Evet, hepimiz Tokat’ta özellikle yaz aylarında gürültüden şikâyet ederiz. Gereksiz çalan kornalar, gecenin bir yarısı saat kaçtır, hastalar var mıdır, çocuklar uyumuş mudur demeden yapılan düğün ve maç konvoyları bu şikâyetlerimizin temelini oluşturur. Bir de hal bilmez - ahval anlamaz komşunuz varsa, gecenin bir vaktinden sonra matkap sesleriyle sinir katsayınız da artabilir.
Sokaklarda bağıra-çağıra konuşan mülteciler de işin cabası. Misafir olarak gelip evi ele geçirenlerin sevincini taşırlar sanki. Aksanlarındaki gırtlak sesi milliyetçi damarlarınızı kabartır. Geçmişteki tüm iyi niyetinize rağmen “ne işi var bu insanların ülkemde” dersiniz, taşıdığınız mahcubiyetle. Misafirse ev sahibine saygılı olur. Ev sahibi olduysa komşusuna saygıda kusur etmez. Ama bunların çoğunda bu kavramlar yok denecek kadar az. Ve bu gidişle çok daha başımız ağrıyacak gibi.
Bunlar bu memleketin kaderidir.
Ve bu kaderin nasıl değişeceğine dair en ufak bir umut ışığı da yok maalesef.
Bu arada geçtiğimiz gün TRT’de yayımlanan bir haber tüm algılarımızı daha da şaşırttı. Habere göre Tokat, “dünyanın en gürültülü şehirleri” arasında yer aldı. Üstelik bu şehirler arasında Türkiye’den Tokat dışında başka bir şehir de yoktu. 82 desibellik oranıyla listeye Türkiye’den giren Tokat, doğal olarak herkesi şaşırttı.
Anlatıldığına göre Erzurum’daki Atatürk Üniversitesi 2019 yılında Tokat’ta otoyol kenarında ses kirliliği ve ses yüksekliğini ölçen bir çalışma yaparak bu çalışmayı rapor haline getirip İngilizce olarak yayımlamış. (Erzurum’daki üniversite niye gelip de Tokat’taki otoyol kenarına konuşlanıp ses kirliliğini ölçmüş, bu da ayrı bir muamma…)
Otoyol kenarında araçların yol açtığı ses kirliliği üzerine yapılan bu çalışma yabancı otoriteler tarafından bir veri olarak görülerek 82 desibellik oranıyla Tokat, dikkatleri üzerine toplamış. Muhtemelen başka hiçbir ilde yapılmayan bu çalışma ile Tokat, son olarak Birleşmiş Milletler’in raporuna girdi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın, dünya genelindeki ses kirliliğine ilişkin raporunda Türkiye’den sadece Tokat’ın yer alması bu şekilde gerçekleşirken, olaydaki garabeti çözebilmiş değiliz.
Erzurum’un üniversitesi niye sadece Tokat’ta bu çalışmayı yapmış, neden tek bir şehirde yapılan çalışma BM Raporu’na kadar girmiş, bu soruların cevabı henüz ortada yok. Gürültüden muzdarip olan bizler Tokat’ın bir İstanbul, Ankara ve İzmir kadar da gürültülü olmadığını elbette biliyoruz. Bunu biz bilmiş olmasına biliyoruz da Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde bu çalışmayı yapan pek muhterem arkadaşlar ile böylesine bilimsellikten uzak kriteri emsal kabul edip raporlar yayımlayan BM’deki çok sayın bilim insanları nasıl bilemiyorlar?
Çölde kutup ayısını görmek niye bizim kaderimiz olsun ki?