Otuz yıla yakın süredir gazetemizde yazıyorum.

Genellikle kişileri muhatap alan olumlu veya olumsuz bir yazıyı mecbur kalmadıkça yazmıyorum. Saygıdeğer okuyucularım bunu çok iyi bilirler.

Bugünkü yazım -tarzımı bir kenara koyarak- Aziz Milletimizin tarihini, atalarını rencide eden, adı İSMAİL, soyadı KAHRAMAN olan (hasbel kader verilmiş bir soyadı), bir zamanlar Yüce TBMM’de başkanlık yaptırılmış kişiyle ilgilidir.

Beyinlerince; Cumhuriyetimizle savaşmak sanki onlara görev verilmiş gibi. Kendisi “Şehirlerimizin, düşman işgallerinden kurtuluş günleri çok anlamsız geliyor. Kaldırılmalıdır” diyerek zehrini akıtmaya çalışıyor. Bu düpedüz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına saldırıdır.

Güzel yurdumuzun, İngilizler, Fransızlar, Yunanlar, İtalyanlar, Ruslar tarafından işgal edildiğini, şehirlerimizin yakılıp-yıkıldığını, işgal edilmiş şehirlerimizi kurtarmak için canını vermiş şehit olmuş atalarımızın varlığını inkar etmektir bu. Şühedanın kemiklerini sızlatan, bu vatana, cumhuriyetimize hainlik besleyenleri şiddetle kınıyor, lanetliyorum. Türk tarihine yabancıdırlar. Nereden, nasıl geldikleri bilinmeyen, bu zatların Türk milletine, şehitlerine hakareti, tarihimizi tanımayan, inkar eden zavallıları aziz milletimiz çok iyi tanıyor.

Bu tipler "Kurtuluş savaşını keşke Yunan kazansaydı” diyerek, kendi rezilliğini açıklayanların kafa yapısında olan Türk düşmanlardır. Bu tipleri birileri korusa, konuştursa da utanmazlıklarıyla bu milletin kucağında oturup; sakalını yolmaya çalışan zihniyettir.

Haram olsun, zehir, zıkkım olsun Cumhuriyetimizin verdiği nimetlerden yararlanıp kuklalık, maşalık görevi görenlere. Yazıklar olsun bu pervasızlıkları üç günlük koltukları için sineye çekmeye mecbur bırakılmışlara…

Yine haykırıyoruz;"NE MUTLU TURKUM DİYENE!”

Sevgi ve saygılarımla…