Ülkemizde, demokrasi tarihimizde, zaman zaman demokrasiyi, milletin egemenliğini, siyasi tercihlerini kabullenemeyen darbeciler, diktacılar ve demokrasiyi sadece kendi koltuklarını korumak amacında olanlara şahit olmuştur. Bütün bu tür egemenliğe darbeler sonunda ülkemiz, milletimiz büyük zararlara uğratılmıştır.

Aklımızın erdiği 1960 27 Mayıs darbesi sonrası yaşananların bir bölümünü hatırlamak bile üzüntü veriyor.

GOP. Ortaokulu son sınıfta olduğumu hatırlıyorum. Sabahın 07.00’si, radyoda bir ses ihtilal yapıldığını, kardeş kavgalarının önleneceğini, ortam düzeltildikten sonra siyasi hayatın yeniden başlayacağını açıklıyordu. Bu darbe en üst rütbelisi albay olan 38 asker tarafından gerçekleştirilmiş, adına da Milli Birlik Komitesi deniyordu. İktidar mensuplarının tamamı tutuklanmış, Yassı Ada’da “YÜKSEK ADALET DİVANI” ünvanıyla mahkeme kurulmuştu. İktidardan uzaklaştırılıp Yassı Ada’da tutuklular bu mahkemede yargılanacaktı. Seçimler 1957’de yapılmış, 1961’de seçimler yenilenecekti. Yasa böyleydi.

Yüksek adalet divanı başkanı Salim BAŞOL isimli hakimdi. Başsavcı da Altay Ömer EGESEL’di.

Birçok konuda suçlamalar yapılıyor, savunma hakları yok denecek konumdaydı. Sanıkların yaptıkları açıklamalar ve verdikleri bilgi ve belgeler sonucu, verecek cevap bulamayan mahkeme başkanı “BEN NE YAPAYIM sizi BURAYA TIKAN KUVVET BÖYLE İSTİYOR” açıklamasını yapmak zorunda kalıyordu. Sonuçta ülkenin başbakanı, iki bakanı idam edilmişti. Sonuç ne oldu? Adalet Partisi ilk seçimlerde birinci parti çıkmıştı. Darbe liderliğine sonradan getirilen Org. Cemal Gürsel, bitkisel hayata girmiş, ABD’de bitkisel hayat sonucu vefat etmişti.

Yargıyı istekle yönlendirmeyi düşünenlere, geçmişte yaşatılmış kötülüklerden dersler çıkarmaları beklenir.

Millete rağmen hiçbir şey sonuca da ulaşamaz.

Demokrasi herkes için vazgeçilmezdir.

Sevgi ve saygılarımla…