıt verildiğini görmek sevindiriyor hepimizi. Öte yandan dinimizin bir sosyal sorumluluk projesi gibi insanların hayatlarını düzenlediğini unutmamamız gerekiyor. Prof. Dr. Ali Erbaş Hoca’nın şu sözleri zaten tüm yazdıklarımızın / yazacaklarımızın bir özeti gibi:

“Peygamberimiz ilk defa Medine'de kendisine ait bir araziyi, bir hurma bahçesini verir ve kıyamete kadar fakir fukara, garip guraba istifade etsin diye vakfetmiştir. Vakıf anlayışı böyle başlamıştır. Osmanlı'da vakıf anlayışı adeta zirve yapmış ve sadece hayvanlara destek ve yardımcı olmak, onlara su vermek, hatta yabani hayvanlar susuz kalmasın da onlar da hayatlarını devam ettirsinler diye vakıflar kurulmuştur. Kur'an-ı Kerim'de infak konusunda 255 kadar ayet vardır. Cenab-ı Hak bu kadar önem vermiş Kur'an-ı Kerim'de. Çünkü infak, toplumsal dengeleri muhafaza etmenin en önemli vasıtalarından birisidir. İslam, toplumsal dengenin ilacıdır. İslam muhteşem bir sistem. Dinler tarihinde ne bugün yaşayanlarda ne geçmişte yaşamış olanlarda dinin emirlerinden birisi olan zekât gibi bir anlayış yok ama Cenab-ı Hakk'ın gönderdiği Peygamberler bu mesajı toplumlarına mutlaka ilettiler ama tahrif edildi. O inanç, o toplumlar Allah'ın gönderdiği dini tahrif ettiklerinden ve onlardan uzaklaştıklarından dolayı İslam geldi...”

Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada yükselen bir yıldız olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, yeni neslin manevi iklimden nasibini alarak bugünlere gelmesi ve yarınlara da aynı ‘maya’ ile ulaşması en önemli hedefimiz olmalı… Milli ve manevi değerlerine sonuna kadar bağlı, bilimin bütün imkânlarıyla yetişen ve ilmî her türlü bilgiyi çağdaş teknolojilerle öğrenen bir nesilden bahsediyoruz. İşte bu donanımdaki bir gençlikten oluşan toplumu kimse yıkamaz.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Tokat ziyareti organizasyonunu yapan herkese, başta İl Müftümüz Abdullah Pamuklu’ya teşekkür ediyor, “en hayırlı merasime” imza atan herkesi kutluyorum…