Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksekokulu (EEYO) tarafından düzenlenen ’Sessiz Pedal: Cumhuriyet’in 100’üncü yılı İstanbul-Ankara Yolu Deneyimi’ başlıklı seminer, EEYO Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirildi.

Deneyimlerini aktaran Tahir Kuntay Özparlak’ın yer aldığı seminere, EEYO Müdürü Doç. Dr. Zehranur Kaya ve EEYO Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Meltem Özten Anay’ın yanı sıra çok sayıda öğrenci ve öğretim elemanı katılım gösterdi.

“Cumhuriyetimizin 100. Yılını bisiklet ile kutlamak istedim”

Çocukluğundan beri bisiklet sürdüğünü belirten Tahir Kuntay Özparlak İstanbul - Ankara arası gerçekleştirdiği bisiklet turuna dair deneyimine ilişkin, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına özel olarak ne yapabileceğimi düşündüm. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kabri Anıtkabir’e bisikletle gitmeye karar verdim. Başta ailem olmak üzere bisikletçi arkadaşlarım ve yakın çevrem tek başıma böyle bir yolculuğa çıkmama pek sıcak bakmadı. Hem güvenlik hem yolculuk hem de kamp için hazırlıklarımı tamamladım, yol istikametini belirledim. İşitme engelli olduğum için aileme telefonun çekmemesi ihtimaline rağmen sık sık konumumu attım, akıllı saatlerdeki S.O.S yardım uygulamasını kullandım. Sürücülerin beni fark etmesi için fosforlu renk kıyafetler tercih ettim. Otobanda araba ve motorlarla beraber gitmek istemediğim için köy yolundan giderek doğayla iç içe bir yolculuk yaptım” dedi.

“Anıtkabir’e ulaştığımda tüm olumsuz etkiler uçup gitti”

Anadolu Üniversitesi turizm alanında en çok akreditasyon alan üniversite oldu Anadolu Üniversitesi turizm alanında en çok akreditasyon alan üniversite oldu

Özparlak konuşmasının devamında şunları da ekledi:

“Yol üzerinde birçok insanla tanışma, hedefimi duyurma şansını yakaladım. Marmaray aracılığıyla Gebze’ye ulaşıp yolcuğuma oradan başladım. Gebze-Kocaeli arasındaki fabrikalar ve aşırı gaz salınımı yolculuğu biraz zorlaştırdı. Sapanca’da göle yakın bir civarda çadırımı kurdum. Yolculuğumun 3’üncü gününde 120 kilometre yol yaparak Beypazarı’na vardım. Yer yer bin 300 metreyi bulan yükseklikler ve kötü hava şartları zorlayıcıydı fakat Anıtkabir’e ulaşıp oradaki kalabalığı gördükten sonra tüm bu olumsuz etmenlerin etkileri uçup gitti.”