13 Nisan 2022 tarihinde yayımladığım köşe yazımda şöyle demiştim:

“Yusuf Beyazıt bu ülkenin kültürel tarihine ait eserleri gün yüzüne çıkararak Türk Milleti’nin hafızasına ismini kazıyarak geldi bugünlere… Beyazıt’ın Tokat, Niksar, Zile, Sulusaray ve Reşadiye’ye bürokrat olarak verdiği hizmetler, kendisinin milletvekili olduktan sonraki gayretleriyle örtüşüyor. Bakanlıkların bütçelerinden Tokat’a aktarılması gereken paylardaki önemli artışlar ile merkezi idarenin Tokat’a yönelik bakış açısının önemli bir yere gelmesinde ‘Yusuf Beyazıt faktörü’ olduğunu biliyoruz. Vakıflar Bölge Müdürü görevindeyken Tokat’taki 135 tarihi esere milyonlarca liralık restorasyon çalışmalarıyla ‘hayat veren’: Sulusokak, Yağıbasan ve Taşhan gibi kültür miraslarını ayağa kaldıran Yusuf Beyazıt’ın milletvekili olarak da büyük ve önemli işlere imza atması şaşırtıcı değil…”

Bu saptamaları yaparken bir “hak teslimi” yapmışız.

Bugün Tokat’ın gelişimine baktığımızda Yusuf Beyazıt’ın ortaya koyduğu başarı hikâyesi herkesin ortak görüşünü ifade ediyor. Beyazıt’ın Özlem Zengin gibi güçlü ve etkin bir siyasi aktörle birlikte Tokat için gösterdiği çaba gerçekten çok önemli ve çok kıymetli.

Dolayısıyla seçim sürecine girdiğimiz şu zamanlarda siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun gerçeği yazmak ve doğruları kamuoyu ile paylaşmak mecburiyetindeyiz.

Bu çerçevede belirtmemiz gerekir ki Yusuf Beyazıt’ın sergilediği perspektif, şehrin diğer alanlarındaki gelişimine önderlik eden bürokratik ve siyasi figürleri de harekete geçiriyor. Yaşanan bu hareketlilik Tokat’ın sosyo-ekonomik gelişimini sağlarken, bölgesel liderliğe giden yolunun da açılmasına vesile oluyor.

Yine 13 Nisan 2022’deki o köşe yazımda, “Politikayı, seçildikleri memleketlerden kendilerini soyutlayarak Ankara ve İstanbul’un elitist-seçkinci havasında yaşamak isteyenlere inat, doğdukları topraklarla bağlarını koparmayanların başarıları konuşulmaya devam edecek. Kibirden uzak, kendilerini seçenlerin yaşantılarına yakın bir hayat tarzını benimseyip, Allah’ın memleketin taşının üstüne taş koymayı nasip ettirmesine şükreden milletvekilleri de var bu ülkede ve bu şehirde…” ifadelerini kullanmıştım.

İşte Yusuf Beyazıt gerçeği tam da budur.

Halkla iç içe, memleketin her sorununa vakıf, hiç kimseyi siyasi düşüncelerinden dolayı etiketlemeden dinleyen, meselelere çözüm noktasında mezhep, siyasi görüş ya da başka toplumsal realitelere takılmadan hak ve hakkaniyet ölçeğinde çareler bulan bir isimdir Beyazıt… Yusuf Bey ile ilgili CHP’li belediye başkanlarından ve kendisiyle aynı siyasi çizgide olmayan muhtarlardan dinlediğimiz o kadar güzel anekdotlar var ki…

Tokat’ın her insanına değer veren bir ahlaki ve siyasi anlayışın tezahürünü anlatmaya çalışıyorum.

Ailesinden aldığı ahlaki değerlerini hayatına istikamet olarak çizmiş, siyasetine temel olarak koymuş ve bu şekilde de yaşamını sürdüren Yusuf Beyazıt’ın bu memleket için yapacağı daha çok şeylerin olduğuna inanıyoruz.

Bize “ötekileştirmeyen, vefa dediğimiz kavramı hayatında içselleştiren ve yapılan iyilikleri unutmayan” siyasetçiler lazım.

Herkesin aklına uyan, onun bunun sözüyle dostlarına mesafeler koyan, siyaseti sosyal medyadan ibaret sayan, vefa nedir bilmeyen ve bir sözü diğerini tutmayan politikacılardan ziyade, Yusuf Beyazıt gibi bu toprakların her bir değerini damarlarındaki kan gibi taşıyan özü-sözü bir siyasetçilere ihtiyacımız her zamankinden daha fazla var.

Dolayısıyla iyi ki Yusuf Beyazıt gibi siyasetçiler var.

İyi ki Yusuf Beyazıt var…