Türkiye toplumu siyasallaşmış bir şekle büründüğünden bu yana birçok şey de kendiliğinden değişti. Seçimlere katılma oranı yüzde 80’leri aşan Türkiye’de halkın yegâne gündemi de siyaset olunca, siyasallaşmış toplumun asgari müştereklerde buluşması giderek azaldı, ‘hoşgörü’ yerini bazen seviyenin dibe vurduğu tartışmalara bıraktı. Oysa bu ülkede bir zamanlar televizyonda bir masanın etrafında dünya görüşleri taban tabana zıt liderler bir araya gelerek Türkiye’nin meselelerini konuşabiliyorlardı.

Doğu Perinçek, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan gibi isimlerin katıldığı bu tartışma programlarını bugün hala izlerim internette. Düşünsenize birbirlerini eleştiren, ama eleştirirken saygıda kusur etmeyen, naif reflekslerle izlemeye doyumu olmayan bir siyasal tartışma izliyorsunuz… Hepsi kendi siyasal yaşamında başarılı olmuş, bu topluma iz bırakmış efsane isimler; ama bir masa etrafında uygar ve elit bir görüntüyle tartışıyorlar.

Ne zamanki toplum kutuplaştı, bu görüntüler de mazi oldu. Bir daha hiçbir lideri bir masa etrafında televizyonlarda uygarca tartışırken göremedik. Masa etrafında toplananlar oldu evet; ama onlar da ‘cepheleşmiş’ bir siyasetin aktörleri olarak kaldılar. Gerek siyasi iktidar, gerekse de muhalefet partileri kutuplaşmanın önünü açacak eylem ve söylemlerden kaçınmadılar; toplum gerildikçe gerildi ve ‘gereğinden çok fazla’ siyasallaştı.

Dolayısıyla, siyasallaşmanın değirmenine su taşımayan politikacıları arar olduk…

Yerel siyasette bu konuda her yerde örnek gösterdiğim Fatih Demirkol, çizgisini hiç terk etmeden politik yolculuğuna devam ediyor. Demirkol gerek MHP İl Başkanlığı’ndayken, gerekse de İyi Parti’nin kuruluş sürecinden bugünlere gelen siyasal yolculuğunda yalnız dünya görüşünden değil, ahlaki değerlerinden de bir milim sapmadı. Uzlaşmacı, serinkanlı ve her kesime hitap eden tarafıyla “örnek politikacı” profilini taşıdı, taşıyor da.

Ve şimdi de Fatih Demirkol, 6 Şubat 2023’te Türkiye'yi yasa boğan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler vesilesiyle sahada ve bütün mesaisini depremzedelere harcıyor. Siyasetin derin dehlizlerinde kimileri milletvekilli adayı olmak için kulisler yaparken, o Tokat’taki il ve ilçe başkanlarıyla depremzede aileleri ziyaret ediyor, gıda ile ilaç yardımında bulunuyor. Bu örnek davranışın elbette bir siyasal karşılığı olacaktır ama o, bunun derdinde ya da hesabında değil. Yine her zamanki gibi elini taşın altına sokmuş ve sadece büyük bir manevi çöküntü içerisindeki depremzedeler için bir şeyler yapmanın telaşında.

Depremzedelere gıda ve ilaç yardımında bulunan Demirkol, “Bütün gücümüzle depremzede kardeşlerimizin yanında olacağız. Milletimizin yaralarını sarmak için elimizden geleni yapacağız. Şartlar ne olursa olsun depremzede kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bütün varlığımızla yanlarında olmaya devam edeceğiz. Türk milleti olarak yaşadığımız acıyı tarif etmek mümkün değil, ama milletimizle birlikte yaralarımız saracağız. Bu zorlu süreci de birlikte aşacağız” diyor.

Demirkol’un Tokat’ta toplumun bütün siyasi kesimlerince sevilmesi belki de bu merhametinden kaynaklanıyor. Meselelere “insan” odaklı bakması ve çözüm üretmesi akıllardaki Fatih Demirkol imgesinin temelini oluşturuyor. Demirkol, “uzlaşmayı, uygarca tartışmayı ve siyaset nedeniyle kimseyi kırmamayı” şiar edinen bir tarafı temsil ediyor. İşte bu yönüyle de Türk siyasetinin “aranan, özlenen ve beklenen” aktörleri arasında yerini sağlamlaştırıyor.

Deprem bölgesindeki çalışmalarını izlediğim Fatih Demirkol’un bir kez daha beni haklı çıkardığını görmekten mutluyum ve gelecek adına da umutluyum.

Çünkü Demirkol bu toprakların çocuğudur. Ve iyi bilir ki bu dünyada kalıcı olan sadece, ama sadece iyi insan olmak ve iyilik yapmaktır.

Teşekkürler Fatih Demirkol…