Balıkçılar avlanırken ağlarını denizin dibindeki kayalıklara takılması sonucunda denize bıraktığı veya terk ettiği, kaybolan avlanma araçlarına hayalet ağ denilmektedir. Balıkçıların yanlış teknikler kullanması, olumsuz hava koşulları veya kaçak avlanan bir teknenin yakalanacağını fark edip kaçması bu ağların bırakılma/geri çekilememe sebeplerinin başında geliyor. Birçok bilimsel çalışma, hayalet ağların çoğunun doğada çözünmemekle birlikte, pasif olarak avlanmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu ağlar denizde sürükleniyor ve bir katil gibi önüne gelen her şeyi yakalayarak hareket etmesini önlüyor. Her yıl milyonlarca deniz canlısı bu ağlara takılarak, dolanarak hayatlarını kaybetmektedir. Ağlara yakalanan küçük türler yem olarak daha büyük avcı türleri (yunuslar, köpek balıkları, kaplumbağlar) çekmekte ve onların da ağa takılmasına sebep olmaktadır.

Ağlar plastik kökenli olduğu için kolay kolay denizde çözünmüyor ve gün geçtikçe daha fazla deniz canlısının ölümüne neden oluyor. Çoğunluğu sentetik olan ve yurt dışından getirilen ağlar 8 hatta 10 yıla kadar hayalet avcılık yapabiliyor.  Çözünmeye başladığında ise mikroplastik olarak deniz canlılarının midesine giriyor. Çürüyen ağlar ve kurşundan yapılmış parçaları da deniz canlılarına ve bitki örtüsüne telafisi mümkün olmayan fiziksel ve kimyasal zararlar veriyor.

Denizlerde oluşan hayalet ağların büyük çoğunluğunun gırgır ağlardan kaynaklandığı tespit edilmiş bulunmaktadır. Denizlerde yıllarca sürüklenerek deniz canlılarını avlayan bu ağlar, denizdeki türlerin popülasyonu için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Hayalet ağlar canlıların barınma ve beslenme gibi davranışlarını olumsuz etkileyerek göç yollarının bozulmasına, genel anlamda habitatlarının parçalanmasına veya yok olmasına sebep oluyor. Örneğin, dünya ölçeğinde her yıl 1 milyon deniz kuşu ve yüz binin üzerinde deniz memelisi bu ağlar yüzünden hayatını kaybediyor. Hayalet ağların tüm dünyada ne kadar ciddi bir problem olduğunu ve önüne geçilmezse su altı yaşamına çok büyük zararlar verebileceğini kestirmek hiç de zor değil.

Aynı zamanda bu ağlar, iyi yönetilebilen, korunan balıkçılığın sürdürülebilirliğine de zarar vermektedir. Balıkçı teknelerine dolanmakta ya da ekonomik değeri olan türleri öldürmektedir. Ayrıca sahillerin doğal güzelliğini bozmakta, yüksek temizleme maliyetleri doğurmakta, bu maliyetler ile turizmi ve dalış endüstrisini etkilemektedir.

Aşırı avlanma, aletlerdeki bakımsızlık ve tahrip edici balıkçılık yöntemlerinin kullanılması ile hayalet ağlar denizlerde artmaya devam ediyor. Görülüyor ki temel kirletici faktör yine insandır. Bilinçsizlik ve bencillik önlenerek doğru avlanma yöntemleri ve deniz dibi temizleme çalışmaları ile bu ağlardan kurtulmak mümkün. Denizleri hayalet ağlardan temizlemek için çeşitli kurum/ kuruluşlar tarafından projeler üretiliyor ve birçok noktadan dalış yapılarak hayalet ağlar toplanıyor. Toplanan bu ağlar plastik geri dönüşüm tesislerinde ikincil hammadde olarak kullanılıyor. Böylece çevreye ve canlı sağlığına olan olumsuz etkileri biraz olsun azaltılmaya çalışılıyor.