İnsanların davranışları yüzyıllar boyunca değişmez mi? Değişmemiş maalesef… Tarihsel olaylara ve olgulara baktığımızda zenginlerin, fakirlerin, kibirlilerin, alçak gönüllülerin, cahillerin, zalimlerin ve merhamet sahibi olanların davranışlarının hiç değişmediğini, her dönemde aynı olduğunu görüyoruz. İnsanı bu denli “değişmez” kılan özelliklerin, daha fazla iyiye ve güzele evrilmemesini, başlı başına bir olumsuzluk ve insanlık adına da “çaresizlik” olarak değerlendirmek gerekiyor.
Edip Ahmet’in 9 asır önce yazdığı ve 12.yüzyılda Orta Asya’da yaşayan Türklerin kültür ve sosyal yapısını anlattığı şiirlerini okuduğumuzda “900 yıldır boşa kürek salladığımızı” görebiliriz. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan eseri okuduğunuzda göreceksiniz ki 9 asır boyunca değişen sadece zaman, eşyalar ve adları değişen insanlardır. Başkaca değişen bir şeyin olmadığını görmek, kitabı okudukça gelecek yüzyıllar için beslediğimiz iyimserliğimizi de alıp götürüyor. Lafı fazla uzatmadan döneminin sorunlarını ve çözüm önerilerini şiir diliyle anlatan Edip Ahmet’in yazdıklarına kısaca bir göz atalım isterseniz:
Cehalet:
“Bilgisiz odun ne yapsın bilgiyi
Ona öğüt ve nasihat yararsızdır.
Türlü kirler yıkanmakla arınır
Cahillik yıkamakla arınmayan bir kirdir.”
Sır saklamanın önemi:
“Arkadaşım deyip, inanıp sırrını açma sakın
Ne kadar güvenilir arkadaş olsa da yakın
Sırrın sende sabredip durmazsa eğer
Arkadaşında sabreder mi bunu iyi düşün.”
Dünya hayatının geçiciliği:
“Dünya bir tarladır dedi Resul
Tarlada çalış ve iyilik ek
Bugün var, yarın yok bu dünya malı
Rahat bir gelirse, acı gelir onar onar.”
Cömertlik ve cimrilik:
“Ey mal sahibi, cömert ve iyi insan
Tanrı verdiyse sana, sen de ver
Cimri malının bekçisidir
Ölür, kalır malı, sonunda yer düşmanı
Dünya malını kazananların tümü
Yiyemeden gitti, gör hallerini”
Kendini bir şey zannedenler için:
“Malım var diye büyüklenip, Ululuğa el uzatıyorsan
Malın yararı neymiş, sen çıplak gidersin
Burada kalır sandığın sepetin
Büyüklenme sakın büyük olan bir Tanrı
Büyüklük benimdir, siz üzerinize almayın dedi.”
Hırs sahiplerine sesleniş:
“Uzun düşünme, düşünmekten çok olsun amelin
Darsa da bolsa da yazıldı rızkın
Bu zenginlik yoksulluk Tanrı kısmeti
Haris, dünya malını toplar ama doymaz
Sahibi yaşlanır ama harislik kocamaz.”
“İnsan”ı tarif ederken:
“İnsanların bütün tavırlarını, yaptıklarını incele
Kimde kerem (cömert ve merhamet) bolsa ona insan de.”
“İnsana” nasihat:
“Yenilecek aşını insanlara yedir
Giyilecek kıyafeti çıplağa giydir
Zor, zahmet yükleme başkalarına
Başkasından gelen zahmete dayan
Eğer birinden sana bir iyilik gelirse
Onu bol bol öv ve iyiliğini dile
Kusurlu kişinin kusurunu gider
Alevlenirse tutuşup gazap, kin ateşi
Yumuşaklık suyunu dök, o ateşi söndür
Yıkılana destek ol, eksileni tamamla
Bin kişi dostun olsa bile çok görme
Bir kişi düşmansa onu az sanma
Bir ayıptan ötürü baş kesen
Bulamaz dünyada yaşayan insan.”
Ahlaki değerlerin bozulması:
“Mecaz oldu dostluk, hakikat hani
Vefa gölünün suyu çekildi, kaynağı kurudu
Sen bozuksun onun için dünya bozuldu
İbadet riya oldu, kulluk mecaz
Harap oldu mescit, halk binamaz (namazsız)
Âlim ameli, zahit zühdü bıraktı
Kim şarapçıysa yeğlenen (Üstün görülen) o
Kim yolsuzsa onun en geniş yol
Utanma kayboldu, bulunmaz kokusu bile
Helal yiyen hani, görülmez böyle biri
Helalin kendisi nerede bugün, hani?”
“Ey mal düşkünü adam” der:
“Ey mal düşkünü adam, malın haramsa sonunda azap var, eğer helalse sonunda hesap var.”