21 Mart 1973 yılında 78 yaşında yitirdiğimiz Âşık Veysel'i 43. ölüm yıldönümünde saygı ile anarken onun bize bıraktığı değerlerden birinin milliyet şuuru olduğu bilincinde miyiz?

Bugün en önemli meselelerimizden biri, millî birlik ve bütünlük sorunudur. Her türlü şer odakların etnik siyaset dayatarak, Kürt ırkçılığını Türk düşmanlığı üzerinden temellendirerek milletin birliğini paramparça etme savaşlarına hız verdikleri bugünlerde vatan, millî şuur, Türklük kavramları üzerinde bir daha düşünmemiz gerekiyor.

Türk halk kültürünün önemli değerlerinden biri olan halk ozanı Âşık Veysel, sadece bir ozan, müzik adamı değil, toplumun birleştirici ögesidir âdeta. Toplumun nabzını tutan, onun değerlerini büyük bir incelikle şiirlerine aktaran, aynı zamanda milli şuurumuzu ayakta tutan Veysel, Türk milletinin önemli bir aydınıdır. Onun vatan ve millet sevgisi ile dolu şiirlerini bir kez daha hatırlamalı, yolumuzu aydınlatan dizeleri gençlere öğretmeliyiz.

Âşık Veysel, mektep medrese görmüş bir âlim olmasa da hayat mektebinden iyi yetişmiş bir ariftir. Türlü çeşit bilimlerin teknik ayrıntılarında boğulmuş bir teknokrat, bir bilim adamı, bir uzman olmasa da sezgilerinin, çilelerinin, düşünce ve duygu yoğunluklarının yoğurup pişirdiği bir Türk halk bilgesidir.

Türk halk şiirinin kudretli sesi Âşık Veysel, bağrından çıktığı milletin birlik, beraberlik günü olarak kabul ettiği, asırlardan beri bayram havasında kutladığı bir günde 21 Mart Nevruz gününde, 1973 yılında “gelmez yola gidiyorum”, “dostlar beni hatırlasın” diyerek aramızdan ayrılmıştı. Onun günümüz sosyal ve siyasi ortamında dostlarınca sık sık hatırlanması gerekli.

Beşerî aşktan, ilahî aşka, ayrılıktan gurbete, vuslata, millî birlik ve beraberliğe dair birçok temayı “arı misali” şiirlerinde işleyen Veysel, okumamış, mektep medrese görmemiştir, gözleri kördür, fakat gönül gözü açıktır, o âlim değil, âriftir. Meselelere de bu yönüyle bakar, çözümünü de ârifâne bir eda ile dile getirir. Bu milleti gerçekten sevmiş, dertleriyle dertlenmiş, birlik ve beraberliğinin korunması gerektiğine inanmış bir gönül adamıdır.


İtimat edersen benim sözüme

Gel birlik kavline girelim kardaş

Birlik çok tatlıdır, benzer üzüme

İçip şerbetini duralım kardaş

Çalışalım, kurtulalım buhrandan

Nedir senlik benlik, usandım candan

Irkımız, neslimiz aynı bir kandan

Yurdun yaraların saralım kardaş

Türklüğü şiirlerinde en fazla işleyen âşıklarımızdan olan Veysel Türk olmasıyla övünür ve bunu büyük bir miras olarak görür. O, Dede Korkut’tan günümüze uzanan yolda birlik, beraberlik, kardeşlik ilkesini işleyen, bu yolda şiirler terennüm eden aksakallılardan biri olarak karşımıza çıkar. Hem dün hem de bugün milletin başına büyük dert olan, kardeşi kardeşe kırdıran mezhep kavgasına karşı Veysel’in şu güzel dizeleri âdeta günümüze ışık tutmaktadır.


Yezit nedir ne Kızılbaş

Değil miyiz hep kardaş

Bizi yakar bizim ataş

Söndürmektir tek çaresi

mısralarında bu kavgaya, bu ayrılığa son vermek gerektiğini, bunun çaresinin de içimizdeki bu kini söndürmekte yattığını dile getirir. Veysel işin farkındadır. Zira bu kavgadan birilerinin menfaat sağladığını bilir:


Şu âlemi yaratan bir

Odur küllî şeye kadir

Alevî-Sünnîlik nedir?

Menfaattir varvarası..

Veysel’in şiirleri az fakat muhtevası zengin demiştik. İşte Veysel’in sayıca az olan bu şiirlerinde millî şuuru, özellikle Türklük şuur ve gururunun çok fazla olduğunu görüyoruz.


Muhabbetim canda haslardan hastır

Avutur Veysel’i bir şen piyestir

Türk adı babamdan bana mirastır

Daha bundan başka adı neyleyim

Veysel’in vatan sevgisini kaynağı, binlerce yıldır yaşayan Türk adı, Türk töresini, Türk birliğidir. Milattan önce 4 binli yıllardan beri yaşan Türk dili ile Türk kültürü ile uğrunda binlerce şehit verilen vatan topraklarının değerini bilmemek aymazlıktır, vurdumduymazlıktır. Milletin çeşitli etnik gruplara bölünmesinin düşmanların dışında başka kimseye fayda sağlamayacağını dizleriyle haykırırken, herkesin vatan sevgisini içten duymasını sağlar. Bu konuda çocuklara ve gençlere dizeleriyle yol gösterir, rehberlik eder. Onun büyülü şiir dünyasında vatan ve millet bir bütündür. Kürt, Türk, Çerkez, Laz vs. diye etnik; Alevî, Sünni diye dinî gruplara ayırmak binlerce yıllık mirasa ihanet etmektir. Veysel bu aymazlara şöyle seslenir:


Kürt’ü Türk’ü ve Çerkez’i

Hep Âdem’in oğlu kızı

Beraberce şehit gazi

Yanlış var mı ve neresi

Yer adlarını konu alan çalışmalarımızda başta Gaziantep olmak üzere köy adlarının verilişinde yörenin tarihi, kültürel, dini, sosyal ve coğrafi özelliklerine önem verilmesi gereği üzerinde duruyoruz. [1] Adlar verilirken yörenin belirgin ve tanınmış özellikleri ön palanda olmalıdır. Ancak günümüzde köy, cadde, köprü ve havaalanlarına tarihi ve kültürel önemi olan kişilerin adı verilebilmektedir.

Ünlü halk ozanımız Âşık Veysel’ sadece Sivas yöresine mal etmek doğru değildir. O bir halk bilgesi, halk düşünürü, halk ozanı olarak tüm ülkeye aittir. Türk halk kültürünün en önemli değeridir. Millî birliğimiz âdeta ayakta tutan türküleriyle bizi biz yapan müstesna bir ozandır.

Âşık Veysel adı Gaziantep ilimizde bir yer adı, bir köy adı ya da cadde adı olarak yaşatılmalıdır. Bu halk bilginimizin millî birliğimizi, bütünlüğümüzü sağlayan şiirlerini Gaziantep gençlerine sevdirmeli, okutmalıyız. Hatırasını şehrimizde yaşatabilmek için Veysel adını şehrimizde bir yerin ya da köyün adı yapabiliriz.