4 Kasımda yine kutlayacağız öğretmenler gününü. Hem de olmayan öğretmenin gününü.

Öğretmenlik meslektir, kutsal sayılabilecek bir meslek. Meyve yetiştiren, sebze yetiştiren, hayvan yetiştiren ve buna benzer meslekler vardır. Ama dünyada insan yetiştiren, insanı şekillendiren tek meslek öğretmenliktir.

Birçok ülke bu değeri anlamış, öğretmenine hem maddi hem manevi yönden değer vermiştir. Bizde Atatürk'ten sonra öğretmen gerçek yerini bulamamıştır.

Ancak çabalar olmuştur. Köy enstitüleri, öğretmen okulları, yüksek öğretmen okulları (üç aylık, iki yıllık gibi politik uyduruklu olmayan), eğitim enstitüleri, sonradan eğitim fakülteleri açılmış.

Bu okullar, gerçekten de öğretmen yetiştiriyorlardı. O günün öğretmeninin parolası vatan, işareti millet, hedefi cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri idi.

Öğretmen, okulundan yetişiyordu. Okulunu bitiren görevine hemen atanıyordu. Öğretmenlik meslekse bunun okulu olur. Her meslek sahibi, okulundan yetişir. Hani nerede okulundan yetişen öğretmenler, okulu mu var öğretmenliğin ?

Bu işin tek kalem okulu olur. 1739 sayılı kanuna göre öğretmen yüksekokul mezunu olmak zorundadır.

Öyleyse açarsın liseden sonra 4 yıllık öğretmen okullarını, pedagojik formasyonunu tamamlamış olarak öğretmen yetiştirir, atamasını yaparsın. Öğretmen okullarına ihtiyacın kadar öğrenci alırsın. Mezun ettiklerini de hemen görevi başına salarsın. Bugün olduğu gibi öğretmenini kuyrukta çürütmezsin.

Sözlü sınav diye yani "mülakat" kandırmalarıyla yandaş kokulu !.. öğretmenden diğerine sıra gelebilirse. Bu da yetmiy"korkulu" sözleşmeli öğretmen. Sözleşmeyle öğretmen al "eğer benim düşüncem doğrultusundan çıkarsan sözleşmeni yok sayarım ha" bu tehditle bu adama öğretmenlik yaptır. Beyler oynadığınız öğretmenlik değil, ülkenin kaderi. Öğretmenliğin sözleşmelisi, geçicisi olmaz. Öğretmenliğin okulu olur, okulunu bitirir görevine başlar.

Hele şu sendikalar... Öğretmenliği şu halde görünce hiç yüzünüz kızarmıymu ? İçiniz sızlamıymu ? Çıkar yarışını bırakıp, politik yalakalıktan uzaklaşıp, bir araya gelip, ülke çıkarı için bütünleşip, yalnız öğretmenlik için "tek ses" olamaz mısınız ?

Okulunu bitirip yıllardır atama için çırpınan, geleceği kararmış gençlerin feryatlarından size düşen hiçbir pay yok mu ? Unutmayın o çocuklar bizim çocuklarımız. Gözleri politikacının gözünde, kulağı politikacının iki dudağı arasında.

Ya sen ne yapıyorsun sendikacı bey ? Seni, bir gün okulunu bitirip de yok kadrosuzluk, yok parasızlık savunmaları ile çürüten atanmamış öğretmenlerin yanında, onun için bir yürüyüş, protesto, etkili olacak bir tepki içinde göremedik.

24 Kasım günü en üst perdeden nutuklar dinleriz. Öğretmenlik Tanrı mesleği olur, öğretmen en kıymetli varlık olur, ülke her şeyini onlara borçlu olur. Hadi canım sen de. "Umut fakirin ekmeği ye memet ye"

Ve diyorum ki açın öğretmen okullarını, atayın şu kuyrukta bekleyen öğretmenleri. Suriyeli gardaşlarınıza harcadığınızın 10'da 1'i yeter onlara.

Bu onlara günlerinin bir armağanı olsun. Onlar da günlerinin bir gününü görsün.

Madden yok olsan da, isim olarak sana saygı duyuyorum. Günün kutlu olsun sevgili öğretmenim.