Sevgili dostum,

Toplumun büyük kesimi, o kadar çok konuşuyor ve düşünmeden o kadar çok tez, yorum yapıyor ki, söylediklerini değil yarın bir saat sonra bile unutarak, hatırlattığımız zaman hemen inkar ediyor ve bizleri de yalancı durumuna sokmaya çalışıyorlar. ”Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali. Sosyal medyanın yağın olduğu çağımızda da  gerçekler, keçisi çalınan müftü için, “müftü keçi çaldı”  tersyüz  yalanı ile anlatılıyor. Bu da çok insanın mağdur olmasına sebep oluyor.

Sevgili dostum,

Bundan dolayı artık insanlar ile sekisi kadar sohbet etmemeye, mümkün olduğu kadar da boş konuşan ve sallayan insanlar ile karşılaşmamaya dikkat ederek mümkün olduğunca daha mantıklı ve sağlam bilgiler veren kitaplara yönelerek” oku” ibadetini yerine getirmenin hazzını yaşıyorum.

Sevgili dostum,

İnsan var olduğundan beri inkar vardır ve şeytanın Adem’i inkar etmesi ile başladı her şey. Şeytan halen de insanların inkarcı olması kendine benzemesi için çaba harcıyor. İnkar ede ede şeytan ile dost olan ve şeytanlaşan insanlardan köşe bucak kaçmak çağımızda büyük kazanç bence.

Sevgili dostum, Güzel Kardeşim,

İnsanlar zayıf görünmemek için dün söylediklerini inkar ediyorlar ama başta biz olmak üzere gerçek manada dostlarını kaybetmeseler de güvenini sarsıyorlar. Bu da inkar edenin uzun vadede zararlı çıkması demek. O yüzden insanlarla iletişimi azaltmak bence daha mantıklı geliyor. Anlamayana, inkar edene konuşmak bazen boş duvarlara konuşmaktan farksız. Etkili olmayacak bir konuşma yerine susmak daha faydalı” söz gümüş ise sükut altındır” boşuna dememişler.

Sevgili dostum,

Tembelliğini inkar edenler, başarısızlıklarının sorumlusu olarak en çok sistemi görürler. Şikayet ederler ama “ Ben aslında şikayet etmiyorum, durum tespiti yapıyorum” derler. Az çalışmak ile çok başarılı olacağını zannedenler genelde böyledir. Halbuki büyük başarıların arkasında, genelde gösteriş yapmadan çok ve verimli çalışmaların gizi vardır. Çünkü başarılı insanlar zamanında ve planlı, verimli ve mantıklı çalışırlar. Bunu anlattığımız zaman da hemen inkar ederek bizi anlayışsızlıkla suçlarlar.

Sevgili dostum,

İnkar etmek insana büyük zarar verir. O yüzden herkes hayatta rollerini iyi bilmeli. İş yaşantısında, ev yaşantısında da herkes görevini yaparsa inkar eden insan azalır. Bakıyorum da toplumda bazı kadınlar  erkek rolüne, bazıları da parası pulu olduğu halde fakir, züğürt rolüne yatarak  kendilerini gülünç durumuna düşürüyorlar. Öyle ki ilkokul mezunu bile olmayan  etkin anne ve babalar Üniversite tamamlamış, master doktora yapmış çocuklarını bile parmaklarında oynatıyor ve  inkarcılıkları ile çocuklarının hatta torunlarının da inkarcı olarak faydalanacağı akraba ve  tanıdıklarından önyargıları ve inkarcılıkları ile  çocuk ve torunlarını da  uzak tutuyorlar. Bunu kendilerine farkına vararak söylediğimiz zamanda dudak büküyor, gerçeği gördükleri halde gene de inkardan vazgeçmiyorlar. Gerçekleri inkar etmek, kabullenememek  inkarcı insanın en büyük özelliği değil mi? Nasıl kabullensin?

Sevgili dostum,

Bunca yaşıma rağmen ben bile bunların farkına bunca kitap okuduktan, bunca sene gözlem yaptıktan sonra ancak varabiliyorsam kitap okumayan gözlem yapmayan insanların bunların bilincine ulaşmasına belki de ömürleri yetmez.

Sevgili dostum,

Toplumda çoğunluğun cebini düşündüğü zamanda, cepleri dolu ama okumadıkları için beyinleri sadece çıkarlarını düşünen ve  “ben haklıyım” diye  konuşanlara bazen diyorum ki” yanında teyiple ez de konuşmalarını kaydet, olur ki biri çıkar da konuşmalarını kitap yapar, çocukların veya torunlarında  istifade eder”  Gülüyorlar ağlanacak hallerine.

Sevgili dostum,

İnkar etmek hukukta da dinde de yaptırımları olan çok önemli terim hatta hukukta  “inkar tazminatı” diye bir kavramda var. inkar eden inkar ettiğini bilinçle inkar ederse bu yaptırımlarının dinen  de  hukuken de  bir yaptırımı olduğunu bilmeli ve ona göre inkar etmeli. Çünkü” güneş balçıkla sıvanmaz”  ve bence inkarcı olmanın insanen de  yaptırımı var  inkarcı olan insanlardan   çevresinde dürüstlüğe önem verenler inkarcıya fark ettirmeden zamanla  inkarcıyı yalnız bırakacak kadar uzaklaşırlar. Yalnız insanların yalnızlığı kendi tercihleri olabileceği gibi, inkarcılıkları, yalancılıkları, sözünde durmayarak  borcuna sadık kalmayarak kendilerini yalnızlığa mahkum etmiş de olabilirler.

Sevgili dostum,

İnsanın  senin gibi dostu olması ne güzel. Senin dostluğuna güvenerek ve seni severek benim sana mektuplar yazmam daha güzel ve senin okuman ve okutman da en güzel değil mi? Senin varlığın ve senin varlığına yazılan mektuplar belki de ışık olacak okuyan gelecek nesillere. İnkarcı olmayacaklar ve  bu mektuplar ile bir kişiyi inkarcı olmaktan uzaklaştırırsak memlekete artı değer katacağız.

Sevgili dostum,

Aslında sana her gün farklı konularda yazmak istiyorum ama çok zaman üşengeçlik, bazen konu bulamamak, bazen ilham gelmemesi buna engel oluyor. Bunlar çok zaman mezaret olmuyor ve bende oturarak sana mektup yazıyorum.. Bu mektupları önce ben okuyorum. Sonra sen, dostluğun mektupları da dostluğa önem veren okurların ilgisini çekiyor işte. Var olsun dostluğumuz..

Sevgili dostum, güzel kardeşim,

Nasıl ki gerçek hayat hikayelerinden uyarlanan hikayeler, romanlar ve dizi ile filmler izleyen ve okuyanlara etki ediyorsa ben de hayatta yaşadıklarımı not ederek bunları sana mektuplar ile samimiyetle anlattığımdan okuyan okuyor. Okumak istemeyene ne yazsan fayda yok. Sevgiyi ve bilgiyi paylaşmamız ise bizim görevimiz. Paylaşmazsak sorumluluğu ağır ve meşakketli.

Sevgili dostum,

Çocuklarımıza da inkar etmenin faydadan çok zarar vereceğini ve hemen her şeyi inkar etmeden biraz düşünmemiz gerektiğini de  anlatalım ki babalık annelik görevimizi bir nebze yapmış olalım.

Huzur dolu günler diliyorum sana.