İşimize gelmeyen konularla karşılaşıldığında, önce küçük düşürücü, tehditvari açıklamalar yapılır. Toplumda beklenen çok fazla tepki geldiğinde önce çevredekiler konuyu yumuşatma amaçlı “öyle demek istememişti, duyarlı davrandığı için öyle söylenmiştir.” ifadeleri ara bulma girişimleridir. En son sonunda da önceki açıklamalar hiç yapılmamış gibi, yine yanıltmaya, uyutmaya yönelik kulağa hoş gelecek sözleri de duyarız.

“Yapacağız, düzenleyeceğiz, yeni imkanlar getireceğiz” denilmesini de devamlı duyarız. Eskilerin bir benzetmesi vardır. Adamın eşeği kışın ortasında yiyeceksiz kalmıştır. Yapacak bir iş de yoktur. Eşeği gitti gidiyor duruma gelince, kulağına eğilmiş, “ölme eşeğim ölme, yaz gelecek yoncaları biçip sana yedireceğim.” türküsünü patlatmış.

Her konuda yerine getirilemeyecek vaatlerde bulunmamak gerek, zamanı geldiğinde hesabı sorulur. Bu bir kamu görevlisi ise güveni kaybolup gitmiş demektir. Siyasette de böyledir. Karşılığı olmayan vaatler söyleyenin karşısına dağ gibi çıkar. Güvenin kaybedilmesi her şeyin kaybedilmesidir.

Sağlık Bakanlığımız bir düzenleme ile polikliniklerdeki hekimlerimizin günlük 100 hastaya bakmasını istemiş ve ısrarla uygulamış, adına da performans kılıfı koymuştur. Her hastaya 5 dakika zaman ayırması yeterli görülmüştü.

Hekimlerimiz bu konuda şikayetlerini defalarca dile getirdiler. Bir hasta için 5 dakika komik bir süredir.

Bu uygulama bile hekimlerimize olduğu kadar hastalarımıza da saygısızlığın, değer vermeyişin daniskasıdır.

Bu uygulama hekimi çoban, hastayı da koyun kuzu gibi görmek isteyenlerin getirdiği bir uygulamadır. Yakışıksızdır.

Yapılacağı yine vaatler arasında sayılanlar içinde hastaların hasta gibi değil de koyun kuzu sayılmasına devam edileceği anlaşılıyor.

İnsana verilen değerin ölçüsü buradadır.

Sevgi ve saygılarımla.