Tarım İl Müdürümüz sn. Orhan Şahin ‘Meralarımız’ konulu bir toplantıda meralarımızın değerine dikkat çekmiş, meralarımızı daha verimli hale getirmek için mera ıslahı yaptıklarını belirtmiş.

Bunlar doğru. Gerçekten de Tarım İl Müdürlüğünün ‘Mera Islah’ çalışmaları var. İyi de gidiyor.

Tarım İl Müdürlüğü bu çalışmaları yaparken meraların iki yerden altı oyuluyor. Birisi yurt dışında zenginleşip 15 günlük tatil için köyüne gelenlerin meralar üzerinde yaptıkları villalar…

Mera Kanununun 20. Maddesi çok açık. ‘Meralar üzerinde sabit tesis yapılamaz.’ diyor.

Ama bugün bizim meralar ‘yurtdışı zengini’ gardaşlarımızın villaları ile beton yığını hale geldi.

Daha büyüğü ve daha tehlikelisi Reşadiye, Niksar, Erbaa, Taşova, Aybastı, Fatsa ve benzer birçok bölgemizde siyanürle altın çıkarma girişimleri var.

Siyanürün meralara, yer altı sularına vereceği zarar dile getirildi ama hiç de geçerliliği olmuyor.

Siyanürle meraların yok edilişi geri dönüşü olmayan bir yok ediliştir.

Yöre halkları bu konuda azami direnişi gösteriyor ama imam bildiğini okuyor.

Meraların sonu bu… Birincisi, villa yazlıkları yaparak meraların betonlaştırılması, ikincisi altın çıkarma sevdaları…

Sevgili Müdürümüz Orhan Bey, diyorsunuz ya “mera yoksa ucuz et yok.”

Ben buna bir başka şey ekleyeceğim: “Mera yoksa hayvancılık da yok, hayvancılık yoksa tarım da yok.”

Meraları korumak milli bir görev olmalı ki meraların korunması için özel kanun çıkarılmış.

Gevşek alırsak yazık olur meralarımıza. Onları korumak tamıtamına bir milli görevdir.