6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli tüm Türkiye’yi sarsan büyük depremin 1. yılı dolarken yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerinin yerine hala yeni binalar yapılmadı. Beklenen Marmara depremi için ise hala bir hazırlık yapılmıyor. Konuya dikkati çeken Birlik ve Dayanışma Sendikası, durumun vahametini raporlar ve istatistiki verilerle ortaya koydu.İSTANBUL (İGFA) - Depremin yaralarını sarmaya çalışırken geçtiğimiz bir senede yıkılan aile sağlığı merkezlerinin yerine yeni ASM’lerin yapılmadığını dile getiren Birlik ve Dayanışma Sendikası 1.Nolu Şube Başkanı Dr. Ahmet Tapduk Mehlepçi, Sağlık Bakanlığı'nın depreme hazırlıksız yakalandığını ve üzerinden bir sene geçmesine rağmen hala ilerleme kaydedilemediğini söyledi.

 
Dr. Ahmet Tapduk Mehlepçi depremin ilk anlarındaki izlenimlerini ve eksiklikleri şöyle kaydetti:

6 Şubat'ta Hatay’a ilk giden hekimlerin içerisinde yer aldıklarını belirten Mehlepçi, "Şehirde ayakta hastane kalmamış ya yıkılmış ya devrilmiş ya da en küçük artçıda un ufak olacak haldeydi. Şehrin 15 km dışındaki Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi ağır hasarlıydı. Bahçesine ilk etapta seyyar bir sahra hastanesi kurulmaya çalışılıyordu. Deprem çok ağır bir darbe vurmuştu ama esas sağlık bakanlığı çok hazırlıksız yakalanmıştı. Eğitim Araştırma Hastanesi’nden Hatay merkeze gitmek için araç bulmanız imkansıza yakındı. Araç bulsanız akaryakıt bulamıyorsunuz, herkes bir panik halinde. AFAD’dan gelen yetkililerde hiçbir afet bilgisi ve yönetme yetkinliği yok, yürüyerek gitmeniz imkansızdı. Ambulanslar enkazlardan yaralıları Hatay merkezden buraya taşımaya çalışıyorlar, getirilen yaralılar röntgen çekilemediği, herhangi bir kan tetkiki yapılamadığı ve takip edilemediği için tekrar helikopterler ile İstanbul, Ankara veya çeşitli illere sevk ediliyor. Tüm bu sırada şunu düşünüyorsunuz; her mahallede olan aile sağlığı merkezleri çalışıyor olsa  ilk triyaj ve müdahale ASM’lerde yapılıyor olacaktı. Hatay merkeze gitmeyi başardığımızda nerdeyse tüm Aile Sağlığı Merkezleri’nin yıkılmış veya kullanılamaz halde ağır hasarlı olduğunu gördük. Depremin üzerinden bir yıl geçti. Hatay, Kahramanmaraş,  Malatya ve Adıyaman’da yıkılan veya ağır hasarlı olan ASM’lerin hiçbirinin yerine yeni bir bina yapılmadı, Aile Sağlığı Merkezi’nde verilen hizmetler konteynırlarda devam etmektedir. Bölgede ASM’lerde çalışan arkadaşlarımız da aynı yıkılan  ASM’ler gibi yalnız bırakılmış, barınma sorunları için de hiçbir şey yapılmamıştır. Oysa Aile Sağlığı Merkezleri devlet eliyle depreme dayanıklı ve müstakil binalarda yapılmış olmalıydı.” diye konuştu.

DEPREMİ TECRÜBE ETTİK, DERS ÇIKARMADIK!

17 Ağustos Marmara Depremi’nde depremi tecrübe ettiğimizi ve asla ders çıkartamadığımızı söyleyen Birlik ve Dayanışma Sendikası 1.Nolu Şube Başkanı Dr. Ahmet Tapduk Mehlepçi, “Ülkemiz deprem kuşağında yer alıyor. 17 Ağustos’ta tecrübe ettik, ders çıkarmadık. 6 Şubat’ta tecrübe ettik ders çıkarmadık.  Üzerinden bir yıl geçti ve Marmara Bölgesi’nde büyük bir deprem bekleniyor, il sağlık müdürlüğü ve bakanlık depreme yönelik hiçbir önlem almıyor.”  dedi.

İSTANBUL’DAKİ ASM’LER TEHLİKE ALTINDA!

İstanbul’daki birçok ASM’nin deprem karşısında tehlikeye düşeceğini söyleyen Mehlepçi, “İstanbul’da birçok ASM özellikle merkezi yerlerde  cami altı, apartman bodrumu gibi penceresi olmayan ışık görmeyen belki 30-40 yıllık eskimiş denetimsiz depreme dayanıksız binalarda hizmet veriyor. İl Sağlık Müdürlüğü, ASM’lere depreme karşı dayanıklı mı diye herhangi bir test veya kontrol yaptırmadığı gibi Ocak ayında bir yazı gönderip  çalıştığınız ASM’nin İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ RİSK ANALİZİ’ni ya siz yapın ya da bir yerde yaptırın diyor. Yani yarın bir gün başınıza bir şey gelirse siz bizim personelimizsiniz ama  bunu altına siz imza atmışsınız sorumluluğu almışsınız diyerek zeytinyağı gibi üste çıkmayı planlıyor. Her şey formaliteden yapılsın, kağıt  üzerinde görünsün, problem olduğunda kağıt üzerindeki yargılansın bize bir şey olmasın istiyorlar. Şehir hastanelerine ödenen bir aylık kiranın 41 dakikalık kısmı 6 birimli bir ASM yapmaya yeterken bunu tercih etmemeleri, sağlık politikalarının halkın sağlığından değil ranttan yana olduğunu düşündürüyor.” diye konuştu.

İstanbul’da deprem güvenliği ile ilgili Aile Sağlığı Merkezi’nde hizmet verenler hakkında bir çalışma yaptıklarını belirten Dr. Ahmet Tapduk Mehlepçi, çalışmanın sonuçlarını şöyle özetliyor:

-İstanbul’da Aile Sağlığı Merkezleri’nin yarısı 2007 deprem yönetmeliği öncesi yapılmıştır.

-Ortalama üç Aile Sağlığı Merkezi’nden bir tanesi 1999 depremini geçirmiş binalarda hizmet vermektedir

-Deprem güvenlik testi yapılan ASM oranı i geçmemektedir, test yapılan ASM’lerin üçte biri bu testi geçememesine rağmen hala burada çalışılmaya devam edilmektedir.

-ASM çalışanlarının yarısı binalarının depreme dayanıksız olduğunu düşünüyor, 7 ve üzeri bir depreme ASM’sinin dayanıklı olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece  %8.

SAĞLIK BAKANLIĞI RİSKLİ ASM’LER İÇİN ACİL HAREKETE GEÇMELİ

Dr. Ahmet Tapduk Mehlepçi yetkililere seslendi.

Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarının %80’i deprem sonrası  ASM bölgesinde kriz döneminde çalışmaya gönüllü olduğunu belirttiklerini kaydeden Mehlepçi, "Ancak Sağlık Müdürlüklerinin buna yönelik bir çalışması yok. Depremde güçlü ASM binaları en ideal sağlık toplanma alanları olacaktır. Sağlık Bakanlığı (Müdürlükleri)  ufak depremler sonrası telefonla binada hasar var mı diye sormak yerine bu konuda uzman ekipler kurulmalı ( TMMOB  ve Belediyelerden gerekirse uzman desteği  alarak ) bizzat yerinde kontroller sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı ivedilikle ihtiyacı olan riskli ASM’lere yer bulmalı ya da kamulaştırma yapmalı, ilgili yerlerde de ASM için düşük katlı ve depreme dayanıklı müstakil binalar inşa etmelidir. Acilen riskli binalardaki bodrum kat veya üst katlarda hizmet veren ASM’lerin  boşaltılması ile başlanabilir" diye konuştu.

Standardize edilmiş önceden hazırlanmış bir görev şeması bir sene önce yaşadığımız felaketin benzer durumdaki kaosunu azaltmak için alınacak en basit tedbirlerden olduğunu ifade eden Mehlepçi, "Olası senaryolarda deprem anında ASM içindeki kalabalığı azaltmak, bunu sağlamak amacıyla ASM’lerin tamamen randevulu sistemde çalışmasının desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekir. İstanbul’da bahçe içinde müstakil depreme dayanıklı binalara geçişi yapmıyorsunuz bari  mevcut haliyle var olan bu tarzdaki ASM’lere acil durumlar için kullanılacak içinde serum, acil ilaçlar, ateller, portatif sedyeler, acilde kullanılacak her türlü tıbbi malzemelerin  (endotrekal tüpler, sondalar, anjiocutlar vs. )olduğu konteynerler yerleştirilmesi en azından ilk müdahale açısından elzemdir. Buralara yerleştirilecek malzemelerin ve ilaçların miadını elektronik ortamda devamlı kontrol edebilir, bu işi birkaç ayda bir bizlere mobbing yapmaya yollayacağınız personele yaptırabilirsiniz.  Koskocaman bir şehirde yaşayacağımız bir depremde hiçbir şey yapmadan beklemektense bir adım atmış olacaksınız. Ama yapmıyorsunuz çünkü birinci basamağı kar getirmeyen bir yatırım olarak görüyorsunuz. Halbuki gelişmiş ülkelerde 1. basamağa yatırım kar amacı olarak değil halkın sağlığına yatırım olarak değerlendirilir. Halkın sağlığını korumak devletin birinci görevidir. Marmara’da beklenen yaşanacak deprem felaketinde sadece insanlar değil önlemleri almayan bakanlık ve sağlık müdürlükleri de enkaz altında kalacaktır" diye konuştu.