Koronavirüs salgını konusunda milletimize gerçekler açıklanmadı. Başlangıçta dış ülkelerle bağlantı kesilemedi. Örneğin İran'da vefatlar devam ederken "biz İran'ın başka şehirlerine uçuyoruz." denebildi. Umrecilere rahatlıkla izin verilebildi. Dönüşlerde karantina uygulanması. Önce herkes maske takmasın, hastalar taksın da dendi. Kısıtlamalarda tedbirsiz serbest bırakıldı. Turist gelecek diye karantina uygulanmadan her ülkenin turisti kabul edildi. Kurban Bayramındaki şehirlerarası trafik yoğunluğu sonucu bugünkü hale getirildik.

Bu süreçte veriler Sağlık Bakanlığınca doğru açıklanmadı. Vaka ve vefat sayıları düşük gösterilerek vahametin boyutu milletten gizlendi. 2 milyona yakın vaka, 18 bini geçen vefat sayıları açıklanmak mecburiyetinde kalındı. Mızrak çuvala sığmaz oldu. Her gün 240 vefat eden vatandaşımızla karşı karşıya kaldık. Milletimize gerçekleri anlatamayanlar, anlatanları, bilim adamlarını susturanlar, ancak tavsiye ile yanlışlarına devam ediyor. Bilim Kurulu şeklen var. Sonuçta kararı siyasi irade veriyor.

Çin'den 50 milyon doz aşı geliyor. 11 Aralık'ta Türkiye'de olacak açıklamalarını Sağlık Bakanı defalarca yapmıştı. Ne oldu? Aşıdan bir haber yok. Çünkü gerçekler öyle değil. Muharrem Sarıkaya Habertürk'te açıklıyor: "50 milyon değil, 3 milyon aşı gelecek. Milletle, hastalarla dalga geçmek, milleti yanıltmak, yanlış bilgiler vermek çok yakışıksız bir durumdur. Grip aşısını getiremeyenler, Covid-19 aşısını da getiremiyor. Suriye ve Irak bile Alman-ABD aşısını almışken, Aziz Milletimize yanlışlar yapılıyor."

Ülkemize, insanımıza Çin aşısını bile temin edemiyorlar. Gerçekleri milletimizle paylaşanlara saldıranların yapacağı şey, dürüst davranıp, başaramadık deyip istifa etmektir.

Covid-19'dan hayatını kaybeden sağlıkçılarımız için -meslek hastalığıdır- yasasını çıkarmayıp genelge yayınlayan Sağlık Bakanlığı'nın inandırıcı bir durumu kalmamıştır.

Her gün 240 insanımız canından oluyor.Bu uygulamalarla ekonomik sıkıntılar da büyüyerek artmaya devam ediyor. Siyasi söylemlerle gerçeklerin üzerleri örtülmeye çalışılıyor. Kimse de hatasını, yanlışını kabul etmiyor. Başaramıyorsanız, bırakacaksınız. Kimse kimseye mahkum değil, mecbur da değil. Kula kul hiç değil.

Sevgi ve saygılarımla...