KOMİSYONCU MEHMET ALTINSOY ve İSMAİL ÖZDURSUN (KADİFE)

Komisyoncu Mehmet Altınsoy’un oğlu İhsan Altınsoy ile Tokat’ta Bakışlı Köyü’nde 14.01.2022’de Salih Bilgilioğlu ve Burhan Kurddan’ın da hazır bulunduğu görüşme:

1943 Tokat doğumlu olan İhsan Altınsoy, ilkokulu İsmet Paşa İlkokulu ve GOP İlkokulu’nda, liseyi Tokat Sanat Enstitüsü’nde  (Endüstri Meslek Lisesi) tamamladı. 1969 yılında Türkan Hanım ile evlendi. Bu mutlu yuvadan Turgut ve Hatice adını verdikleri iki evlat sahibi oldu.

Tokat’ta zabıta ve mal müdürlüğü görevlerinde bulundu. Tokat DSİ 72.Şube Baş Mühendisliği’nde üç buçuk yıl çalıştı. On beş yıl sağlık teşkilatında görev yaparak aylığını belediyeden aldı.1994 yılında emekli oldu.

Komisyoncu Mehmet Altınsoy 1913 Tokat doğumlu. Babası Vahit Efendi, annesi Neslihan Hanım’dır. İlkokul sonrası girdiği askeri okulu bitirmeden ayrılmıştır. Askere iki kez gitmiş, Adın/ Nazilli’de ve İstanbul Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nde görevini tamamlamıştır. Askerlik dönüşü Hatice Hanım’la evlenerek bu mutlu yuvadan Bedriye, Vahit, Ahmet Güngör ve İhsan doğmuştur. Vefat tarihi 1986’dır.

 Biz sözü evlatlarından İhsan Altınsoy’a bırakıyoruz:

“Gençliğim Taşhan’da geçti diyebilirim. Aklım erdi ereli orada oldum.1949-1950 yıllarında Taşhan kapısının giriş sağ tarafında kabzımal Mehmet Altınsoy ( babam ) çalışıyordu. Ben o zaman Tokat Sanat Okulu’nda okuyordum. Okul çıkışlarında olduğu gibi sömestr ve yaz tatillerinde babamın yardımına gidiyordum.

Taşhan’ın tanınmış komisyoncularından Hüseyin Bedestenlioğlu ortağımızdı. Bir zaman defter tutma mevzuu ortaya atıldı. Hüseyin Bedestenlioğlu mükemmel Osmanlıca biliyordu. Dursun Ersan’la Hüseyin Bedestenlioğlu yer değiştirdiler. Dursun Ersan da babamla ortak oldu.

Biz Mersin’den sebze meyve getirttirir ve Tokat’ın köylerinden mal toplardık. Hüseyin Bedestenlioğlu ise daha çok köy ve bahçelerden gelen sebze ve meyveleri satardı. O, diğer şehirlerden mal getirme işleriyle uğraşmazdı. İşimiz özellikle yazın ve sonbaharda çok ağır olurdu.  Dükkâna çok mal gelir, nereye sığdıracağımızı şaşırır, bir an önce satılmasını beklerdik.

 İş yerimizde iki baskül, bir de omuz kantarı vardı. Dört kişi, işin içinden zor çıkardık. Öyle ki, bazen köyden gelen malları geri gönderirdik. Babam 70 yaşında vefat etti. O yıllarda gelen giden Mersin malı çoktu. İki dükkânımız olmasına rağmen yerimiz kifayet etmezdi. Boş zamanlarda kamyonlara sebze ve meyve yüklerdik. Haliyle genç te olsak çok yorulurduk. Babam ölene kadar bu işe devam etti. Taşhan komisyoncuları yeni yerine taşınınca işi bıraktık.

Size ortağımız Dursun Ersan Ağabey ile ilgili iki hatırayı anlatayım. Taşhan’da Fettoğun Dursun adıyla anılır, herkese “eniştem” derdi. İş yerinin yanında çok sevdiği arkadaşlarından Hacı Pekdemirli vardı. Çok şakacı biriydi ve ona çok takılırdı. O da şakayı bilen ve kaldırabilen oldukça anlayışlı bir insandı. Bahçesi vardı ama fazla gitmez Taşhan’da vakit geçirmeyi yeğler, komşuluk şakalaşmalarından mutlu olurdu. Onunla 13 yıl hiçbir sıkıntımız olmadan ortaklık yaptık.

Dursun Ersan Şeftali Sokağında oturduğu evinde o zamanın yegâne binek aracı olan bir eşeği vardı.

Halk arasında al ver diye de bilinen ayak ticaretini severdi. Bu yüzden komşu esnafları ona ara sıra at, eşek, hindi satarlardı. Komşuları Fettoğun Dursun’a bir gün hindi aldırdılar ve evine hamalla gönderttiler. Ertesi gün evine başka bir hamal gönderip :“Dursun Efendi hindiyi istedi.” Dedirtip hanımından geri istediler. Hindi, Hacı Pekdemir’in evinde kesilip, pişirildi yanına da nefis bir tencere pilav yaptırılıp Taşhan’da hep birlikte yenildi. Kendi hindisini ona da afiyetle yedirdiler.

Yine bir gün simsardan Dursun Ağabeye oldukça bakımlı bir merkep alınmıştı. Esnaflar yine ona bir şaka yapmayı kafalarına koyarak bir hamala para verip, eşeği sırtlattırıp Taşhan’ın üst katına çıkarttılar. Meydan’daki alışverişinden dükkana dönen Dursun Ağabey yana döne eşeği aramaya başladı. Çok sinirlenmişti ki yukarıdan eşek anırmaya başladı.

Dadaş hamal vardı. Deve gibi güçlü bir adamdı. Zamanın parasıyla 10 kuruş verip eşeği indirttiler.

 Dursun Ağabey, dini bütün, iyiliksever, insancıl bir insandı ve çok kafalı bir adamdı. Alışverişte kuruşları tek tek kafadan hesap ederdi.

Tokat’ın ve Taşhan’ın o renkli simasını rahmetle anıyorum. Ruhu şâd olsun.

* Bu çalışmamızda bize bilgi ve fotoğraf gönderen Demet-Ahmet Altınsoy ailesine ayrıca teşekkür ediyoruz.

KOMİSYONCU İSMAİL ÖZDURHAN  (KADİFE)

 

Komisyoncu Sadi Turhan ile 16.03.2022’ de Tokat Yenihal’de emekli eğitimcilerimiz Salih Bilgilioğlu ve Mehmet Yorulmaz’ın da hazır bulunduğu görüşme

Komisyoncu İsmail Özturhan’ın oğlu Sadi Özdurhan 1964 Tokat doğumlu. İlkokulu Namık Kemal İlkokulu’nda ortaokulu Devrim (Plevne) Ortaokulu’nda tamamlamış. Askere gidinceye kadar babasının yanında çalışmış.  1983 yılında Müberra Hanım ile evlenmiş. Askerliğini 1985-1986 yılları arasında Bitlis’ te yapmış. Murat (1984),İsmail (1987) adlarında iki evlat sahibi.

Mustafa Özdurhan, 1967 Tokat doğumlu. İlkokulu Namık Kemal İlkokulu’nda, ortaokulu Plevne Ortaokulu’nda tamamlamış.  Askerliğini Bolu ve Mardin/ Midyat’ta yapmış.1986 yılında evlenmiş, bir erkek iki kız evlat sahibi.

Komisyoncu İsmail Özturhan 1927 yılında Tokat’ta doğmuş. İlkokul mezunu. Askerliğini 36 ay Sarıkamış’ ta yapmış. Abide Hanımla (1939 – 2010 )evlenmiş. Bu mutlu yuvadan 1964 de Sadi 1967de Mustafa doğmuş.

Biz sözü Sadi Özdurhan’a bırakalım:

“Anneden dedem Hacı Ali  Epengin (1904-1980) de  önceden yemenicilik yapmış askerden gelince Taşhan ‘da o da sevkiyatçılığa başlamış. Babamdan dedem Adem Özturhan (1902 1948) Balkan göçleri sırasında 1915’ de o zaman Osmanlı Devletinin büyük vilayetlerinden biri olan Selanik’ e bağlı Kavala şehrinden Türkiye’ye gelmiş. Devletimiz aileye Kâbe-i Mescit Mahallesi’nden bir ev ile Taşlıçiftlik Köyü’nden tarla vermiş. . Ayşe Ninem de  93 Harbi denilen 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi sırasında (1905-1973) Erzurum Horasan’ dan Tokat’a göç eden bir ailenin kızı.

Babam askere gidinceye kadar o zamanın değerli mesleklerinden biri olan yemenicilik yapmış. Asker dönüşü Taşhan da işe başlamış.30 yaşında Abide Hanım (1939-2010) ile evlenmiş. Askerliğini 36 ay Sarıkamış’ta komisyoncu arkadaşlarından Analı Mehmet Altındilek’le beraber yapmışlar. Ben 1986 yılında Bitlis’te askerken babamın vefatını öğrendim. Ama terör sıkıntısından dolayı izin alamayınca cenazeye gelemedim.

Taşhan da iken ben altı yaşındaydım. Hamallar sebze ve meyve taşımak için kullanılan iki lastik tekerlekli araba ile beni evden alır Taşhan’ a getirirdi.Tabi en çok hoşuma giden taptaze ,gevrek bol susamlı simitler ve yağlılardı. “kaynar kaynar yağlı “ diye bağıran satıcıların kollarındaki camekânlarındaydı gözüm. Büyüdükçe ve işi öğrendikçe anladım ki şehrin oldukça canlı bir ticaret merkeziydi Taşhan. Sabah erken saatlerde başlayan hareketlilik adeta bir insan seli gibiydi. At arabalarıyla, eşeklerle sebze ve meyve getirenler,  mal almak için komisyoncuları tek tek gezen müşteriler, zar zor dönüp mal boşaltan ya da yüklenen küçük tonajlı kamyonlarla renkli bir yerdi. Taşhan’ın hemen arkasında bir muhafız gibi duran kaleye çıkıp arı kovanına benzeyen bu insan topluluğunu bir seyretmek gerekirdi. O dönemlerde babam pazarlara çok giderdi. Daha çok Sivas’a mal yapardık Taşhan’a gelen malların çoğunu Komisyoncu İhsan Toker toplar ve Sivas’a gönderirdi.

Babam biraz sinirliydi. Hesabını iyi yapardı. İlkokul mezunu olmasına rağmen yazısı çok güzeldi. İşinde ve giyiminde çok titizdi. Çok sigara içerdi. Burada kardeşim Mustafa ile babamızın bize bıraktığı işi devam ettiriyoruz.