Sevgili dostum,

Genelde pozitif düşünen ve yaşayan insanlara pozitif düşünemeyen insanlar  “hayat sana güzel” derler. Onlara ben de  “güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” sözünü hatırlatıyorum. Hayatın güzel olup olmaması hayata bakışımızda aşikardır.

Sevgili dostum,

Bu kelimeye, yani  “hayat sana güzel” sözüne en yakınlarımdan başlayarak çok zaman muhatap oluyorum. Hayata bakışımız güzel ise başkaları da hayatın sadece bize güzel olduğunu zannediyor. Halbuki “pozitif bakış” insana hayatı güzel kılıyor. Kimi insan aza kanaat ederken çok insanda çoğa bile kanaat etmez. Maddi imkanlar içinde yaşayan insanlar, maddi imkanı kendileri kadar olmayan insanları küçümseyerek alay etme yolunu seçerler. Bu aslında kendilerinin “küçümsenme korkusu”ndan başka bir şey değildir. “Muhatabım beni küçümsemeden ben onu küçümseyeyim” sendromu

Sevgli dostum,

Hayat gayret edene, olumlu bakana ve  çalışmasını planlı ve hedefli olarak yapana güzel geliyor. Yapabilecek hedefler belirleyerek  onları gerçekleştirmek, sonrasında da daha  üst hedefler için çaba harcamak insanı daha doyumlu ve  yaptığı işe odaklanarak başkalarını küçümsemekten uzak  tutuyor.

Sevgili dostum,

Hayatı bize güzel gösterecek tek şey sahip olduklarımıza odaklanmak ve onları sevmek. Ama gerçekten de sevmek ve onların hobilerini küçümsemeden, ürettiklerine de değer vererek sevmek. O’nun değer verdiği, ürettiği şeylere ve hobilerine değer vermeden sadece kuru kuruya sevdiğini söylemek sevgi değil, onunla alay etmektir. Bunu defalarca anlatmamıza rağmen çok insan bildiğini okur. Bu onların anlama engelli olmalarından ve anlamada zorlanmalarından kaynaklanır. İnsanları anlamak ve empati yapmak da sanattır. Bu sanatı da her yiğit değil er yiğitler anlar ve uygular.

Sevgili dostum,

Çok insan  “özgelişim modası geçmiş şey” der. Çünkü önemsemez. Özgelişim insanın var olduğu zamandan bu yana var olan ve kıyamete kadar devam edecek bir düşüncedir. Hayat felsefesidir. Yaşam tarzıdır.  Uygulayan ve gelişimi önemseyen insanlar özgelişim değerini anlar. Çok insan da özgelişimi yanlış anlayarak karşı çıkar. Bunların çoğu da diplomalı olan ama hayata dar açıdan bakan insanlardır genelde. Farklılıkları kapalıdırlar. “biz farklıyız” diyen insanların kendini üstün sandığını iddia ederler. Halbuki farklılıkların üstünlükle alakası yoktur.

Sevgili dostum,

“Hayat  gayret edene güzeldir” demiştik ya hani.  Gayretli insanları genelde edilgen ve gayret fakiri insanlar sevmezler ve onları genelde “üzerine görev olmayan işler ile uğraşmak “ ile itham ederler. Fikirlerini uçuk ve uygulanamaz bulurlar. Halbuki gayretli olan insanlar güzel ve yapılabilir öneriler sunarlar. Tabii karşıdaki insan bunu anlamaz ve hayata geçirmekte gevşek davranırsa ütopya olur. Kelimeler de insanın gayretine göre şekillenir yani. Kimine göre gerçek olan şey kimine göre de hayal olur. “İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” demişler ya hani. Bende derim ki  “tembel güzel hayallere karşı çıktığı ve onları önemsemez ve karşı çıktığı müddetçe yaşar”

Sevgili dostum,

“Bir şeylere karşı çıkmazsak, bazı insanla alay etmezsek varlığımız anlaşılmaz” diye yaşayan ve bunu yaşam felsefesi yapan çok insan tanıyorum çevremde. Öyle ki kapıda oturup  “gelip geçene laf atmak ve eğlenmek” ten sevk alan insanlar ile daha sık karşılaşır olduk.

Sevgili dostum,

“Çayın var mı seni ziyarete gelelim” diye haber salan ve hayatı yemek içmek ve eğlenmek olarak algılayan ama hedeflerini büyük tutan insanları gördükçe, ilerde  hayal kırıklıklarını da az çok  görür gibi oluyorum. Yüksek hedef az gayret ile nasıl  gelişecek insan?

Sevgili dostum,

“Okumayan ama okuyor gibi görünen” ve  “çok okuyan ama okuduğunu hiç uygulamayan” insanların hiç okuma bilmeyen insanlardan farkı ne?  İnsanların ne kadar çok okuduğuna değil, okuduklarını ne kadar anladığına bakarım. Özü ve sözü bir olan, söylediğini yapan, yaptığını da az veya hiç söylemeyen adamları severim. Bunu sende biliyorsun. Okuduğunu uygulayan yegane tanıdığım insanlardan birisin ve  bu yüzden seni seviyorum işte. Sen ve senin gibi düşünen ve yaşayan insanlar sevilmeyi hak eden sevgi abidesi insanlarsınız.

Sevgili dostum,

Hayat sadece bana değil, değer veren, okuyan, uygulayan ve gerçek manada gelişen sana da güzel. Bunu yapan herkese güzel. Güzellikler göremeyecek kadar gözlerinde cehalet perdesi olanlara ne diyebiliriz ki?

Sevgili dostum,

İnsanların hayatı güzel görmeleri için onlara yardımcı olmak da bizim görevimiz. Tabii ki bizi dinleyen ve anlayan ve hayatı güzel görmek için gayret sarf edenlere. Dinlemeyen insanlara anlatmak duvarlara konuşmak kadar boş sohbet. Dilimizin yorulmasından başka şey değil. Ne yazık ki, çok insana boş konuştuklarını anlatmak da mesele. Ama bizler dinlemeyene konuşmayı sevmeyiz değil mi? Bize sataşan olursa gülüp geçeriz. Hem eğlenmiş oluruz gülerek, hem de zarar vermemiş oluruz onlara. Çünkü amacımız zarar vermek değil, faydalı olamıyorsak da zarar vermemek. Onların da bizleri üzmesine imkan tanımamak.

Sevgili dostum,

Uzun zaman sana yazmamıştım. Uzun zaman sonra sana yazınca terapi gibi geldi. Sana yazmak. Gerçekten de “iyi ki varsın” dediğim ender insanlardansın. Bu “hayata güzel bakışımıza” senin sevginin de  sana yazmanın da payı var. İnkar edemeyiz bunu.”Hayata güzel bakmak” ve bunun da  gelişmesine destek olan dostlarımızın olmasını da gerçek manada zenginlik olarak görüyorum. Güzel dostu olan zengin olmaz da ne olur? Varsın başkaları zenginliği farklı algılasın.