KOMİSYONCU HASAN YORULMAZ VE HACI HÜSEYİN PEKDEMİR

Bir müddet ara verdiğimiz yazı serimize 10.bölümümüzle devam ediyoruz. Biz bu yazımızın başlangıcında Nisan ayında Ankara’da başarılı bir kalp ameliyatı geçirerek sağlığına kavuşan Mehmet Yorulmaz hocamıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Komisyoncu Hasan Yorulmaz’ın evlatlarından Mehmet Yorulmaz, kalem arkadaşım Salih Bilgilioğlu ve Salih Beneklioğlu ile beraber Tokat Öğretmen Evi’nde 16 Mart 2022’de yaptığımız görüşmemiz.

 Mehmet Yorulmaz,1960 Tokat doğumlu. İlkokulu GOP ve İbn-i Kemal İlkokulu’nda, ortaokulu Tokat Atatürk Ortaokulu’nda, liseyi GOP Lisesi’nde tamamladı. 1980 yılında Samsun Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden mezun olduktan sonra lisans tamamladı. Milli Eğitimin değişik kademelerinde ve bir özel okulda -Çanakkale, Yozgat ve Tokat- öğretmen ve yönetici olarak görev yaptıktan sonra 2020 yılında emekli oldu.

Komisyoncu Hasan Yorulmaz ( 1934-2019) Tokat doğumlu. Babası Ahmet Efendi, annesi Hafize Hanım’dır. İlkokulu Gazi Osman Paşa İlkokulu’nda (Halk arasında Hapan Mektebi olarak bilinen Sulusokak, Kolordu civarında iki katlı ahşap bir ev) tamamladı. O dönemin özellikle 2.Dünya Savaşı’nın ülkemizde de görülen sıkıntı ve yoklukları o aileyi de etkilemiştir. İlkokul öğretmeni başarılı gördüğü için onu okutmak istemiş ama babası geçim kaygısı yüzünden –eve faydası olur diye- razı olmamıştır.

Biz Komisyoncu Hasan Yorulmaz’ı büyük oğlu Mehmet Yorulmaz’dan dinleyelim:

“Babam henüz dört yaşında iken dedem felç olup yatağa düşmüş. Dolayısıyla evin geçimi amcalarım Fahri, Hacı Halil, Selahattin ve babam olmak üzere dört kardeşin üzerinde kalmış.

Akrabalarının ve büyüklerinin tavsiyesi üzerine o zaman Tokat’ta iyi gelir getiren mesleklerden biri olan dabakçılıkta karar kılarak  dabakçının yanında çırak olarak  çalışmaya başlamış. Ayrıca daha sonraki yıllarda Dabakhane çevresinde bakkal dükkânı açarak bir müddet çalıştırmış. Askerliğini 1955-1956 yılları arasında Sivas’ta yapmış, terhisten sonra dabakçılığı bırakarak Taşhan’a gelmiş ve komisyonculuğa adım atmış.

 1958 yılında Huriye Hanımla evlenmiş. Bu mutlu yuvadan iki erkek bendenizle (1960) , Mustafa (1965) ve bir de kız kardeşim Ayşe (1977) doğmuş.

Babam Taşhan’da Hacı Hüseyin  Pekdemir’ le de uzun yıllar-yirmi beş yıla yakın, Yeni Hal’de de devam eden - ortaklık yaptı. 1971 yılından sonra Taşhan’dan kapatılınca bütün komisyoncular Yenihal’e  taşındılar. Burada 5 komisyoncu-Rahmi Alhan, Hacı Hüseyin Pekdemir, Mehmet Göktaş ve Hüseyin Türk kendi aralarında çok uzun sürmese de bir şirket kurup ticari açıdan büyük deneyim kazandılar. Yeni Hal’de iken Rahmi Alhan ile de ortak komisyonculuk yaptılar. Babam 1974 yılında ailecek –ortağı Hacı Hüseyin Pekdemir ailesinin de dâhil olduğu-hac vazifesini de yerine getirdi. Komisyonculuğu ise “artık yoruldum, dinlenmek istiyorum “ diyerek vefatından 15 yıl öncesi bıraktı.

Yeni halde birlikte mesai yaptığımız Salih Bilgilioğlu arkadaşım bana  “Sen halin akvaryumunda büyüdün “Derdi. Taşhan yıllarında babam beni bazen yanında götürürdü ama çocuktum henüz . Bu yüzden oradaki işleyişi fazla hatırlamıyorum. Daha çok 1971’de taşınılan Yeni halde yaz tatillerinde babama yardımcı olmaya çalıştım. Yetişmem ve yapım gereği olacak babam da beni dükkândan fazla dışarı çıkarmazdı. Bu yüzden oldukça rahat büyüdüm.

Bir yaz tatilinde de Ticaret Lisesi bünyesinde açılan 12 parmak daktilo kursuna gidip daktiloda seri yazmayı öğrendim. Babam kurs bitiminde hâlâ özenle sakladığım hediye bir daktilo aldı. Bilgisayarlar çıkınca hızlı yazı yazma açısından o kursun ve boş zamanlarımda sık sık yazı yazarak geliştirdiğim daktilo yeteneğimin çok faydasını gördüm. Taşhan’daki komşularımız babama :“Oğlun kâtip olacak Hasan Efendi” diye takılırlardı. O, diğer esnaflar gibi bu tür şakalara kızmaz olgunlukla karşılardı. İş bitiminde konu koşu toplanır hazırlanan bir semaver etrafında güzel sohbet ederlerdi.

Babam ortaklarıyla beraber hemen her yıl şehir içinden ve yakın köylerde bahçe yüzü kiralardı. O zaman bu kârlı bir işti. Çünkü müstahsilde hazır parayı cebine koyuyordu. Bir yıl yine Bedford marka kamyonumuzun karşılığında elma bahçesi yüzü almışlardı ama o yıl beklenmedik bir şekilde elmaları dolu vurunca –sigorta olayı da o zaman fazla yaygın olmadığından-kamyon da elimizden gitti. Taşhan’da hemen her komisyoncunun işi oldukça iyiydi. Şehrin ekonomisine katkısı fazlaydı. Üreticinin, at arabacısından, hamalına, nakliyatçısının eline sıcak para geçiyordu. Biz müstahsilden aldığımız sebze ve meyvelerle hem iç piyasaya hitap eder hem de Sivas, Erzurum, Kayseri ve Diyarbakır’a hemen her gün mal yapar gönderirdik.

HACI HÜSEYİN PEKDEMİR (HAYRETTİN’İN HACI)

Hacı Hüseyin Pekdemir (1928-2009) Tokat’ta doğdu. Annesi Hatice Hanım, babası Hayrettin Efendi’dir. O yılların sıkıntıları içinde ilkokulu bitirmeden ikinci sınıfından ayrılmıştır.  Askerliğini Eskişehir’de yapmıştır.1952 yılında Müşerref Hanım’la evlenmiş, bu mutlu yuvadan 1 erkek Mustafa (1952-1995) 3 kız evladı Hatice, Hadiye, Sadiye  (Hadiye ve Sadiye ikizler)  doğmuştur.

 Erkek evladı Mustafa Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Almanca Bölümünde başladığı yükseköğrenimini Ankara Gazi Üniversitesinde tamamladı. Mezuniyetinden sonra bir müddet öğretmenlik yaptı ve daha sonra bu görevinden ayrılarak ticari hayata atıldı.1995 yılında 9 Mayıs günü kurban bayramı arifesinde oğlu Murat ile Tokat’ta Aratların Akaryakıt İstasyonu patlamasında hayatını kaybetti.

Hacı Hüseyin Pekdemir Taşhan’a başlamadan önce askere gidinceye kadar dayısı Leblebici Ahmet Albayrak’ın yanında çalışmıştır. Ticari hayata önce pazarlarda sebzecilik yaparak başlamış, Artova, Turhal, Pazar gibi yakın ilçelerin pazarlarına gitmiştir. Sonra Taşhan’dan bir dükkân kiralayarak ortak da bulup komisyonculuğa başlamıştır. Daha sonraki yıllarda ise Taşhan komisyoncularından Hasan Yorulmaz’la anlaşarak ortak olmuştur.

Komisyonculuğu 1984 yılında Yeni Halde iken bırakarak oğlu Mustafa’ya devretmiş, o da 1990-91 yıllarına kadar devam ettirmiştir.

Bize babası ile ilgili bilgi veren ve fotoğraf ileten kızlarından Sadiye Hanım kısa da olsa şunları aktardı:

“İlkokulu İbn-iKemal İlkokulu’nda, ortaokulu Kız Meslek Lisesi orta bölümünde okudum ancak babam daha ilerisini okumama izin vermedi.45 yılım babamla geçti. O öldüğünde 44 yaşındaydım. Taşhan’daki komisyonculuğa 1964 yılında başlamıştır. Taşhan’ın sayılan, sevilen komisyoncularından biriydi. 20 yılın üzerinde başta Hasan Yorulmaz olmak üzere ortak komisyonculuk yaptı.

Hayatta olan eşi Müşerref Hanımın bir anısı:

“Eşim bir gün heyecanla : “ Müşerref arkadaşlarla Havza’ya günübirlik kaplıcalara gideceğiz. Ben de oraya götüreceğimiz yemek işini üstlendim. Çökelikli katmer yapacaksın” dedi. Zaten mevsim yaz biz de bugünkü otogarın arkasındaki kendi bahçemizdeyiz. Sabahleyin erkenden hemen hamur yoğurup,  saç kurarak hem bize hem de onlara epeyce katmer ve çökelikli yapıp özenle sepete yerleştirdim.

Oradaki işim bitince öğleden sonra şehirdeki evimize geldim. Hüseyin de biraz sonra geldi” Hanım yiyeceklerimiz hazır mı “ Dedi. ”Evet, bahçede sepete koydum gidin alın, afiyet olsun“ Dedim.

Arkadaşları Dursun Ersan, Necati Dolar ve ismini hatırlayamadığım diğer bir arkadaşıyla Havza’ya gidiyorlar. Havuzda yıkandıktan sonra haliyle karınları acıkıyor. Dursun Efendi arabadan sepeti getiriyor. Üzeri temiz bir bezle kapatılmış sepeti açıyor bir bakıyor ki sepette özenle bez torbalara konulup, ağızları bağlanmış sebze tohumları var. Gülerek önce maydanoz tohumunun torbasını açıyor:” Beyler buyurun bunlar katmerlerimiz”, sonra ıspanak tohumunun olduğu torbayı açıyor: “Buyurun beyler bunlar da çökeliklerimiz” Diyor. Eşim şaşkına dönüp haliyle çok bozuluyor. :” Ben bunu Tokat’a gidince hanıma sormam mı “ Diye arkadaşlarına orada hava atıyor ama biraz sonra hepsinde bir kahkaha tufanı kopuyor.

Gece yarısı eve dönen eşim haliyle benim şaka yaptığımı sanıp arkadaşları arasında çok mahcup olduğunu anlatarak beni adeta sorguya çekince onun yanlışlıkla diğer sepeti aldığını anladım. Bu kez de ben başladım gülmeye.

Anlaşılan eşim bir an önce yola çıkmak için ar acele bahçeye gidince hazırladığım çökelikli, katmerlerin olduğu sepet yerine bahçeye ekilmesi için koyduğumuz tohumların sepetini almış. Haliyle de Havza Kaplıcalarında böyle gülünç bir hatıra yaşıyorlar. Tabi bir gün aynı ekibi bahçeye davet edip çökelikli ve katmer yaparak telafi etmeye çalıştık. Havza’daki o günü bir daha dramatize edip gülüştüler. Bunu diğer arkadaşları da hiç unutmadılar. “

Onun yanında hemen her yaz tatili çalışan GOP Lisesi’nden sınıf ve sıra arkadaşım, rahmetli Komisyoncu Necati Dolar’ın oğlu, emekli öğretmen Fatih Dolar’ın düşünceleri:

“Babamın çok yakın arkadaşı idi. Babamın genç yaşta vefatından sonra bana gerçek amcalık yaptı. Bu yüzden ona hep amca diye hitap ederdim. Öyle ki çoğu insan da onu benim gerçek amcam sanırdı.

Benim üzerimde emeği çoktur. İşine bağlı dürüst bir insandı. Bugünkü terminalin arkasında büyük bir bahçesi vardı. Orada sebze ve meyve yetiştirip at arabalarıyla Taşhan’a taşırlardı. Bir ara kamyon da aldı. Şoför İhsan Eltutar ile kamyon ortaklığı yaptılar. Özellikle Erzincan-Erzurum hattına çok mal yapılırdı. Erzurum’da tanınmış komisyonculardan Reşat Temizbeğen’e hemen her gün bir kamyon meyve sebze gönderirdik.

Biz işçilerin mesaisi haliyle akşam saat beşte biterdi. Arkadaşlarla beraber saatin dolmasını beklerken bazen o: “Haydi çocuklar çok yoruldunuz bugün, size bir çay demleyim” Derdi. Anlardık ki dışarıdan mal gelecek, indirilecek. İki saate yakın kamyondaki ürünleri işyerine indirir ondan sonra ayrılırdık. Ancak hakkımızı fazlasıyla verirdi. Allah rahmet eylesin.