Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı oldu. Öncelikle hayırlı olmasını dileriz. Türkiye’nin yaşadığı sorunlara çözüm üretecek her iradenin halkın karşısına çıkaracağı adaylar önemlidir; Kılıçdaroğlu da bu anlamda adaylığını ilan ederek ateşten gömleği giydi. Kendisine başarılar dileriz.

Öte yandan Millet İttifakı’nın bileşeni partilerin bugüne kadar yaklaşık 1,5 yıldır müteakip defalar bir araya geldiklerini biliyoruz. Her toplantılarından sonra açıkladıkları bildirilere göz attığımızda PKK ve FETÖ hakkında hiçbir izin ve işaretin olmadığını üzülerek görmekteyiz. Seçimlerde başarılı oldukları takdirde PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadeleyi nasıl yapacaklarına dair hiçbir bulgu ortada yok.

Daha önceki gün Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklandığı mutabakatta yer alan 11 maddenin içerisinde bile bu ayrıntıya yer verilmemişti. Devletin sınır ötesi operasyonlarla terörün belini kırdığı, terörist sayısının dipleri bulduğu bir dönemi yaşıyoruz. FETÖ’nün bürokraside ve orduda temizlendiği bir dönem bu. Böylesi kazanımların korunması ve olası iktidar değişikliğinde de aynı kararlılıkla terör örgütleriyle mücadelenin esas alınması gerekir.

O halde Millet İttifakı’nın gündeminde terörle mücadele neden yok?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin son dönemde HDP ile olan yakınlaşması belki bunun nedeni olarak gösterilebilir. Ama Anadolu’dan oy isterken yanınızda HDP varsa sıkıntıya düşersiniz. Kaldı ki HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, Habertürk’te Fatih Altaylı’nın programına katılarak, “Seçimi ilk turdan bitirelim, Kılıçdaroğlu’nu görüşmeye bekliyoruz.” dedi. Görünen ve beklenen o ki elbette Kılıçdaroğlu, HDP’siz bir seçim sürecini aklından geçirmiyor; HDP ile birlikte çalışmalarını sürdürecek ve sonuç almaya çalışacak.

Anadolu’daki muhafazakâr-milliyetçi taban buna ne diyecek seçim sonuçlarına bakınca öğreneceğiz.

Diğer yandan Türkiye, büyük bir felaketle mücadelesini sürdürüyor. “Asrın Felaketi” olarak adlandırılan büyük depremin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Devlet-millet işbirliğiyle ortaya güzel şeyler çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Millet İttifakı’nın paydaşlarının Cumhurbaşkanı adaylarıyla birlikte deprem bölgesine süratle gitmeleri gerekiyor. Orada da yurttaşlara “güven” aşılamaları ve insanlara içeriği dolu umut vaat etmeleri şart. Yoksa tıpkı terörle mücadeledeki eksik yanları gibi bu toplumsal travmada da sınıfta kalacaklar.

Özetle Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi çok zor. Türkiye’yi 3 büyük şehirden ve doğudaki birkaç HDP ağırlıklı kentlerden ibaret saymak kendilerini büyük sıkıntılara sokacak. Oysa bu ülkenin “Anadolu irfanı” diye adlandırdığımız ve içeriğinde vazgeçilmez değerleri barındıran kültürel kazanımlarını iyi okumaları gerekirdi. Tokat, Amasya, Çorum, Sivas, Kayseri ve Konya gibi illerde yaşayanların ne düşündüklerini bilmek ve anlamak çok zor değildi.

Aslında sormak gerek:

“Herkesle kucaklaşacağız” derken çoğu FETÖ ve PKK soruşturmalarından mahkûm olmuş KHK’lılarla kucaklaşmadan mı bahsediyorsunuz? Nerede mütedeyyin-dindar-milliyetçi-Atatürkçü insanlar? Teröre evlatlarını vermiş anne babalar,15 Temmuz şehitleri ve Türk Milliyetçileri için neden bir “kucaklaşma” çağrınız yok?

Yani demem o ki “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen Selahattin Demirtaş’ın partisiyle toplumu kucaklayamayacağınızı bilmeniz gerekirdi…

Dolayısıyla siyaseti belli bir zümre ve ırk üzerinden okumaya çalışmanın sonu hüsrandır. Tarih, bunun örnekleriyle dolu.

Bir gün bu örnekleri de yazalım da içimizde kalmasın…