Geçtiğimiz Pazar akşamı bir TV'de İstanbul'un iki belediye başkan adayı açık oturumda buluştular.

Bu işe karar verince moderatörlüğü kim yapacak sorunu epey çalkandı. Sonra da biri bulundu ve bu iş yapıldı.

Benim asıl konum moderatör sözcüğü. Ne demek bu ? Ben anlamını sonradan öğrendim. Oturum yöneten demekmiş. Yani oturum yöneticisi kişiye denirmiş.

Bunun en güzeli oturum yöneticisi ya da program yöneticisi olamaz mı ? Olur hem de bal gibi olur.

Neden bu heves ? Arı ve duru anamızın ak sütü gibi temiz Türkçemiz dururken söylemi zor, yazılımı zor, anlamı zbir yığın el oğlu sözcüğünü dilimize sokmaya çalışırız.

Daha bir sürü var. Kültürümüzde yer edinmiş, türkülere konu olmuş bir dolu meslek sahiplerinin adını değiştiririz. Kime yaranmak için yapıyoruz bunları ?

Berberlik bir meslektir. Türkülerimizde yer alır. Kültürümüzün bir parçasıdır. Bir sürü berber türküsü vardır kültürümüz içinde. Yazılması zbir şeyle değiştiririz berber sözcüğünü. Kuaför...

Lokanta, daha öncesi aşevi yerine restorant. İnanın hem yazarken zorlanıyorum hem de sözcüğü kullanırken. Daha da var kahvehanenin adı kafe, sunucunun adı enkırmen, giyim satıcılarının adı butik.

Bundan bir süre önceydi. Kültür Sarayı'nda tarıma dayalı bir sunum vardı. İlçeler ve beldeler belediye başkanları, çiftçiler katılıyordu. İl yöneticileri de vardı. Oturumu Ankara'dan gelenlerden biri yönetiyordu. Prof. hocalar da vardı oturuma katılan.

Söz alanların bir çoğu hep inovasyon sözcüğünü kullandılar. Ben de anlamadım sözün karşılığını. Söz aldım ve sordum beyler bu inovasyon ne demektir diye.

Açıkladılar. Yenilenmek, yenilemek demekmiş.

Ben de öyle söyleseniz biz daha iyi anlarız ya bunu dedim. Salon alkışla beni destekledi.

Demek ki toplum bazı şeylere içinden tepkili.

O kendine görelik istiyor. Anlayacağı dil istiyor. Doğrusu da odur. Adam bir şey anlatacak değişik bulduğu bir şey için "entresan" diyor. Söylem yanlış. Doğrusu "entrensan" buna ne gerek var ? İlginç de gitsin.

Anlamını bilmediğim, yazılımını, söylemini bilmediğim sözü ne yazarım ne de kullanırım. Türkçesi varsa başka bir arayışa girmem.

Nedense bu ülkede bir yabancı dil hayranlığı vardır. Osmanlı dönemi altı yüz yılı Arap ve Fars fosullamaları ile gününü geçirmiş. Gariban Türkçe altı yüz yıl yalnız halk ozanlarının saz teline eşlik etmiş.

Ömer Seyfettin Yunanistan'da yedek subaylığını yaparken bakıyAnadolu'dan gelen Anadolu çocukları askerler Trablusgarp yerine Garptarblusu, mülazımı evvel yerine evvel mülazımı diyorlar.

Ömer Seyfettin'in dikkatini çekiyor. Ondan sonra Ali Canip Yöntem ve bazı arkadaşları ile 1911 yılında Genç Kalemler Dergisini çıkararak, Türkçeye dönüş yapıyorlar. Ömer Seyfettin'in bütün eserleri hiç sıkıntı çekmeden okunur. Çünkü arı bir Türkçeyle yazılmıştır.

Ne bulduksa şu Arap'tan dilini dilimizden, yüzünü aynamızdan bir türlü uzaklaştıramadık.

Ben tarih boyu Arap'ın Türk dostluğunu hiç görmedim. Gerçekçi kalemlerden de hiç okumadım.

Dünün İngiliz uşağı Araplar, bugün de Amerikan doyurması olarak karşımızdadırlar.

Biz Filistin için can verip kan dökmeye kalkerken, zamanın Filistin Lideri Yaser Arafat Kıbrıs'taki askerimiz için "işgaldusu" dedi. Suriye yıllarca Abdullah Öcalan'ı besledi. Diğer Arap ülkeleri de benzer şeyler yaptılar. Mekke savunmasının kahramanı Fahrettin Paşa'nın askerleriyle beraber çekirge yemesine neden oldular.

Bugünün Suudi Arabistan'ı terör örgütlerini PKK'ya yardıma çağırıyor. Geçmişini karıştırırsak daha benzerleri çok.

Günümüze bakın. Milli Eğitim, bakanlığın adı. Müfettişlerin adı "maarif müfettişleri" illa bir Arap sokuşturması olacak. Daha çok var irdelenecek konu.

Ne Arap'ın ne Acem'in ne de Avrupalının diline ya da sözüne benim ihtiyacım yok.

Benim dilim bana yetiyor. Türkçe Ural-Altay dillerinden eklemli dillerden ve üç tane alfabe geçirmiş, grameri olan bir dildir. Sözlüğünde 150 binin üzerinde kelimesi vardır.

Dilimize sahip çıkalım, onu koruyalım, onu geliştirelim.

Arap sevdalıları benim Arap'la yalnız din birliğim var.

Arap'ta pislik, kirlilik, oynaklık, ikiyüzlülük var. Bende temizlik, dürüstlük, mertlik ve gerçek Müslümanlık var.

Unutmayalım aklın yolu cumhuriyetten geçer. Bırakın da müfettişlerin adı yine milli eğitim müfettişleri olsun. Maarif bir kalaysa, onunla önce kafalarınızı temizleyin, ilimle parlatın.