Sağlıkçılarımızı sokaklarda görüyoruz son günlerde. Sağlıkçılarımız ülkemizin daha doğrusu insanlığın güç direği, insan yaşatma ögesidir.

'Hipokrat Yemini' ile göreve başlarlar ve o yemin üzerine görev yapar hekimlerimiz.

Geceleri gündüzleri yoktur. Zaman sınırlaması olmaz onlar için. Her zaman her yerde görevleri başındadırlar.

Son pandemi olayında gördük onları. Can verdiler can kurtarmak için.

Hekimlerimiz en uzun ve en ağır okul yaşamından sonra görev alırlar insan sağlığı hizmetinde.

Ama karşılığını alıyorlar mı? Hayır! 3 gün milletvekilliği yapanlar dolu dolu emeklilik maaşı alırlarken hekimlerimiz döner sermaye çarkına bağlanıyorlar.

Neresinden bakarsak bakalım sağlık personelimiz hak ettiğini alamamaktadırlar ülkemizde.

Son günlerde bir yasadan ya da verilecek bir haktan söz edildi. Burada sağlıkçılar arasında ayrım yapıldı.

Sağlıkçılarımızın bir bölümü de haklarını aramak için sokağa döküldü.

Son pandemi olayı bize gösterdi ki sağlıkçılarımız görevlerini yerine getirmek için canlarınıtaya koyuyorlar.

Öyle de yaptılar. Hastasını kurtarmak için bile bile bulaşının üzerine gittiler.

Çok can kaybı verdiler görevleri uğruna.

Bu denli görev sorumluluğunu yüklenenlere de devletin eşit ölçüde bakması gerekir.

Sağlık personeli, uzman hekim, ebe, hemşire, sağlık memuru, sağlık teknisyeni, müstahdem kim varsa hepsi iyi olan her şeye layıktır. Onların bize baktığı gibi bakmalıyız onlara.

Unutmayalım onlara hepimiz muhtacız. Onlar görevlerini yapıyorlar. Biz de onlara olan görevlerimizi yapalım. Onları üzmeyelim.

Onları sokağa dökmek yakışmıysosyal devlete. Suriyeliye verdiğimizden eccük kırpıntı yaparsak sağlıkçılarımızı hoşnut etmiş oluruz.