Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine 11 gün kaldı. Meydanlar dolup dolup boşalıyor.

21 yılın sonunda iktidarın çok yorgun düştüğü, yeni hiçbir projenin halkın beklentilerine cevap verir durumda olmadığı görülüyor.

İktidar kolaycılığa kaçıyor, iftira ediyor, çoğu kez gerçekler sapıtılıyor, tehdit, baskı, yıldırma tercih ediliyor. Ayrıca inançlarımız istismar ediliyor.

Dinimizi, günahına aldırmadan koltuk hırsı için kullananlar yüce dinimize de zarar veriyor. Herkes her şeyi bugün yaşanmış gibi hatırlıyor.

Oslo’da PKK ile görüşülen, Habur’da PKK’lıları, çadır mahkemeleri kurarak kabul edenler, çözüm sürecinde şehirlerin cadde ve sokaklarını PKK’ya teslim edenler, Devlet daireleri kapısında T.C.’leri kaldıranlar, Andımızı kaldıranlar ve Dolmabahçe’de mutabakat zaptı imzalayanlar, siyasi çıkarları için İstanbul seçimlerinde bebek katilinden mektup getirterek okutup Binali beye yönlendirmeye çalışanlar, Bebek katilinin kardeşini TRT’ye çıkararak koltuklarını korumaya çalışan zihniyetin bugün muhaliflerine iftiralarla, yalanlarla, PKK suçlamasını aklı başında kimse de kabul etmiyor. İftira, yalan dinimizce de günah sayılmıştır.

14 Mayıs’ta seçim yapılmasına karar verenler, bugün meydanları görünce, seçimi adeta darbeyle suçlama zavallılığına düştüler. Demokrasi varsa, seçim varsa, herkes sandığın sonucuna saygı duyacak. Duymuyorum denirse, yönetimin adı demokrasi yıkılmış, ülke başka şekilde yönetilir olmuş demektir.

Sandığa herkes saygılı olmalıdır. Buna da mecburdur.

“Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.”

Sandık sizi 2002’de nasıl getirdiyse yine sandık götürecektir.

İsteseniz de gerçek böyle istemeseniz de.

Koltukların tutkalı eskidi daha yapıştırmıyor.

Sevgi ve saygılarımla…