TÜSİAD’ın Başkanı, Kayseri toplantısında bir gerçeği dile getiriyor. “Suriyelilerin (sığınmacıların) ülkemizde kalmalarının birçok zararları görülmektedir. Ayrıca ülkemizin demografik yapısına da tehlike arz etmektedir.” Kitabın ortasında dürüştçe açıklamalardır.

Hani bir Bakan vardı. “Suriyelilerin gitmesini iş adamları istemiyor.” demişti.

Türk insanı, Türk genci işsiz, işsizlik oranları % 15’lere yakın. Kahvehane köşelerinde, çoğu da parasızlıktan evlerde mahkum günü yaşıyor.

Asgari ücretin yarısına, daha da düşüğüne sığınmacıyı çalıştıran yandaş, candaş iş adamlarının işine geliyor sığınmacılar, kayıt yok, prim ödeme yok, vergi yok. Aylık da asgarinin yarısı kadar. Sen para kazanacaksın, milletin kendisi, genci fakru zaruriyet içinde yaşayacak. Yok öyle yağma. Yandaş iş adamları bu ihanetin daniskasıdır.

Suudi Arabistan’dan gelirler İstanbul’un göbeğinde gazeteciyi öldürürler. Tavır gösterilmez, ziyaretlere gidilirse, hatta borç yardımı istenirse.

Ankara’nın merkezinde 5 Afganlıyı hunharca öldürüp elini kolunu sallayarak Afganistan’a rahatça kaçabiliyorsa, kaçtıktan sonra uyanılabiliyorsa.

İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde 6 vatandaşımız canından ediliyor, 80 civarında yaralımız oluyorsa. Bombayı patlatanın ülkemize kaçak girdiği, bir fabrikada kaçak olarak çalışmasına göz yumulmuş, sonra da bomba patlatılmış, insanımız canından olmuşsa, bizi yönettiğini ifade edenler ne yaparlar, görevleri nelerdir? Bu kadar zafiyet, takipsizlik kötü yönetimin getirisidir.

Ülkemiz yabancıların, teröristlerin rahatça girip çıktıkları ülke asla olmamalıdır.

Sınırlarımız, can ve mal güvenliğimiz böylesine rahat ortamda korunamaz.

Herkes görevini bilecek ve yapacak.

Hamaset çözüm de çare de değildir.

Sevgi ve saygılarımla.