Sevgili Üniversiteli dostum,

Uzun yaz tatilinden sonra bir araya geldiğimizde,  bir haftada üç kere buluşmuştuk da sohbete tam dalmışken her defasında telaşlı halinle  “bir yere yetişmem lazım” diyerek gitmiştin. Biliyorum her yere yetişmeye çalışıyorsun ama henüz genç yaşında her yere de yetişemezsin. Bu mümkün değil. Hem kaçtığın yerde hem de yetişemediğin yerde verimli olamazsın. Dikkat ettim de bu 3 sohbette hemen gittiğinden tam verim alamadık.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Çok insanla tanışmak sohbet etmek ve gelişmek istiyorsun. Bu halinle seni ben gençliğime benzetiyorum. Ben de okulda, yurtta ve sosyal hayatta herkes ile tanışmak sohbet etmek isterdim. Ama çok zaman insanlar tanışmak, kaynaşmak ve tanımadığı insanlalar ile başkasının referansı olmadan sohbet etmek istemediklerinden olumsuz tavırları beni üzerdi. Bunun yanında tesadüfen tanışarak dost olduğumuz çok insan da vardır.

Sevgili Üniversiteli dostum,

“Zaman yönetimi”  her zaman önümüze çıkan bir kavram ve sosyal insanlar hep zamanın yetmediğinden yakınırlar ve ne yazık ki hepimizin de 24 saati var ve bu  24 saati hepimiz planlamak ve ona göre davranmak zorundayız. Zaman aslında herkese yeter de “zaman planlaması” olmayan, neyin öncelikli olacağına karar veremeyen kararsızlara yetmez.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bir bardak çay dahi içemeden telaşla yanımızdan ayrılmana üzüldüm. Halbuki çaylar eşliğinde muhabbetlerin daha verimli olduğunu aslında sende biliyorsun. Umarım bundan sonra sohbetlerimiz daha uzun ve çay  ile çökelekli eşliğinde daha verimli olur.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Acele ile oradan oraya koştururken okuman gereken kitapları okumaya yeterince zaman ayıramadığından faydalı kitapları okumayı çok zaman ertelediğini, bundan da sonradan “neden erken okumadım bu kitabı” diyerek pişmanlıklar duymana da hem şaşırdım hem de üzüldüm. Sana verilen kitapları kişilerin verdiği öneme göre okumaya bakarsan pişmanlıkların azalır. Sanırım seni sevenler hiç boş kitap hediye etmez ve tavsiye etmezler. Bunlara da zamanla alışacaksın ve hataların daha az olacak. Ben buna candan inanıyorum.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Çok genç gibi sen de hayatı hem okuyarak, hem dinleyerek hem de yaşayarak öğrenmeye çalışıyorsun. Başkalarının ne yaptıklarını merak ederek soruyorsun ama bence başkalarının ne yaptığını kimle görüştüğünü merak etmek yerine zamanının gelişmek ve iletişimde bulunduğun insanlara mesleki ve özgelişimini artırmak için neler yapacağını öğrenerek geçirirsen daha verimli olursun bence. Bence nasıl gelişeceğimizi merak ederek hem kendimize hem de bizi sevdiğine inandığımız insanlara sormalıyı bu soruyu? Nasıl gelişebilirim?  Bu soruya doğru cevaplar almak da nasıl gelişeceğimizin yol haritası olur.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor dünyamızda sadece sen değil. Ama çok insan da senin gibi çok yere yetişemiyor, kaçırıyor. Kaçırdığı anda fırsatı göremiyor ama sonradan gördüğünde de fırsatlar kaçmış oluyor. Bu kaçan fırsatlarda çok zaman altın değerinde oluyor. Sadece sen değil çoğu insan fırsat tepiyor ama gençler fırsatları en çok tepen kesim.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Konuştuklarımızın ne kadar faydalı olduğuna inanırsak inanalım, muhatabımız inanmaz ya da “zamanım yok” veya  “bir yere yetişmem lazım” diyerek giderse bizim yapacağımız şey onlara “güle güle” demek ya da “Allah zaman planlaması yapacak zaman versin” diye dua etmekten başka yapacak şeyimiz yok. Her insan kendi zamanından ve planlamasından sorumludur.

Sevgili Üniversiteli dostum,

İnsanlar bir şeyi yapmak istemiyorsa bahaneler de sıra sıra dizilirler “zamanım yok” ile başlar “ param yok” ile devam eder ve en sonunda da “sen kendini ne zannediyorsun ki, ne üstün yönün var ki seni ziyaret edelim”  aşamasına geçer. “Zamanım yok”  ile “param yok” diyene hoşgörü gösterebiliriz de “sen kendini ne zannediyorsun”  diyerek küçümseyene hoşgörü olmadan ve onlara karşılık vermeden “eyvallah” diyerek uzaklaşmak kalıyor bize. Başka ne yapabiliriz ki? Her fikre saygılı olmak ve saygı göremezsek uzaklaşmak. Genel kural da bu değil mi?

Sevgili Üniversiteli dostum,

Demem o ki, başta Üniversiteli gençler olmak üzere herkes önceliklerini zaman zaman gözden geçirerek  “hangi insanlar ve  aktiviteler bana faydalı, hangileri zararlı?” diye sorarak, faydalı olana daha zaman ayırmak, faydasız veya  zararlı olandan da uzaklaşmak faaliyetinde bulunursa hayatı daha verimli olur.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Genç iken bende fazla zaman planlaması yapmazdım ama son zamanlarda yaptığımda daha verimli hayatımın olduğunun farkına vardım. Masraf getiren,  boş konuşulan iletişimlerden uzaklaşmaya, buna mukabil sosyal medyadaki faydalı yazıları, kitapları daha çok okumaya başlayınca bilgimin arttığını, öfkemin azaldığını, stresli hayatın düzene girdiğini fark ettim. Bunu da  devam ettirmeye karar verdim. Bu yazılar faydalı oluyorsa sana bu kararımın meyvesidir bence.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Dikkat edersen yanımıza gelip gelmemeyi ve ne zaman geleceğini ve ne kadar kalacağın gibi konuları tamamen sana bıraktım. Ne zaman faydalı görürsen o zaman gelirsin faydalanırsın. Yanlış sorular sorarsan sana bunu söylerim. Kişilerden çok  “nasıl gelişebilirim?” soruların anası olmalı. Çok bilim adamı da  “cevap verene değil, mantıklı sorular sorana bak” der. Ben de mantıklı soru sormaya teşvik ederim genelde gençleri ve güzel soru soranlar da kalemi ve defteri hak eder her zaman.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Her şeye “tamam” deyip de hiçbir şey yapmayan insanlardan da uzak durmakta fayda var. Bu insanlar gerçek manada hem zamanımızı çalar hem de bizim kendimizi değersiz hissetmemizi sağlar. Bu yüzden uzak kalmak ve sözde duran, “sözde ve özde” insanlara daha çok vakit ayırmakta bizi değerli ve verimli yapar.

Başka mektuplarda buluşmak üzere sevgiyle...