Sevgili Üniversiteli dostum,

Şehir içi ve şehirlerarası yolculuklarımı hep toplu taşım araçları ile yaparım.. Bunun 2 sebebi var. Birincisi yolculuk sırasında oturacak yer olursa, rahat kitap okuyabilmektir. Rahat kitap okuma fırsatımız olursa, uzun yolculuklarda bir kitap okuma fırsatı da oluyor. Bu konuda güzel bir anım da var.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bir İstanbul Kitap fuarı dönüşü, fuarda yayınevinin standında bana hediye edilen “ Dünyanın sana ihtiyacı var”   adlı Ahmet Rifat Sağlam’ın kitabını okumuş ve tamamlamıştım. Sonrasında bu kitabı ailem, iş arkadaşlarım ve sevdiklerime de tavsiye etmiştim ve onlarda bir gecede okumuşlardı. Sana da tavsiye etmeme rağmen “Okuyacak başka kitaplar var” bahanesi ile okumamıştın. Okursan neler kaybettiğini o zaman anlayacaksın.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Daha sonra Rifat Sağlam Hocamızla internette uzun uzun sohbetler, röportajlar yapmıştık. Kitabı kaç kişiye tavsiye ettiğimi bile unuttum. Rifat Sağlam Hoca “ Sen de Kafadan Engellisin” kitabımızın yayınlanmasına da maddi ve manevi destekleri ile bizi mutlu etmişti. Yani demem o ki, yolculuklarda hem kitaplar okuyup hem de yazarları ile internet aracılığı ile dostluk kurarak güzel kitaplar yayınlanmasına öncülük edebiliyoruz. Yeter ki iyi niyetle iletişimde olalım her zaman.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Ailenden uzakta olunca sende otobüs seyahatleri yapıyor bazen il ve ilçeler arasında akraba ziyaretlerinde bulunuyorsun. Bu seyahatler senin kitap okuman için güzel fırsat olur. Tabii değerlendirsen.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bu seyahatlerde pek çok kitap okudum. Bazen bana emekleri geçmiş insanların hayat hikayelerini okuduğum zaman gözyaşlarımı tutamadığım zamanlarda oldu. Bu otobüs yolculuklarında okuduğum kitaplarda. Böyle Fırsatları değerlendirirsen kitaplar böyle izler bırakabilir sana.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Otobüs yolculuklarında bir sebebi de yeni inanlarla tanışmak ve onların kalbine de belki senin kalbine dokunduğum gibi dokunabilmek umudunu taşımam.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Gençler genelde kibar dinliyorlar, gelişmek istiyorlar ama en önemli aşama olan iletişime geçme, tanıştıkları insanlarla iletişim, sürdürme konusunda çok gevşek davranıyorlar. Bu da yeni dostluklar kurmalarına ve onlardan faydalanmalarına, bunun sonucu olarak da gelişmelerine engel oluyor. Tabii bunun genç iken fark edemiyorlar. Bizlerde çok zaman fark edemezdik ama bugün fark edince geçmişte teptiğimiz fırsatlara hayıflanıyoruz sadece.

Sevgili Üniversiteli dostum,

“Gelişmiş insan” olarak ülkemizde ün yapmış insanların hayatını okuduğum zaman gördüm ki, onlarda hayatlarında seyahatleri okuyarak geçirmişler ve öğreneceği insanları bu yolculuklarda tanımışlar ya da yolculuklarda tanıştıkları insanlarla iletişimini geliştirerek onların bilgi ve tecrübelerinden azami nasıl faydalanacaklarını düşünmüşler ve hemen uygulamaya geçmişler. Günümüzde çoğu genç gibi  “sizi mutlaka ziyarete geleceğim” deyip de arkasından da “ adamı nasıl aldattım, kandırdım” diyerek gülmemişler. Bu konu üzerinde gençler düşünsün isterim.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Kısa seyahatlerde ve uzun seyahatlerde gençlere iletişim bilgilerim olan kartlardan veririm. Bana istediklerinde ulaşsınlar diye. Yerimi de anlatırım ama gelen giden olmaz. Ya da ödevleri varsa  onu yapmaya gelirler ama daha da aramazlar.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Ödev dedim de aklıma geldi. Aslında bu ödevleri öğretmenler sırf laf olsun diye vermiyorlar. Aydın insanların, engellilerin,  farklı insanların hayatını öğrenerek onların başarışlarından ders çıkarın, ibret alın, hayatını öğrenin, eserlerini okuyarak faydalanın, onlarla devamlı iletişimde olun demek istiyorlar ama öğrencilerin ödevi sadece sıradan bir ders olarak algılamaları amacına ulaşmasını engelliyor. Senin ve arkadaşlarının bu ödevlere biraz daha geniş açıdan ve mantıklı olarak bakmalarını dilerim. Bakış açınızı genişletmek ve geliştirmek aslında sizlere çok şey kazandırabilir.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Sana bu mektubumu da  bir nehir söyleşiyi okurken aklıma gelince yazmak geldi. Okuduğum her  kitap ve yazı bana da yeni ufuklar açarak, sana da bu  açılan ufuktan daha geniş açıdan bakman için mektuplarla yol göstermek istediğimden yazıyorum. Umarım okuyunca ufuk açın genişler bu konuda.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Bu mektup sadece sana ve Üniversitelilere değil, aslında herkese. Okumak, ders çıkarmak ve faydalanmak isteyen. Çünkü öğrenmenin yaşı yoktur. Kimisi yaşından büyüklere yazılanı da anlar kimisi de Üniversite çağına geldiği halde açık seçik konuşan insanın konuşmasını ve açık seçik olarak yazılan yazıları dahi anlamaz.

Sevgili Üniversiteli,

Eskiden yolculuklara daha sık çıkardım ve yaşa başa bakmadan herkesi ziyaret etmeye bakardım. Beni davet edenlerin çoğu gittiğim zaman bahane üreterek planladığımızdan daha erken ayrılırlardı yanımdan. Bu da beni insanları ziyaret etmekten soğuttu. Ya da gittiğimde hep davet edenlerin boş ve samimiyetsiz konuşmaları da soğuttu. Bu yüzden zamanımı daha çok  okumaya yazmaya ayırdım. Ziyaret etmek isteyen zaten yanımıza istediği zaman geliyor veya samimiyetle davet edenler sözünde durarak saygı ve sevgide kusur etmiyorlar.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Bu yaşadıklarım bana şunu da öğretti. “ Samimiyetsiz insanın davetine kimse gitmez”, misafirini karşılamayan ve gidene kadar yanında olmayana kimse ziyaret yapmaz” , “ davet ettiği insana samimiyetini göstermeyene de ziyaretçi gelmez” Bu yazdıklarım üzerine biraz düşünürsen hayat sana daha  kolay gelecek biraz da olsa.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Üniversite okumak sadece derse girip çıkmak ve sınavlarda başarılı olmak demek değildir. Aynı zamanda  Üniversitenin sosyal ve manevi havasını anlayarak hissederek  koklamak ve  sadece dersine giren değil herkesten faydalanmaya bakman ile olur. Bakarsın otobüste benim gibi yanına oturan birisi de iletişimi devam ettirirsen sana mentör ve yaşam koçu olur zamanla. Senin boşboğaz dediğin insana bilinçli insan belki de . hayat rehberi yaşam koçu olarak bakar ve faydalanır mesela…Bir geçmişine bak bu açıdan ve ne kadar fırsatı teptiğini anlayacaksın.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

“Nehir söyleşi” kitaplar okuya okuya mektuplarımız da bir “nehir mektuplar” havasında akıp gidiyor önümden. Birde bakıyorum ki mektubun sonuna gelmişim. O zaman seni ne kadar sevdiğimi , ülkemi ne kadar sevdiğimi hissederek bilgi ve tecrübemi gerçekten beni seven anlayan bir gence anlattığımı görünce mutlu oluyor, öğretme duygularım daha da kabarıyor.  Varlığınla başkalarına da ışık oluyorsun yani. Biliyorum sen daha çok ziyaret etmek, daha çok yanımda kalmak istiyorsun ama hayat sadece sohbetlerimizden ibaret değil, arkadaşların, girmen gereken sınavlar, okuman gereken  kitaplar arasında “ zaman planlaması” yapıp da uygulayarak gelişmen gerekiyor. Bunu başardığın zaman hayat başarısı da gelecek.

Sana huzur ve mutluluklar diliyorum.

Maşallah sen  anlayarak  diğerlerine göre bir adım daha öndesin. Öndersin ve daha da  gelişirsen önderliğinde pekişecek.