2021... Sana asla güle güle diyemiyorum. Demek de istemiyorum zaten. Yalan değil, geri dönebilir mi diye de acabalarım aklımı zorlayıp duruygünlerdir. O yüzden düşündüklerimi yazmayı biraz öteledim. Lakin kalemim beni yüreklendirdi.

"Anlamak masraflı iştir, emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kafidir..." diyen büyük usta Sezai Karakoç bence sana yakışan bu olguları çok güzel ve özel tarif etmiş.

Seni ne umutlarla karşılamıştık. Dünya insanlığının dağlar kadar yüce, okyanuslar kadar engin beklentileri vardı senden. Sağlık, esenlik, hoşgörü, kardeşlik ve barış tüm insanlığıntak sesleriydi. Ama sen ilk günden bu yana bu seslere kulak tıkadın ve hiç anlamak istemedin bu seslerin özünü. Belli ki masraflı iş, emek isteyen iş bunlar dedin. Görmezden, duymazdan gelerek şaşkın ve suskun üç maymunu oynadın hep. Kendini gelecekteki umutları yok etmek için programlamıştın adeta. Olumsuzlukların, acıların, çığlıkların davetiyesi olmaktan hiç çekinmedin.

Sevginin, saygının, dostluğun kısaca insani değerlerin genleriyle oynayıp, barışın da ana kodlarını erozyona uğratarak olumlu hiçbir şeyi beceremedin. Bu beceriksizliğin ülkelerin, milletlerin değer yargılarını o denli etkiledi ki toplumlarda sistematik sorunlar baş gösterdi. Dostluk ve arkadaşlıklardaki güven duyguları, paylaşımcılık, sevgi, saygı gibi değerler avuçlarımızdan kayıp giderken sen yine seyrettin.

Hani külüne muhtaç olduğumuz komşular vardı ya onlar da artık değil külünü günahını bile paylaşmaz oldular. Çünkü seninle birlikte samimiyette tükenmişti.

Bilimin, bilimselliğin çaresiz kaldığı bir zaman dilimine taşıdın insanlığı. Yine senin mucidi olduğun bir zerre ile insanları evlerine kilitleyerek cezanın en ölümcülünü yaşattın.

Anlayamadın bizi 2021 bir türlü anlayamadın. Öyle ki yapıcı, onarıcı, üretici, paylaşımcı sohbetlerimizi de yok ettin. Böylelikle de gülmeyi unutan toplumlar oluştururken, güncel güzellikleri gelecek günlere taşıyamadın. Daha neler yapmadın ki...

Mevlana'mızın ışığı hoşgörüye de taktın sen. Kavgacı, sabırsız, art niyetli, öfke yüklü insanlar oluşturdun öbek öbek. Bu insanlar siyasi arenalar dahil öfke imal ettiler her ülkede. "Çarelerinin tükenmez" olduğuna inandığımız demokrasinin ulvi yapısına bile ipotek koymaya kalkıştılar ve çok canların acıdığına şahit olduk.

Oysa senden güzellikler beklemiştik. Yeni ufuklara koşarken bilimin, ilimin ışığında insani değerlerle donanımlı bir yaşam hayal etmiştik. Olmadı 2021. Hiç olmadı. Senden şikayetim çok. Dünyamızı acılarla, savaş ve zulümle yaşanmaz yapanlara görmezden geldin. Öyle ki, yeryüzünün en yaşanılır, en güzel coğrafyasına sahip benim ülkemi de ateş çemberi içine alarak sıkıntılara soktun.

Daha ne mi yaptın 2021? Dört mevsim, 12 ay kavga ettin evrenle. Yeryüzünü altından üstüne, topraklardan yıldızlara, ırmaklardan, göllere, denizlere kadar kirlenmesine seyirci kalırken, doğanın gazabıyla da hiç akıllanmadın.

Eğitim alanında da sınıfta kaldın. Kafalarını karma karışık yaptığın, öğretmenini, okulunu tanımadan üst sınıfa geçen kadersiz bir kuşak oluşturdun. Vebalin çok yüklü gidiyorsun ona göre. Sana kırgın ve kızgınım 2021. Zira arkanda enkaz dolu bir dünya bıraktın. O yüzdendir ki gitmen insanlık için büyük ödül olacak kanısındayım.

Ve gel bakalım yeni yıl...

"Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için" diyerek evrene sevgi ve hoşgörü öğütleyen Anadolu'nun sesi Yunus Emre'ye, "incinsen de incitme" diyen Hacı Bektaşi Veli'ye ve onlarca güzel insanların sesine kulak vererek, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; "Yurtta barış, cihan da barış" özlü sözünün kıtalar arası taşıyıcısı olarak dünyamıza ve ülkeme güzellikler getirmen tek dileğimdir.

Hoş geldin 2022... Haydi gel bakalım...

ESEN KALIN