Koronavirüs tedbirlerinin gevşetilmesiyle birlikte, ülkemiz gündemi çeşitlenmeye başladı.

İki senedir TBMM başkanlığında bekletilen dokunulmazlıkların kaldırılması, vekilliğin sonlandırılması kararı aniden gündem konusu oldu.

Özellikle iktidarı eleştiren, yanlışları gündeme getiren basın mensuplarına karşı susturma, sindirme, korkutma yaklaşımları, demokrasi ve basın özgürlüğünün kısıtlanır hale getirilmesi kabul edilemez bir yöntemdir.

Medyanın yüzde doksanı iktidarın borazanı, resmi gazetesi gibidir. Geriye kalan yüzde onun da eleştirilerine katlanılmıyise vay ülkemizin demokrasi, insan hakları, hukuk anlayışına.

Bugün yanlışlıklar, hatalar dile getiriliyor, eleştiriler yapılıyorsa bunlardan dersler çıkarmak, doğruyu bulmak gerekir.

Halkın bilgi sahibi olması, aydınlanması, gerçeği görme arzusunu hiçbir güç engelleyemez.

Baskıcı davranışlar, hukukun keyfi kullanılmasının nedeni koltukların kaybedilme korkusudur.

Korku dağları sarmış. Yeni kurulan partileri nasıl engellenir, bu korkunun boyutunu gösterir.

Sandık öne geldiğinde olabileceklerin korkusunu yaşayanların telaşlı çırpınışlarıdır. Ne yapılırsa yapılsın sandık gereken cevabı net bir şekilde verecektir.

Türk milleti akıllıdır, izan sahibidir, zekidir. Bayatlamış numaraları artık kimse de yemiyor.

Telefonlarımıza mesaj geliy"Koronavirüs yaz 10 TL mesaj at" başka ülke hükümeti para toplamıyor.

Bu ülkeyi 18 sene tek başına yönetmiş olanların 18 sene sonra ekonomiyi, hazineyi bağış toplar duruma getirmesi büyük bir üzüntü kaynağıdır.

Ekonomiyi bu hale getiren zihniyetin bir değil birkaç defa düşünmesi, yanlışlardan süratle kurtulması gerekir. 1960 darbecileri milletten alyanslarını toplamışlardı hazine boş diye.

Demokrasi ve adalet ön plana çıkarılmalı.

Demokrasi amaç değil, siyasi çıkar ve koltukların korunması için kullanılmamalı. Bunun kimseye faydası olmaz.

Bir ve beraber kardeşçe, milletimizin güzel geleceği için milletin sesini dinleyerek çalışılması şart olmuştur.

Sevgi ve saygılarımla