Mevlana, Mesnevi adlı eserinde “Topal Kuşlar” öyküsünü anlatır. Şöyledir “Topal Kuşlar”ın hikâyesi:

Bir gün bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cinsten kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir yabancıyı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek... O kadar zıttır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar…

Topal Kuşlar’dan ne anlamamız gerektiği de şöyle açıklanır:

“O zaman anlar ki birlikte yaşar, birlikte kaçar, kendi sürüleriyle yaşamayı başaramayanlar. O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan. Ve böyleleri için gitmektir aslolan, varmak değil…”

Dün değerli bir dostumla konuşurken aklıma geldi bu öykü...

Hayatın içerisinde “Topal Kuşlar” olarak kalanımız çoktur. İnsan yaralandığı yerden bakarken hayata, kendisi gibi yaralanmış, vicdanı ve merhametinden kanatılmış başkalarına yakınlık duyar. Görüş, düşünce ve kanaatleri farklı iki insanın arkadaşlıkları çoğu kez garipsenir; oysa incinmişlik duygusuyla ve anlaşılamamış olmanın burukluğuyla bir araya gelir o “farklı” insanlar.

Kimi zaman siyaset yüzünden, kimi zaman da dünyaya farklı bir pencereden bakmanın gerekçesiyle kalpler kırılır, gönül yorgunlukları olur. Ölüm denen gerçekliği unuturcasına incinir/incitir insan. Hepi topu 60-70 yıllık bir ömür için ne kalpler talan edilir de, bilinmez o kıyımın boşa olduğu… Tevazu ve ahlak sahibi olmanın çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olacağı gerçeğini kabullenmeyip, daha çok mal biriktirmek için yapılan işlere baktıkça topal kuşların sayısının da arttığını görüyorum.

“Neden artıyor” diye sorarsanız, Şükrü Erbaş’a kulak vermemiz gerekiyor:

“Kimse gözyaşı değil, herkes küfür.

Kimse eşik değil, herkes duvarların ötesi.

Kimse gölge değil, herkes ışık.

Tevazu bitti.

İncelik bitti.

Hatıra bitti.

Gönül bitti.

Şarkı bitti…

Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte…”

Topal kuşların sayısının neden arttığını anladınız mı şimdi…

(Hüseyin Alpay’ın bu köşe yazısı ilk olarak 19 Kasım 2020 tarihinde yayımlanmıştır.)