Durmaz konuşmasına: “Türk çiftçisinin, köylüsünün sorunları defalarca dile getirildi. Hükûmet üyelerini dinlediğimiz zaman, Her şeyin güllük gülistanlık, çiftçimizin de altın dönemini yaşadığını sık sık bazı açıklamalardan duymaktayız. Ama gerçekte yansıttığınız gibi değil. Kırsal alandaki nüfus her geçen gün göçmeye devam ediyor. Bu durum sadece ekonomik yönden zayıflıkla izah edilemiyor. Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir.” anlayışı ülkemizde maaleseftadan kalkmış, dikkate alınmamış, o kırsalda yaşayan insanlar çaresiz bir şekilde metropol kentlere göçmek durumunda kalmıştır. Tarım ve gıda sektöründe politikaların hem üreticinin hem de tüketicinin yararı gözetilerek oluşturulması gerekir, ne yazık ki bu alanda politikasızlıkla karşı karşıyayız. Ne üretici ne de tüketici memnun. Üretici alın terinin karşılığını alamazken tüketicimiz ise sağlıklı ve uygun fiyatlarda beslenemiyor. Hem üreticiyi hem de tüketiciyi zarara sokabilecek bir sistem ancak bizde bulunuyor” ifadeleriyle başladı

Hayvancılık ile ilgili sorunlara değinen Durmaz: “Hayvancılıkta çok ciddi yapısal sorunlarımız bulunmaktadır. Bu yapısal sorunlar beraberinde uçuk fiyatları ve sık sık dalgalanmaları getirmektedir. Her bakanın ayrı ayrı politikalarının olması ülkemizde bu soruna on dört yıllık iktidarın doğru bir çözüm getiremediğini göstermektedir.

Bizim ülkemizde her şey günü kurtarma telaşıyla sürdürülüyor ve tıkanmalar anında da ithal çözümlerle geçiştirilmeye çalışılıyor. Türkiye`nin kaba ve karma yem üretiminin, gereksiniminin çok altında olduğunun bilinmesini istiyorum. Yem ve gübredeki KDV’nin sıfırlanması noktasında teşekkür ediyama kırma yem olan, Anadolu’da arpa, yulaf gibi kırma yemlerin KDVanının hâlâ varlığının da bilinmesini, gözden geçirilmesini istiyorum.

Besici iflasın eşiğinde, halk et tüketemiyor, oysa birçok yetkili çıkıp et fiyatlarının pahalılığını eleştiriyor. Peki, bu ülkenin Tarım Bakanı olarak fiyatların bu aşamaya gelme sürecini iyi takip ediymuyuz? diye bakana soran Durmaz: “Fiyat denetim mekanizmamızın sürdürülebilir olmadığını hepimiz biliyoruz ama bunu bir gözden geçirmenin, ülkemiz insanının yararına olacağına inanıyoruz.

Mera alanları, elli yıl evvelki hacminin yarısına, 14 milyon hektara düşmüştür. Başta soya, mısır, arpa, buğday olmak üzere yem maddeleri dışarıdan ithal edilmektedir. Et üretimi nüfus artışına göre düzenlenmedikçe nüfus arttıkça üretim açığı da artmaya devam edecektir” dedi.

HİZMET İÇİN ATAMA BEKLEYEN MÜHENDİS, HEKİM, TEKNİKER VE TEKNİSYENLERE VERECEĞİNİZ BİR MÜJDENİZ VAR MI?

Hayvancılıkta şap hastalığını da gündeme getiren Durmaz: “Şap hastalığında bir farklı türtaya çıktı, son süreçte birçok bölgede hayvanlar telef oldu, pazarlar kapatıldı, besici zarara uğradı. Bu hastalıklar konusunda nasıl önemler alıyorsunuz?

Aşı ürettik, yerli aşımızı kullanıyoruz ama dünyada hastalıkların tamamı, biliyorsunuz, hastalık öncesi önlemlerle geçiştiriliyor. Hayvan hastalıkları dünyada bu kadar varken ülkemizde de 10 binlerce veteriner hekim boşken bu önleyici önlemler için bu veteriner hekimlere buradan, bütçe görüşülürken bir müjde vermeyi düşünüymusunuz? diye sordu.

Durmaz konuşmasına: “Telef olan hayvanlar ve ülke ekonomisine getirdiği zarar, kadrosunu verip devlette istihdam edeceğimiz veteriner hekimin getirdiği yükten daha fazladır. 70 bini aşkın ziraat, gıda, su ürünleri, balıkçılık teknolojisi mühendisleri, veteriner hekimler, teknikerler, teknisyenler muzdarip. Bir taraftan okumuş, yazmış bu insanlar hizmet etmek için atama bekliyor, kendilerine iş yok deniliybir taraftan da plansızca üniversiteler, eğitim kurumları iş olmadığı söylenen alanlarda her yıl planlamasız binlerce mezun vermeye ısrarla devam ediyor. Yine, bir taraftan da ülkede ciddi bir işsizlik problemi yaşanırken bizim yetkililerimiz Avrupa’ya “İşsizlerinizi bize gönderin, bizde işsizlik problemi yoktur.” diyor” dedi.

BAKANLIK ALIMLARI YETERSİZ, ATAMALARIN SÖZÜNÜ BURADAN VERİR MİSİNİZ?

Tarım Bakanlığı alımları son derece yetersiz. Bu yıllarda, Bakanlığa TAR-GEL alımıyla birlikte küçük çaplı alımlar olmuşsa da şu anda gıdasını, ürününü ithale çevirmiş bir ülke için son derece küçük rakamlardır. Ziraat mühendisleri yoktur, veteriner hekimler yoktur ama ithal hayvan, ithal saman, ithal buğday son zamanlarda moda olmuştur. Artık tarımdaki kronik sorunların çözümü için bu atamaların sözünü -bir daha yineliyorum buradan verir misiniz?

2000 yılında Türkiye’nin nüfusu 67 milyon kişi iken, TÜİK’in yaptığı tahmine göre, 2023 yılında 84 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, 2000 yılında ülkenin tarım alanı 26 milyon 379 bin 76 hektar iken 2015 yılında bu miktar 23 milyon 948 bin hektara düşmüştür yani yüzde 9,2 oranında küçülmüştür. Bu sebeple, ülkenin gıda güvenliği konusu son derece önemlidir.

ÇİFTÇİ TRAKTÖRÜN DEPOSUNU DOLDURAMAZ OLDU

Geçenlerde medyada tüketicinin ekmek fiyatlarına isyan edişine doğru bir analizle iyi bir yaklaşım gösterildi. Bunu, çiftçide üretimi destekleyeceğine inandığımız mazot ÖTV’si konusunda da bu hassasiyeti gösterirseniz seviniriz. İki buçuk aylık seçim kampanyasında arkadaşlar, yüzlerce köylü ve çiftçi gördüm ama bir tane deposu dolmuş traktör gördüm, dedim ki: “Seni tebrik ediyorum, depon dolu. Nereden doldurdun?” “Emekliyim, dün maaş almıştım, o maaşla doldurdum” dedi. Köylünün durumu, traktörlerin de durumu bu.

Çiftçiden 2,3 TL vergi alınıyor. Dolayısıyla, traktörüne mazot koyan üretici 9,2 milyar TL vergi ödemektedir. Bu miktar yıllık Tarım Bakanlığının çiftçisine verdiği desteğe eş değer bir rakamdır Sayın Bakanım. Diğer vergiler de düşünüldüğünde Türkiye’de çiftçinin desteklenmediği, tersine vergilendiğitaya çıkmaktadır. Ürettiği para etmeyen, gübre, mazot, elektrik, su zamlarına yetişemeyen çiftçi iflas etmekte, tarımdan âdeta koparılmaktadır. Kredi, haciz, iflas kıskacına giren çiftçi tarlasını, traktörünü satmakta, taahhüdü ihlal suçundan hapse girerken ve bu rakamların da son zamanlarda, İlimizden bir örnek vereyim: 78 bin esnafın kayıtlı olduğu Tokat’ta çiftçilerimizin icradaki dosya sayısı esnafın sayısını geçmiştir. Türkiye’de işlenen alan büyüklüğü 27 milyon dönüm azalmıştır. Bir başka deyişle, çiftçi ektikçe zarar ettiği için 2 Trakya Bölgesi büyüklüğündeki alanı işlemekten vazgeçmiş, terk etmiştir.

ELLİ YILDA MERA VARLIĞININ YARISINI YİTİRDİK

Meralar doğal hayvancılık açısından son derece önemli. Sağlıklı ve besleyici et, süt ve tereyağı öncelikle meralarda beslenen hayvanlardan elde edilmektedir. 1960 yılında 28 milyon 700 bin hektar olan mera varlığı bugün geldiğimiz noktada 14 milyon 617 bin hektara düşmüştür. Yani elli yılda mera varlığının yarısını yitirmiş bir tarım ülkesiyiz. Tarım alanlarının amaç dışı kullanımında, betonlaştırılmasında artık bunların sıradan bir olay hâline geldiğini insanlara alıştırdık.

Türkiye’nin hâlen 78 milyon olan nüfusununta vadede 100 milyona ulaşacağı hesaplanmaktadır. Bu çevrede verimli tarım arazilerinin korunarak geliştirilmesi gerekirken yanlış kentleşme, ulaşım, sanayileşme politikaları nedeniyle ovalar betonlaşıyor, tarım toprakları geri dönülemez biçimde elden çıkmaktadır.

Öncelikli sorun olarak, yem fiyatlarının yüksek olması üreticiyi olumsuz etkilemektedir. Bunun için, yemde uygulanan KDVanının aşağıya düşürülmesi yetmiyor, farklı teşviklerle desteklenmelidir. Son yıllarda hayvan ithalatının, üretimi ve fiyatları olumsuz etkilediği, çiftçiyi demoralize ettiği görülmektedir. Süt sığırcılığı yetiştiriciliğinde kalifiye iş gücü yetersiz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı diğer kurum ve kuruluşlarla ortak bir koordinasyonla sürü üretimini sürdürebilecek eleman programı ve benzeri kurslar yapmalıdır

Turhal Şeker Fabrikası -Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşuyla- yöremizde 78 bin çiftçi ailesini ilgilendiren bir fabrikadır, blok özelleştirme kapsamındadır. Tarıma, ürettiği yemle, melasla, küspeyle, yan sanayiyle destek veren bu fabrika özelleştirme kapsamından çıkarılmalıdır.

Tokat’ta üretilen domates, biber, fasulye, kiraz, şeftali, erik, armut, elma, kuşburnu üretiminin katma değerini yüksek hâle getirmek için bir bölge hali, beraberinde ambalaj, paketleme ve atmosfer kontrollü depo ve uluslararası pazara ihraç edilebilmesi için kargo uçaklarının inebileceği bir havaalanı 2016 yılında yapılacak mıdır?

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞINA YAZILI OLARAK CEVAPLANMASI İÇİN VERİLEN SORULAR

Toprak analiz laboratuvarları ülkemiz tarımı için çok önemlidir, bu laboratuvarların sayısı kaçtır? Toprak numunesi alınırken denetim yapılıymu?

Yatırım projeleri, sonuç ve uygulama noktası denetleniyor mu?

Tarımsal gübrede 80” i ithal ediyoruz, döviz ödüyoruz, gübre hammaddesi ülkemizde yerli üretim için çalışmamız var mı?

Ziraat mühendisleri havzalarda paylaşımlar yapıp. Üretim merkezli hedef koyabilecek şekilde sözleşmeli görev verebilir miyiz?

Hisseli tapulara teşvik düzenlemesi yapılacak mıdır?

Tokatta üretilen domates, biber, fasulye, kiraz, şeftali, erik, armut, elma, kuşburnu üretiminin katma değerini yüksek hale getirmek için, bölge hali ambalaj paketleme, atmosfer kontrolü depo ve uluslararası pazara ihraç edilmesi için 2016 yılında yeni hava alanı yapılacak mıdır?

Ziraat odaları tüzüğüne göre çiftçiler, muhtarların beyanına bağlıdır. Fakat bu alanda odaların keyfi uygulamaları bulunmaktadır. Çiftçi belgesi alamayanlar devletin verdiği hiçbir destekten yararlanamıyor. Bu keyfi kayıt sistemi hakkında düşünceniz nedir? Çözüm için ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Teşviklerin kişilere değil ürünlere verilmesi üretimi arttıracaktır.

Desteklenen ürün sayısı ve havzası belirlenip anlaşılabilir ve cazip hale getirilmelidir.

Bir bardak çay fiyatının altında olan süt teşvik fiyatını arttırmayı düşünüymusunuz?

79 ilde 2600 sertifikalı tarım danışmanı çalışmaktadır, Danışmanlık sistemine yapılan desteklerin kaldırılması ve danışmanlık sisteminin kaldırılacağı doğru mudur?