REMZİ ZENGİN*

Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı

 

Dr. Ömer Balak, Dr. Necdet Erenus, Merhum Dr. Türkân Akbaşa, Cevat Aksoy

(Her köye bir doğum çantası ve aile planlaması sergisi önünde)

 

Tokat'ta Dr. Ömer BALAK'ı tanımayan ya da duymayan yoktur. Çoğu da Vali Recep YAZICIOĞLU'nun kadim dostu olarak bilir. Dr. Ömer BALAK 1927 yılında Tokat'ta doğdu. İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu'nda, ortaokulu Tokat Ortaokulu'nda tamamlamış. O yıllarda Tokat'ta lise olmadığı için Sivas Lisesi'ne devam ederek sınıfının ve okulunun birincisi olarak mezun olmuş. Yükseköğrenimini de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde sürdürmüş. İlk görev yeri Diyarbakır/ Çermik olmuş. Bunu Çankırı/Şabanözü ilçesi Hükümet Tabipliği izlemiş. Askerlik görevini ise Kütahya Hava Er Eğitim Alayı Hastanesi'nde tamamlamış.1955-1960 yılları arasında memleketi Tokat'a dönerek Hükümet Tabibi olarak çalışmış. O yıllarda Tokat'ın içme ve kaplıca sularından tutun da bulaşıcı hastalıklarına kadar çok titiz bir çalışma sürdürmüş. 1960 yılında Ankara Halk Sağlığı ve Koruyucu Tababet İhtisası için Ankara'ya çağrılmış.  Bir yıl kadar da Ankara Numune Hastanesinde Genel Cerrah olarak görev yapmış. Bunu Ankara Doğumevi'ndeki Kadın Hastalıkları İhtisası takip etmiş. Bu alandaki çalışmaları onu Sağlık Bakanlığı Nüfus Planlaması Teşkilatı'ndaki Biyo-Medikal Şube Müdürlüğü'ne terfi ettirmiş. Bu görevi içerisinde Türkiye'de altmış vilayette nüfus planlaması eğitim ve saha araştırması yapmış. İhtisas sırasında Türkiye'de yeni bir konu olan Aile Planlaması ve Doğum Kontrolü mevzuunda çalışan gurup içinde bulunmuş. İlk kez ülkemizde bulunan 660 nisaiye mütehassısını Ankara'ya davet ederek bu alanda eğitim vermiş. Onun bu çalışmaları örnek alınarak Amerika John Hopkins Üniversitesi'nde ders olarak okutulmuş. 1979 yılında emekli olmuş. Birkaç yıl Ankara'da özel olarak çalıştıktan sonra memleket sevgisi ağır basınca tekrar Tokat'a dönmüş. Halen hayatını Kaşıkçı Bağlarındaki mütevazı bağ evinde kendisini ziyarete gelen dostlarıyla sohbet ederek tek başına sürdürüyor.

Vali Recep YAZICIOĞLU ile tanışıklığına gelince onu kendi ağzından dinleyelim:

"Onunla ilk tanışıklığımız Tokat'ımızın ilk turizm belgeli otelimizde oldu sayılır ama bir de onun öncesi var. Vasfi DİREN ve Doktor Sami GÜNDÜZ'le bizim otelde sohbet ediyorduk. Vasfi DİREN dedi ki:

- Biraz sonra yeni vali gelecekmiş, herkes karşılamak için sıraya dizildi. İsterseniz biz de gidip sıraya eklenelim.

Kalktık sıranın en sonuna durduk. Valinin makam arabası geldi. İçinden çocuk görünümlü genç biri indi. Bir yıldırım hızıyla herkesin eline elini sürdü. Tabi bizim de elimize sürdü geçti. Koşarak vilayetin merdivenlerinden içeri girdi. Biz de bu tuhaf karşılamadan bir şey anlamadan sessizce otele döndük. Vasfi DİREN:

- Yahu arkadaşlar bu nasıl işti. Vali ellerimize elledi gitti. dedi. Hep birlikte o anı gözlerimizin önüne getirmişçesine gülüştük.

Aradan aylar geçti. Bir okulda sergi açılmıştı. Sergiyi gezerken bana baktı baktı. Sonra:

- Yahu biz seninle komşuyuz ama sen bizi ziyarete gelmedin. deyince aradığım fırsatı bulmanın serbestliğiyle:

- Sayın Valim. Biz siz Tokat'a geldiğinizde hükümet binasının önünde karşıladık ama siz bizim yüzümüze bile bakmadınız. Bizim ellerimize şöyle bir eleyip geçtiniz, dedim. Tatlı tatlı gülümsedi:

- Öyleyse bu akşam size yemeğe geleceğim, dedi.

Otele geçtim salonu özel olarak yemek için hazırlattım. Eşi dostu da, şehir kulübündekiler dâhil akşam yemeğe davet ettim. Zira o günlerde şehir kulübünün de onu koyduğu yasaklardan dolayı kapatılacağına dair şayialar vardı. Orada güzel bir kaynaşma oldu. Ondan sonra dostluğumuz ölünceye kadar devam etti.

 Aradan bir hayli zaman geçti. Bir gün öğleye doğru otele lobiye uğradı. Biraz sohbetten sonra:

            - Doktor bugün öğleden sonra hazırlan seninle Zile'ye gidelim. dedi. Zile'de Kaymakam ve Belediye Başkanı karşıladı. Adliye binasının yanında dul bir kadının ahşap tek katlı bir evi ve etrafında kırık dökük iş yerleri vardı. Vali, Kaymakama ve Belediye Başkanına dönerek:

-Buraları yıkalım yerine bir Halıcılık Okulu ile Sosyal Tesisler yapalım. Esnaflarımızı da mağdur etmeyelim. Yeni dükkânlar yaparak oraya taşıyalım, buraları bu köhnelikten kurtaralım. dedi.

Tabii ben bıyık altından kıs kıs güldüm. Kendi kendime atıp savuruyor diye söylendim.

Akşama doğru Tokat'a geri döndük. Birkaç gün sonra telefonla tekrar beni aradı. Müsaitseniz birer çay içelim deyince makamına çıktım. Çalışma masasının üzerinde kocaman bir maketi gösterdi. Zileli Gazi Üniversitesi Müh. Mim. Fak. Mimarlık Böl. Öğretim Görevlisi Dr. Muammer HACIBALOĞLU'na yıktırıp yaptırmayı düşündüğü o alanın ve binaların maketini yaptırmıştı. Şaşırdım kaldım doğrusu. Kendisine.

-Siz Zile'de konuşuyorken atıyor diyordum ama şimdi size inandım artık farklı düşünüyorum. dedim.

Onunla ilgili hangi hatırayı anlatayım size. Çünkü gittiği yerlerde de ziyaret ettim onu. Bir gün yine onunla Ankara yolculuğumuz oldu. Hürriyet Gazetesinde mülakatı vardı. Gazetenin önünde program yapımcısı genç hanımlar bizi karşıladı. Makam arabasının kapısını şoför açtı. Bir taraftan o bir taraftan ben indim. Hemen bana doğru koştular:

- Hoş geldiniz Sayın Valim bizi takip ediniz. deyince.

- Görüyorsun ya Ömer Bey. Senin gibi kelli felli bir insanı görünce benim valiliğimi bile kabul etmiyorlar. Dedi.

Size en iyisi bazı hatıralarını yaşadığı mekânı gezdireyim. deyince yanımda bulunan arkadaşlarla sohbet masasından kalktık Önümüze düştü. Vali Recep YAZICIOĞLU'nun zaman zaman kaldığı misafirhanenin odalarını tek tek gezdirerek mevcut eşyalarla ilgili bilgiler verdi. İçi burkularak:

- Burayı misafirhane olarak yaptım burada çok kalmışlardır. Onların kullandığı eşyaları olduğu gibi muhafaza ettim. Ölümümden sonra burada birkaç kez de anma programı yaptık. diye konuşmasını sürdürdü.

Sizi dışarıda Dr. Köksal PAPUÇÇU'nun kendi elleriyle yazıp monte ettiği Vali Recep YAZICIOĞLU Müze Evi tabelası karşılıyor. Ahşap bir kapıdan içeri giriyoruz. Dar bir holde küçük bir vestiyer konulmuş. Bunun sağ yanında tek kişilik bir karyola ve etajerin bulunduğu oda mevcut. Sol tarafta küçük bir aileye yetecek kadar tek masanın konulabileceği bir mutfak dekorize edilmiş. Giriş kapısının tam karşısında oturma odası ile buna açılan daha geniş bir kabul odası var.

Oturma odasında planı Dr. Ömer Bey'e ait salon şöminesi kalorifer sistemine göre konulmuş. Şöminenin üzerine Osman Hamdi Bey'in "Silah Tacirleri Tablosu" asılmış. Avizeler Çekoslovakya'dan gelmiş. Ortada Tokat evlerinde nadir rast geldiğim büyük bir bakır mangal adeta gelenleri farklı bir sıcaklıkla karşılıyor. Yine eski çerçeveli büyük bir ayna ile duvarlara alçıdan yapılmış lambalıklar oda ile birlikte sizin de içinizi aydınlatıyor.

Şöminenin sağına Siemens marka eski tip bir radyo monte edilmiş. Ortadaki sehpanın mermeri Tokat'ın oniks diye vasıflandırılan mermerlerinden. Kabul salonuna girişin sağ yanına ressam, seramik Sanatçısı Ayla BALAK'ın bir çalışması sanat şaheseri bir sandık konulmuş. Siz bu güzel tablonun içinden Yeşil Tokat'ın manzarasını rahatlıkla seyredebiliyorsunuz. Burada da Brüksel'den gelme emaye bir soba, koltuklar, Osman Paşa'nın kızının hediye ettiği alçı heykelle alafranga saat odayı süslüyor.

Ayrıca oturma odasından içinde küvetin de yer aldığı banyoya, oradan da yatak odasına birer geçiş kapısı konulmuş. Yatak odasındaki gardropa Tokat MEYDAN Camiinin giriş kapısının motifleri işlenmiş. Ayrıca burada zarafetle yapılmış bir tuvalet masası, televizyon ile küçük bir buzdolabı konulmuş. Odanın perdeleri Tokat'ın ünlü yazmalarının baskısı ile rengârenk gözlere sanatını gösteriyor. Tabanda Tokat Hereke tipi bir halı ile Yedi Dağın Çiçeği diye bilinen diğer bir halı ile kilim desenli başka bir halı serilmiş.

Dr. Ömer BALAK'ın evi sadece bu müze evle sınırlı değil Türk tarihine ve kültürüne olan ilgisinden dolayı evin hemen her köşesi farklı bir medeniyetin izlerini taşıyan eserlerle dolu. En çok taş eserlere meraklı olduğundan imkânlar ölçüsünde bunları toplayarak sergilemeye çalışmış. Ayrıca onu kutlamak gerekir.  Bu değerlerin başkalarının ellerine geçmelerini de önlemiş. Tüm eserleri uzman bir müzeci anlayışıyla sergilemiş ki sanırsınız kendi toprakları içinde sanki hayatlarına devam ediyorlar. Satın aldığı değerli halı ve kilimleri ise otelindeki yangın sırasında elden çıkarmış. Hâlâ onun üzüntüsünü içinden atamıyor.

Bir sonbahar günü sizi bir hayli büyüleyen renk cümbüşünün içinden kolay kolay ayrılmak istemiyorsunuz. Dileğimiz Vali Recep YAZICIOĞLU'na yapılan bu anlamlı vefanın, müze evin onun hatırasına daima yaşatılması, Tokat'taki anma programlarının burada yapılması. Teşekkürler vefalı insanın vefalı dostu. Doktor Ömer BALAK Bey, size onu seven tüm ülke ve Tokatlılar adına binlerce teşekkürler.