(Gündem Cemalettin Yarkın)

 

Seçim bitti geçim başladı. Geçimi biraz geniş kapsamlı düşünürsek, sadece mutfak olmadığını, daha başka şeyleri de ifade ettiğini anlayabiliriz. Mesela huzurlu, güvenli, konforlu bir yaşam gibi… Seçim bitince, yeni Meclis toplanıp Hükümet de yeniden kurulunca, bütün seçmenler, ister iktidar ister muhalefet yanlısı olsun, yeni bir eklenti içinde olurlar. Vatandaş haklı olarak, seçim süreci boyunca söylenen vaatler, verilen sözler bakalım tutulacak mı diye bekler.

            TBMM, 02 Haziran Cuma günü saat 14.00’de toplanacak ve and içme töreni yapılacak. Eğer bu ant içmenin bir formalite olduğunu sananlar veya bir yasak savma kabilinden sayanlar olursa bunlar büyük bir yanılgı ve azim bir vebal altında kalırlar. Andın metni, Anayasa’nın 81. Maddesiyle düzenlenmiş olup, Milletvekili olmanın ne denli ağır bir sorumluluk taşıdığını da belirlemiştir. Andiçmenin çok ciddi bir yönü de, andına sadık kalabilmektir.

            Burada bir anımı nakletmek isterim. Çocukken babamdan dinlemiştim. Rahmetli Babam bir şahitlik için Mahkemeye çağrılır, duruşma başlar, usulen şahidin doğru söyleyeceğine dair yemin etmesi istenir. Babam şöyle der: Hakim Bey, bundan 20 yıl evvel askerlik yemininde doğruluktan ayrılmayacağıma dair söz vermiştim, içtiğim anda, yemine daima sadık kaldım. Bu sözler karşısında Hakim, Babamı takdir ederek “tamam” der.

            Milletvekili andında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri ve demokrasinin vazgeçilmez kuralları dahil, vatanımızın bölünmez bütünlüğü, hukukun üstünlüğü ve büyük Türk Milleti kavramına dair özlü bir ifade var. Milletvekili ant içmekle toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacaklarına dair de söz vermiş olacaklar.

            Yeniden seçilen Cumhurbaşkanı da ve bugünkü sisteme göre atayacağı Bakanlar da Anayasamıza göre andiçerek göreve başlayacaklar.

            Yazımızın başında “seçim ve geçim” demiştik ya, geçim meselesi günümüzde dünyada geniş kapsamlıdır. Şöyle ki, geçim denilince mutfak ve diğer zaruri giderlerin dışında, sağlık, eğitim ve kültür ihtiyaçlarını da istenen şekilde karşılayabilen bir yaşam kalitesini ifade ediyor. Buna “toplam yaşam kalitesi” deniliyor ve bu açıdan uluslar arası derecelendirmeler yapılıyor.

             Seçim ve geçime bu açıdan da bakılınca, milletin oyunu alabilmek için yığın yığın verilen sözler, pırıltılı vaatler ve nihayet içilen antlar karşısında, millete geçim ve yaşam kalitemizin de pembe ufuklara doğru kanatlanıp uçacağına hayal edebiliriz.